Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/9166 Esas 2022/2892 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/9166
Karar No: 2022/2892
Karar Tarihi: 06.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/9166 Esas 2022/2892 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, müvekkilinin davalılar tarafından hiçbir borcu olmamasına rağmen ilamsız icra yoluyla takibe alındığı ve takiplerin iptal edilmesi ve kötüniyet tazminatı talep edildiği belirtilmiştir. Davalılar ise bu takiplerin davacının kredi borcundan kaynaklandığını ve borçlarının ödenmesi için takip yapıldığını savunmuşlardır. Mahkeme, davalıların ipotekten doğan yükümlülükleri üstlenmelerinin ve borçların nakledilmiş olduğunun doğruluğunun ispat edilmediğini belirterek, davalıların takibile konulan borç miktarlarının uygun olduğuna ancak işlemiş faiz alacağına hükmetmemiştir. Karar, tarafların temyiz başvuruları sonucunda Yargıtay tarafından bozulmuştur. Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu madde 602 ve 606.
11. Hukuk Dairesi         2021/9166 E.  ,  2022/2892 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.02.2016 tarih ve 2012/177 E. - 2016/133 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalılar tarafından müvekkili aleyhine Çubuk İcra Müdürlüğü'nün 2011/933 E, 2011/936 E. ve 2012/134 E. sayılı dosyaları ile farklı tarihlerde ilamsız icra yolu ile takip yapıldığını, müvekkilinin davalılara hiçbir borcunun bulunmadığını, davacının Akbank ... Şubesi'nden kullanmış olduğu kredilere davalıların kefil olduğunu, ayrıca kredilere teminat olarak da davacıya ait taşınmazlar üzerine Akbank lehine ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin Akbank'tan kullanılmış olan kredilerin davalılarca kapatılması için ipotekli taşınmazları ipoteklerden doğmuş ve doğacak bütün hukuki vecibeleri ile hiçbir bedel ödenmeksizin davalılara devrettiğini, ancak davalıların kredi borcunu ödemediklerini, bu nedenle Akbank tarafından haksız olarak müvekkili aleyhine icra takipleri başladığını, ayrıca davalılardan ...'a sıralı olarak yazılmış hatır senetleri verildiğini, bu hatır senetlerinin de icraya konulduğunu, icra takiplerindeki faizin fahiş olduğunu ileri sürerek Çubuk İcra Müdürlüğü'nün 2011/933 E, 2011/936 E, 2012/134 E. sayılı icra dosyalarına konu alacak ile ilgili borçlu olmadığının tespitine, takiplerin iptaline ve takip miktarının %40'ından aşağı olmamak üzere davalı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, 2011/933 E. ve 2012/134 E. takip sayılı dosyalarının müvekkillerinin davacının kullandığı krediye kefil olmaları ve davacının borcunu ödememesi nedeniyle müvekkillerinin haciz baskısı altında ödemek zorunda kaldıkları tutarlar için borçlu-davacıya rücu etmelerinden kaynaklanan alacak olduğunu, ipotek verilen taşınmazların devri ile borçların da nakledildiğine dair davacı yanca hiçbir delil sunulmadığını, 2011/936 E. sayılı dosyasında ise müvekkili ...'un kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacağının tahsili için takip başlattığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların ipotekten doğan yükümlülükleri üstlenmelerinin ve bu anlamda ipoteğin paraya çevrilmesine katlanmalarının ipoteğin kaynağı olan asıl borcu da yüklendikleri anlamına gelmediği, davacının icra takibine konu çeklerin hatır çeki olduğuna dair yazılı delil sunmadığı, davalılarca takibe konulan borç miktarlarının alacakla uyumlu olduğu, ancak borçlu icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faiz alacağının bulunmadığı, yapılan ilamsız icra takiplerinde ticari faiz uygulanmasını gerektiren bir neden de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalıların Çubuk İcra Müdürlüğü'nün 2011/936, 2012/134, 2011/933 E. sayılı takip dosyalarında işlemiş faiz alacağı bulunmadığının tespitine, icra takiplerinin asıl alacak üzerinden yasal faiz oranı uygulanmak suretiyle devamına, davacının icra dosyalarında işlemiş faiz alacağının %20'si oranında tazminata mahkum edilmesine, davalılar lehine tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, davacı aleyhine başlatılan 2011/933, 2011/936, 2012/134 E. sayılı icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davacı ...’nın dava dışı Akbank A.Ş.'den kullanmış olduğu krediler nedeniyle davalıların bu kredi sözleşmelerine kefil olduğu, aynı zamanda davacının taşınmazlarını da krediler için ipotek verdiği, daha sonra bu taşınmazlarını ipotekle yükümlü olarak davalılara devrettiği, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle bankaca yapılan ipotekli icra takibi sonucu taşınmazların dava dışı 3. kişilere satıldığı ve bu satışın limit ipoteğinin altında kaldığı ve davalıların da ipotekli taşınmazın satışı sonucunda ödenemeyen borcun kalan kısmını ödeyerek borcu kapattıkları dosya kapsamı ile sabittir. Taraflar arasında ipotekli taşınmazın devrine ilişkin Tapu Sicil Müdürlüğünce düzenlenen resmi senette “...bu taşınmazların tamamını …. bedelle üzerinede bulunan ipoteklerle birlikte ve eşit hisselerle ... ve ...’a sattığını ve bedelinin tamamını nakten ve peşinen aldığını ve alıcı ... ve ...’ın bizzat hareketle işbu taşınmazları tamamını eşit hisselerle ve aynı bedellerle bütün hukuki vecibeleri ile kabul edip aynen satın aldıklarını…” beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Davalılar, taşınmazı, üzerindeki ipoteklerden doğmuş veya doğacak bütün hukuki vecibeleri ile birlikte satın almış olduğuna göre, davalıların taşınmazlar üzerinde görülen ipotek bedelleri kadar sorumlu oldukları, ipotek bedelini aşan kısım için yaptıkları ödemeleri var ise davacıdan bu miktarı talep edebileceklerinin kabulü gerekir.
    Bu nedenle yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda, mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınarak, dava konusu icra dosyalarıyla ilgili olarak davalıların talep edebileceği ipotek bedeli üzerinde alacak miktarı var ise sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3-Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece işlemiş faiz alacağına yönelik reddedilen kısım üzerinden davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş ise de, ancak davalıların takibi başlatmakta haksız oldukları anlaşılmışsa da mahkemece hangi gerekçelerle davalıların kötüniyetli olduğu belirtilmeden kötüniyet tazminatına karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara