Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7603 Esas 2022/2546 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7603
Karar No: 2022/2546
Karar Tarihi: 29.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7603 Esas 2022/2546 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı banka, dava dışı şirketle imzaladığı genel kredi sözleşmeleri çerçevesinde kredi kullandırdığını ve davalının müteselsil kefil olduğunu belirterek, başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın reddine ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davalının kefil sıfatı ile sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf etmiş, ancak Bölge Adliye Mahkemesi, dava dışı asıl borçlu şirketle imzalanan genel kredi sözleşmeleri sonrası kullandırılan kredilerin davalının kefil sıfatı ile olmadığını saptadığı için istinafın reddine karar vermiştir. Temyiz istemi üzerine yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesinin verdiği kararda hukuka uygunluk bulunduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/b-1, 370/1, 372 maddelerine atıf yapılmıştır.
11. Hukuk Dairesi         2020/7603 E.  ,  2022/2546 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
    16. HUKUK DAİRESİ




    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.05.2017 tarih ve 2014/924 E. - 2017/518 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 25.09.2020 tarih ve 2017/5297 E. - 2020/1485 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, dava dışı Alsa Tesisat Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacı banka arasında imzalanan 04/04/2007 ve 21/05/2007 tarihli genel kredi sözleşmelerine istinaden dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, davalı ...'nun da bu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, gönderilen uyarı sonucu borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalının ortağı olduğu şirketin hissesini 04/10/2011 tarihinde devrettikten sonra, davacının yeni ortaklarla yeni genel kredi sözleşmesi imzaladığını, yeni ortaklarla imzaladığı genel kredi ve kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan alacak için takibe geçtiğini, davalının takip konusu borçtan dolayı sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddi ile davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, takip borcunun dayanağı olan kredi sözleşmelerinde davalının kefil sıfatı ile isim ve imzası bulunmadığından takip konusu borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemece hükme esas alınan son bilirkişi raporunda, takip konusu alacağın davalının kefil sıfatı ile isim ve imzası bulunmayan sonraki tarihli sözleşmelerden kaynaklandığının açıkça tespit edildiği, mahkemece, dava dışı asıl borçlu şirket ile davacı banka arasında birden çok genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının kefil olarak imzası bulunmayan genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 29/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara