Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7885 Esas 2022/2790 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7885
Karar No: 2022/2790
Karar Tarihi: 04.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7885 Esas 2022/2790 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/7885 E.  ,  2022/2790 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.06.2017 tarih ve 2017/306 E. - 2017/580 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.09.2020 tarih ve 2018/579 E. - 2020/975 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı ... vekili; asıl davada, davalı tarafından müvekkili aleyhine murisi tarafından düzenlenmiş olan bonoya istinaden icra takibine girişilerek ödeme emri gönderildiğini, takibe konu bonoyu düzenleyen murisin ölümünden sonra müvekkili ile bir kısım mirasçıların Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/1509 Esas 2014/1828 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettiklerini, kararın 24/12/2014 tarihinde kesinleştiğini, müvekkilinin bu kararı icra dosyasına sunduğunu, davalı tarafın müvekkilinin mirasın reddedildiğini icra dosyasından öğrenmesine rağmen icra işlemlerine devam ettiğini, müvekkilinin icra dosyasına kararı bildirdiği için davalının takipten vazgeçeceği ümidi ile süresi içinde icra mahkemesine müracaat edemediğini belirterek Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü'nün 2015/20999 Esas sayılı dosyasına konu 10/10/2012 tanzim tarihli 01/11/2013 vade tarihli 10.000 USD bedelli bono nedeniyle müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespiti ile müvekkili aleyhine başlatılan takibin iptaline, davalının kötü niyetli olarak takibi devam ettirmiş olması nedeniyle davalı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davacılar ..., ... vekili, asıl davadaki aynı gerekçeler ile Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü'nün 2015/20998 Esas sayılı dosyasına konu 10/10/2012 tanzim tarihli, 01/12/2013 vade tarihli 15.000 Euro bedelli ve 10/10/2012 tanzim tarihli, 01/01/2014 vade tarihli 40.000 Euro bedelli bonolardan dolayı müvekkillerinin borcunun olmadığının tespiti ile takibin iptaline, davalının kötü niyetli olarak takibe devam etmesi nedeniyle davalı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili asıl ve birleşen dosyalara ilişkin cevabında, müvekkilinin alacaklısı, davacıların murisinin borçlusu olduğu kambiyo senetlerine dayanılarak borçlunun mirasçılarına karşı 23/12/2015 tarihinde icra takibine başlanıldığını, takibin kesinleştiğini, borçlulara gönderilen ödeme emrinde borçluya "Borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği itirazını sebepleriyle birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bir dilekçe ile bildirerek icra mahkemesinden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağının" ihtar edildiğini, davacının kendisine gönderilen ödeme emrini usulüne uygun tebliğ almasına rağmen İİK'in kendisine tanıdığı imkanlara başvurmadığını, müvekkilinin takibe devam ettiğini, kaldı ki davacının ödeme emrinde belirtilen ihtara binaen icra mahkemesine süresinde başvuruda bulunmayarak takibin kesinleşmesine ve cebri icranın devam edilmesine zımnen rıza gösterdiğini, takibe devam edilmesine ve iş bu davaya müvekkilinin değil borçlu davacının sebep olduğunu, müvekkilinin davacının icra müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçeleri inceleme ya da bunlara ilişkin karar mercii olmadığını, davacının müvekkile ilişkin kötü niyet iddiasının kabulünün mümkün olmadığını savunarak davaların reddine ve her bir davada davacılar aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına göre, Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/1509 Esas, 2014/1828 Karar nolu, 20/11/2014 tarihli kesinleşmiş ilamı ile davacılar ... ile ...'nın diğer bir kısım mirasçılar ile birlikte murisleri ...'ın mirasını reddettiklerinin tesciline karar verildiği, birleşen her iki dosya davacılarının muris ...'ın düzenlediği bonolardan sorumlu olmadıkları, dolayısıyla davanın kabulünün gerektiği, davacılarca ilgili mahkeme kararı ek olarak sunulmak suretiyle mirasın reddedildiği hususunun icra müdürlüğüne bildirilmesine rağmen bildirim tarihi sonrasında alacaklı vekilince icra dosyasında işlem yapıldığı dolayısıyla alacaklı takibe geçmekte kusurlu olmasa bile icra dosyasına bildirim sonrasında davacılar aleyhine takibe devam ederek işlem yapılmasını sürdürmekle davanın açılmasına sebebiyet verdiği, davacının yaptığı yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Mahkemenin 2017/306 Esas sayılı dosyası ile birleşen 2017/338 Esas sayılı dosyasına konu her iki davanın kabulüne, davacı ...'ın Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü'nün 2015/20999 Esas ve 2015/20998 Esas sayılı takip konusu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, birleşen 2017/338 Esas sayılı dosya davacısı ...'nın Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü'nün 2015/20998 Esas sayılı takip konusu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının takibe geçmekte kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından her iki dosya açısından davacılar yararına haksız takip tazminatı takdirine yer olmadığına, her bir davada davacı aleyhine maktu vekalet ücretine, yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, icra takibine konu alacağın davacılar murisinin bonolara dayalı borcundan kaynaklandığı, icra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle muris ölü olduğundan davalı tarafından alacağın davacılardan tahsili için takibe girişildiği, davacılar tarafından mirasın reddine ilişkin dava açıldığı, mirasın davacılar tarafından reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, kararın 20/11/2014 tarihinde kesinleştiği, icra takiplerinin ise mirasın reddi kararından sonra 23/12/2015 tarihinde yapıldığı, davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde dava tarihinden önce icra işlemleri sonucu davacıların mirasın reddi kararının gönderdiğinin kabul edilmiş ancak izlenmesi gereken yolun icra mahkemesine beş günlük süre içinde başvurarak borca itiraz edilmesi şeklinde olması gerektiğinin savunulmuş olmasına göre, davanın açılmasına davalı tarafından sebebiyet verildiği, ayrıca davaya cevap süresi içinde davanın kabul edilmemesi nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olduğu gözetilerek davacılar lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesinde ve takibe girişmekte haksız ve kötüniyetli bulunmadığının kabulüyle kötüniyet tazminatının reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacıların, davanın açıldığı andaki durumuna göre dava açmakta haklı olup davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiği, mahkemece, davanın kabulüne karar verildikten sonra davacı yararına nispi vekalet ücreti takdiri ile davalının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, nispi vekalet ücreti takdiri yerine yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde maktu vekalet ücretine karar verilmesinin doğru görülmediği, davacının vekalet ücreti konusundaki istinaf sebebinin bu yönden yerinde görüldüğü gerekçesiyle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl ve birleşen davada davacının istinaf isteminin kabulüne, yerel mahkeme kararının HMK'nın 353/(1)b-2. maddesi gereğince düzeltilerek esas hakkında hüküm kurulmasına, buna göre, asıl davanın kabulüne, davacı ...'ın Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü'nün 2015/20999 Esas ve 2015/20998 Esas sayılı takip bonosu nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatına yönelik istemin reddine, karar tarihinde yürürlükte bulunan ...Ü.T.'e göre takdir ve tayin olunan 5.058,32 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen 2017/338 esas sayılı davanın kabulüne, davacıların Eskişehir 2. İcra Müdürlüğünün 2015/20998 Esas sayılı takip konusu bono nedeniyle davacı ... davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, kötüniyet tazminatına yönelik istemin reddine, karar tarihinde yürürlükte bulunan ...Ü.T.'e göre takdir ve tayin olunan 22.518,11 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Karar, asıl ve birleşen dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Asıl dava yönünden, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve asıl davada davacı ... tarafından açılmasına rağmen başlıkta ...’nın adına yer verilerek davacılar şeklinde yazılması doğru olmamışsa da bu hususun mahkemesince her aşamada düzeltilmesinin mümkün olmasına, bozma sebebi sayılmamasına göre asıl dava yönünden davalı vekilinin tüm temyiz istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Birleşen davaya gelince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının (B) kısmı (a) bendinde, “Davacıların, Eskişehir İcra Müdürlüğü’nün 2015/20998 esas sayılı takip konusu bono nedeniyle Davacı ... davalıya borçlu olmadıklarının tespitine” cümlesine yer verildiği, birleşen davanın davacılar ... ve ... tarafından açılmış olmasına rağmen davanın ... yönünden kabulüne karar verildiği, hükmün B/c bendinde belirtilen harçların ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, gider avansından arta kalan kısmın davacıya iadesine karar verildiği ancak hükümden hangi davacının kastedildiği anlaşılamadığından ve bu durum infazda tereddüt oluşturucu nitelikte olduğundan birleşen davada Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    3- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 1.705,44 TL harcın temyiz eden asıl dava yönünden asıl davada davalıya iadesine, 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara