Esas No: 2021/2417
Karar No: 2022/2538
Karar Tarihi: 29.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2417 Esas 2022/2538 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2417 E. , 2022/2538 K.Özet:
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir davanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce reddedilmesi sonrası yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddedilmesine karar verilmiştir. Kararın temyizi sonucu yapılan inceleme sonucunda, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararda yanlışlık olmadığı belirtilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır. Kararda uygulanan kanun maddeleri HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372'dir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
BİRLEŞEN DAVA : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN
2016/1382 ESAS
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye TicaretMahkemesince verilen 29.03.2018 tarih ve 2016/435 E. - 2018/371 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 13.05.2020 tarih ve 2018/1165 E. - 2020/408 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 76 yaşında olduğunu, davalının, zaman içinde müvekkili ile samimiyet kurup, zamanla müvekkilinin eşi, çocukları ve torunları için mafya aracılığıyla şantaj ve tehdit yapmak suretiyle müvekkilinden çeşitli aralıklarla çeşitli miktarlarda para aldığını, davalı tarafından kendisine 09/06/2015 günü Vakıfbank İzmir Hatay Nokta Şubesinden 85.000,00 TL tutarında kredi kullandırıldığını ve bu tutarın aynı gün davalı ...'e vezne önünde teslim edildiğini, müvekkilinin, davalıya parası kalmadığını söylemesi üzerine, davalı tarafından 210.000,00 TL bedelli bir adet emre muharrer senet düzenlendiğini ve müvekkiline imzalatıldığını, müvekkiline tehdit ve ikrahla imzalatılan senette vade tarihinin 18/02/2016 olduğunu, ödenecek meblağ kısmının ise 210.000,00 TL olarak doldurulduğunu, yine senette alacaklı kısmının boş bırakıldığını, senet altında ise müvekkilinin isminin, T.C. Numarasının, adres bilgisinin ve imzasının bulunmadığını, davalının bu tehdit ve şantajlarının, müvekkilinin eşi ve kızı tarafından farkedilerek, 11/02/2016 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/13772 soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduğunu belirterek, şantaj ve hile ile davalı tarafından müvekkilinden alınan bahse konu senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, dava konusu alacak icra takibine henüz konu edilmemiş olması nedeni ile İİK 72.maddesi uyarınca, açılması muhtemel icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, birleşen dosya da ise; senedin davalı ... lehine doldurularak İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2016/2912 E sayılı dosyası ile takibe konan senet nedeni ile müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve dosyaların aynı olay olması ve fiili irtibatlı olması nedeni ile birleştirilmesine ve bu dosya üzerinden verilmiş ihtiyati tedbir kararının her iki dosya açısından devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu senedin davacı tarafından düzenlendiğini ve senedin üzerinde "nakden" ibaresinin yazdığını, senedin üzerindeki nakden kaydına rağmen, senedin tehdit ve hile ile alındğını iddia eden davacının iddiasını ispat ile mükkellef olduğunu belirterek, öncelikle İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2016/2912 Esas sayılı dosyası için verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, davanın görev ve husumet yönüyle usulden reddine, davanın esastan reddine, davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davaya ve İzmir 28. İcra Müdürlüğünün 2016/2912 Esas sayılı takip dosyasına konu 19/10/2015 tanzim, 18/02/2016 vade tarihli, 210.000,00 TL'sı bedelli, imzası inkar edilmeyen senedin, kayıtsız şartsız borç ikrarına haiz kambiyo senedi niteliğinde bulunduğu, bono bedelinin nakden alındığına dair şerh düşüldüğü, her ne kadar davacı asıl ve birleşen dava dosyalarında takibe konu dava konusu bononun, davalılardan ...'in tehdit, şantaj ve hileli eylemleri sonucunda ele geçirildiği, bono karşılığı davalılardan herhangi bir bedel alınmadığını iddia etmiş ise de, gerek davacı tanıkları, gerekse de davalı tanıklarının, davalı ...'in davacıya yönelik tehdit, şantaj ve hileli eylemlerde bulunduğuna dair görgüye dayalı bir bilgilerinin bulunmamış olması, davacı ile davalı ...'in dava tarihinden geriye doğru 5-6 yıl öncesine dayalı tanışıklıkları olduğu, davacının mesleki faaliyeti dışında borsada alım satım işlemleri yaptığı ve bu sebeple davalı ...'den bir miktar para aldığına dair davalı tanıklarının işbu beyanlarının aksine davalıların, davacıdan dava konusu bonoyu tehdit, şantaj ve hile yoluyla edindiğine dair iddianın ispatına yarar delil sunulamadığı gerekçeleriyle davacının ispat edilemeyen asıl ve birleşen davalarının reddine, takibe konu alacağın %20'si miktarındaki 42.000,00 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; soruşturma sonucunda somut delil bulunmadığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, yine dolandırıcılık iddiasıyla ileri sürülen şikayet sonucunda da 2016/21534 sayılı soruşturma dosyasında davacı tarafın iddiaları dayanaksız kalıp ispat edilemediği, takipteki alacaklının ... olmayıp ... olduğu, davacı iddialarının muhatabının ise ... olduğu, davaya konu bononun tanzim tarihinin 19/10/2015, vade tarihinin ise 18/02/2016 tarih olmasına karşın davanın vade tarihinden bir gün önce açıldığı, dilekçede anlatılan olayların bir yıl öncesine ait olması karşısında uzun süre şikayetçi olunmadığı, dosyadaki mesaj tespit tutanakları ile senet üzerindeki bulunan nakden kaydı ibareleri birlikte değerlendirildiğinde 1086 sayılı HMK. 287. ve 288. maddeleri gereğince davaya konu bononun imzalanmasında iradesinin sakatlandığı yönündeki iddiasını ispat külfetinin davacıya düştüğü, tanık deliline dayalı olarak beyanına başvurulan tanıkların davalıların davacıyı tehdit ettiğine yönelik anlatımları olmuşsa da, görgüye dayalı bir ifadelerinin olmadığı, senedin bedelsizliğini ispata yarar başkaca delil de sunulmadığı, yemin deliline dayanılmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 47,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 29/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.