Esas No: 2021/550
Karar No: 2022/2595
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/550 Esas 2022/2595 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/550 E. , 2022/2595 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.09.2020 tarih ve 2020/135 E. - 2020/899 K. sayılı karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine dair verilen 01.12.2020 tarihli ek kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili, asıl karar ise davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalının ... Şubesi'nin müşterisi olduğunu, davalı banka ile müvekkili arasında 06.03.2013 tarihli 7.000.000.- TL tutarında ticari kredi sözleşmesi imzalandığını, hesabın 07.01.2015 tarihinde kapatılarak ilişik kesilmek istendiğinde aynı hesaba bağlı sair kredilerle birlikte tüm borcun toplam 14.391.138,82 TL olarak bildirildiğini, müvekkilinin bu bedeli ödeyip kredilerini kapattığını, ancak müvekkili şirketten 472.500.- TL erken kapama komisyonu tahsil edildiğini, bunun ne şekilde hesaplandığının anlaşılamadığını, erken kapama komisyonu oranının banka tarafından keyfi olarak arttırılamayacağını ileri sürerek şimdilik 5.000.- TL'nin 07.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak banka mevduat faiziyle birlikte istirdatını talep etmiş; 15.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 152.618,33 TL' ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasındaki sözleşmede davacının para akışına dair tüm işlemlerinin müvekkili banka üzerinden yapılacağı yönünde taahhüt olmasına rağmen davacının taahhüdünü yerine getirmediğini, Kredi Kayıt Bürosu raporlarına göre yıllık takas hacmine nazaran davacının 1 yılda müvekkili bankadan düşük miktarda nakit ve çek ödemesi yaptığını, sigorta ve vergi ödemelerini de müvekkili banka aracılığıyla yapmadığını, sözleşme hükümlerinin ihlali nedeniyle % 2 cezai şart kesintisi yapıldığını, erken kapama yönünden ise sözleşme uyarınca belirlenen oranın fahiş olmadığını sözleşme öncesi bilgilendirme formunda da bu masrafın alınacağının davacıya bildirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının kredi sözleşmesinde şirketin nakit akışının davalı banka aracılığıyla yapılacağı taahhüdünü tam ve gereği gibi yerine getirmediği ve bu nedenle kendisine uygulanan cezai şartın yerinde olduğu, bunun haricinde kredi erken kapama komisyonu yönünden, banka yöneticisinin ticari vekili konumunda olup şubesi tarafından yapılan sözleşmelerde oran belirleme yetkisi bulunduğu, dosyada mevcut mail yazışmalarında da %2 oranında mutabık kalındığı, diğer bankaların emsal erken kapama oranlarının artık uygulanma olanağının bulunmadığı, sözleşme hükmündeki erken kapamaya ilişkin boşluğun taraflarca doldurulduğu, bu nedenle diğer bankaların yüksek miktardaki emsal uygulamaların dikkate alınamayacağı, diğer banka uygulamalarının dikkate alınmasının TMK'nın 2.maddesi uyarınca dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil edeceği, bu nedenle %2'yi aşkın tutardaki fazla alınan erken kapama bedelinin iadesine ilişkin talebin yerinde olduğu gerekçesiyle davacının ıslahı da dikkate alınarak davanın kabulüne, 152.618,33 TL'nin ödeme tarihi 07.01.2015'den itibaren 3095 sayılı faiz Kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans esasına göre değişen oranlarda işleyecek ve hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıdan fazla alındığı belirlenen 192.603,54 TL'den taleple bağlı kalınarak 152.618,33 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesi yönündeki mahkeme kararı usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup, tahsil edilen tutarın geri ödenmesi konusunda davalı bankanın dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerekmekle davalı taraf istinaf başvurusunun ve cezai şarta ilişkin davacı istinaf başvurusunun yerinde olması nedeniyle hükmün HMK 353/1-b-2 maddesi kapsamında kısmen kaldırılması ve faiz başlangıç tarihinin düzeltilmesi gerektiğinden, tarafların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın kabulü ile taleple bağlı kalınmak suretiyle fazla kesinti tutarı olan 152.618,33 TL'nin dava tarihi olan 21/04/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Faiz Kanunu'nun 2/2.maddesi uyarınca avans esasına göre değişen oranlarda işleyecek ve hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerinde temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Mahkemece, davalı ...Ş. vekiline kararın 20/10/2020 tarihinde, davacının temyiz başvuru dilekçesinin de 10/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı ...Ş. vekilinin temyiz dilekçesinin de 27/11/2020 tarihinde UYAP'a kaydının yapıldığı, temyiz dilekçesi sunmak için kanuni sürenin dolduğu gerekçesi ile, süre yönünden davalı vekilinin temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Ek karara karşı, davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava, ticari çerçeve kredi sözleşmesi kapsamında kullanılan kredinin erken kapatılması nedeniyle tahsil edilen komisyonun istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı her iki taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Mahkemece, davalı vekilinin temyiz başvurusunun süre yönünden reddine ek karar ile karar verilmesi üzerine bu kez ek karar da davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davalı vekilinin temyiz başvurusu yönünden; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebepler ile HMK'nın 352/1.maddesi uyarınca temyiz isteminin süresinde yapılmadığı yönündeki tespitin usul ve yasaya uygun olmasına göre, Bölge Adliye Mahkemesi ek kararının onanması gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz başvurusu yönünden ise; dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nın 373/3. maddesi uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2020 tarihli ek kararının ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1.maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, istek halinde aşağıda yazılı 2.580,70 TL harcının temyiz eden davalıya iadesine, 30/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.