Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5458 Esas 2022/2601 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5458
Karar No: 2022/2601
Karar Tarihi: 30.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5458 Esas 2022/2601 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar ve davalı banka arasındaki gram altın limitli genel kredi sözleşmesi gereği, düzenli ödemeler yapılmış olmasına rağmen, davalı banka hesap kat ederek borcu tamamen ödenmemiş göstermiş ve takibe başlamıştır. Davacılar ise bu duruma karşı çıkarak, takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, kredi ilişkisinin kat edilerek ödenmeyen borç için yasal takibe geçilmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığını gerekçe göstererek davayı reddetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de bu kararı onaylamıştır. Kanun maddeleri ise İİK'nun 45. ve 167. maddeleridir. İİK'nun 45. maddesi rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusunun iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki İİK’nun 167. madde hükmü mahfuz olduğu, İİK'nun 167. maddesinde ise alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte bulunabileceği, borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabileceği belirtilmektedir.
11. Hukuk Dairesi         2020/5458 E.  ,  2022/2601 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUKDAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Trabzon Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.03.2020 tarih ve 2018/550 E- 2020/146 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.06.2020 tarih ve 2020/394 E- 2020/387 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 29.03.2022 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, müvekkili şirket ile davalı banka arasında gram altın limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, diğer davacıların da bahsi geçen kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olduklarını, düzenli ve eksiksiz ödemeler yapılmasına karşın davalının kredi hesabını kat ederek bakiye borcun 24 saat içinde ödenmesinin istendiğini, kat işleminin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine aykırılık taşıdığını, hesap kat koşullarının gerçekleşmediğini, daha öncesinde bildirimde bulunmaksızın hesabın kat edilerek bakiye borcun istenmesinin iyi niyet kurallarıyla da bağdaşmadığını, öte yandan kredi evrakları arasında imzalanan teminat senedi vasfındaki boş senedin davalı banka tarafından kötü niyetle ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı şekilde doldurulmak suretiyle icraya konulduğunu, takibe konu borcu fazlasıyla karşılayacak ipoteğin bulunmasına karşın kambiyo senedine istinaden takip yapılmasının doğru olmadığını, müvekkillerinin taksitleri ödeme talebinin de reddedildiğini ileri sürerek takip dosyasında davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava konusu senedin teminat senedi olmayıp kredi borcunun ödenmesi amacıyla verildiğini, davalıların sözleşmeye aykırı şekilde kuyumculuk faaliyetlerini terkedip kredi taksitlerini vadesinde ödememesi nedeniyle sözleşmeye istinaden hesabın kat edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, kredi ilişkisinin kat edilerek ödenmeyen borç için yasal takibe geçilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, kredi sözleşmesinde alacağın muaccel hale gelmesi, sözleşme ve eklerinde kararlaştırılan yükümlülüklerin tam ve zamanında yerine getirilmemesi, ticari faaliyetlerin durması, kredilerden doğan taahhütlerin yerine getirilmesine mani olacak yahut tehlikeye sokacak bir olayın gerçekleşmesi veya iktisadi şartlarda ciddi değişiklik olması gibi haller kredi hesabının kat edilmesine gerekçe olarak gösterildiği, hesap kat ihtarının tebliği sırasında borçlu şirketin kuyumculuk faaliyetlerini sonlandırdığı ve tebliğ adresinden ayrıldığının anlaşıldığı, davacı şirket tarafından kullanılan 21.09.2012 tarihli 3500 gram ve 30.01.2013 tarihli 6500 gram altın kredilerine ilişkin yapılan ödemeler ve bu ödemeler karşılığında kredi borçlarının vadesinde ödenip ödenmediğinin değerlendirildiği, her ne kadar bilirkişi raporunda belirtilen her iki kredinin sözleşmenin imzalandığı tarih öncesinde kullandırıldığı anlaşılmış ise de taraflar arasındaki sözleşmenin 8.10. maddesinde yapılan atıf uyarınca daha öncesinde kullandırılan bu kredilerin de muacceliyetin tespitinde değerlendirme kapsamına alınması gerektiği, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davacıların yapmış olduğu tüm ödemelerin de mahsubu sonucunda hesap kat tarihi itibariyle (...) nolu kredi uyarınca vadesinde ödenmemiş borcun bulunduğunun görüldüğü, borçlu şirketin kuyumculuk faaliyetlerine istinaden kredi vermiş olan davalı bankanın, gerek kredi borcunun vadesinde ve tamamen ödenmemiş olması gerekse krediyi kullanan şirketin kuyumculuk faaliyetine son vermesi nedeniyle sözleşme hükümlerine istinaden ve alacağının tahsilinden şüphe ederek kredi hesabını kat etmesi işleminde sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırılık görülmediği gibi takip miktarının da borç miktarıyla örtüştüğü, senedin teminat senedi olduğu ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddialarını kanıtlar mahiyette delil sunulmadığı, İİK'nin 45. maddesinde rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusunun iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki İİK’nun 167. madde hükmünün mahfuz olduğu, aynı kanunun 167. maddesinde ise alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte bulunabileceğinin düzenlendiği, borç ipotek ile temin edilmiş olsa bile elinde kambiyo senedi bulunan alacaklının, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapabileceği, İİK'nun 45. maddesinin asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup kefiller hakkında uygulanamayacağı, hesap kat ihtarının sonuçsuz kalması, takip konusu senedin davalı gerçek kişiler tarafından da imzalanması da gözetildiğinde, davalı tarafından davacılar aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi yapılmasına bir engel bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
    aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 30/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara