Esas No: 2021/335
Karar No: 2022/2331
Karar Tarihi: 24.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/335 Esas 2022/2331 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/335 E. , 2022/2331 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.03.2020 tarih ve 2019/676 E. - 2020/168 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce verilen 03.11.2020 tarih ve 2020/745 E. - 2020/1104 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından ödenen işçi alacaklarının rücuen tazmini için Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ne karşı açılan davada anılan şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesi nedeniyle mahkemece ihya davası açılması yönünde süre verildiğini belirterek Global Temizlik İnşaat Eğitim Sağlık Güvenlik Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu ihyası istenen şirket hakkında kesinleşen ihya kararı bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, dava tarihi itibariyle ihyası istenen şirketin Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/750 Esas 2017/220 Karar sayılı ilamı ile ihyasına karar verildiği, verilen kararın dava tarihinden önce kesinleştiği, ihyanın belirli bir davaya münhasır olmadığı, mahkeme kararının kesinleşmesi ile hüküm doğuracağı, Ticaret Sicili Gazetesi'ndeki ilanın kurucu değil, bildirici bir etkiye sahip olduğu, kesinleşmiş karar ile tüzel kişiliğinin ihya edildiği, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 24/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 6102 sayılı TTK Geçici 7. maddesi gereğince ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası (ek tasfiye) istemine ilişkindir.
Davacı, ihyası istenen şirket aleyhine İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/372 esas sayılı dosyasında alacak davası açmıştır. Mahkemece verilen yetkiye istinaden de eldeki dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince hukuki yarar yokluğundan davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı vekilinin istinaf talebi "şirketin dava tarihi itibariyle faal olduğu ve davacının dava ikamesinde hukuki yararının bulunmadığı" gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince esastan red edilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz istemi çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.
Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
Uyuşmazlık, açılan başka bir davada şirketin ihyasına karar verilmesi, kararın ticaret sicilinde tescil edilmesi durumunda, başka bir dava için aynı şirketin ihyasının istenip istenemeyeceğine ilişkindir.
6102 sayılı TTK 31/2 maddesinde "Tescilin dayandığı olgu veya işlemlerin tamamen veya kısmen sona ermesi ya da ortadan kalkması durumunda sicildeki kaydın da kısmen veya tamamen silineceği" düzenlenmiş, Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 29/3 maddesinde de paralel bir hüküm getirilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayanağı, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/750 esas, 2017/220 karar sayı ve 22.03.2017 tarihli kesinleşmiş kararı olup, bu dosyada 3.kişi tarafından aynı şirket aleyhine Ankara 14. İş Mahkemesi'nin 2014/384 esas sayılı dosyasında verilen mehil üzerine ihya davası açılmış, mahkemece Geçici 7. madde gereğince şirketin ihyasına karar verilmiştir.
Dairemizin yerleşik uygulaması, 3.kişiler tarafından 6102 sayılı Yasa'nın Geçici 7. maddesine istinaden açılan davaların TTK 547 maddelerinde öngörülen ek tasfiye niteliğinde olduğu ve dayanak davaya münhasır, tasfiyeye karar verilmesi gerektiği yönündedir.
Dayanak karardan, ihya kararının Ankara 14. İş Mahkemesi'nin 2014/384 esas sayılı dosyasına münhasır verildiği anlaşılmaktadır. Kararın hüküm fıkrasında bu hususun açıklanmamış olması tavzihini gerektirir bir eksiklik olup, şirketin hiç terkin edilmemiş gibi bir sonuç doğurması mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü 6102 sayılı TTK Geçici 7. maddesi amacına aykırı ve hükmü işlevsiz bırakacak sonuç doğuracaktır.
Şirket, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22.03.2017 tarihli kararı ile, Ankara 14. İş Mahkemesi'nin 2014/384 esas sayılı dosyası için ihya edilmiştir. 6102 sayılı Yasanın 31/2 ve Yönetmeliğin 29/3 maddesi gereğince, bu dosyanın tasfiyesi tamamlandığında tasfiye memuru veya ilgililerin Ticaret Sicil Memurluğuna müracaatla şirketi tekrar sicilden terkin ettirmeleri mümkün olup, bu durumda eldeki davanın dayanağı dosyada şirket terkin durumunda olacak, davacı yeniden şirketin ihyasını talep etmek zorunda kalacaktır.
Bu durumda, davacının eldeki dava yönünden davada hukuki yararının bulunduğu izahtan varestedir.
Açıklanan bu nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.