Esas No: 2020/11020
Karar No: 2022/10418
Karar Tarihi: 18.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11020 Esas 2022/10418 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/11020 E. , 2022/10418 K.Özet:
Sanık, uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkum edilmiş ve tedavi/denetimli serbestlik tedbiri verilmiştir. Ancak tebligat işlemleri usulsüz bir şekilde yapılmıştır ve tedbir kararı kesinleşmediği için mahkumiyet kararı geçersizdir. Kanunlar arasındaki ilişki de ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesi ve 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi hakkında bilgi verilerek, kararın Yargıtay'a iade edildiği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanığın yokluğunda verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına ilişkin gerekçeli kararın, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu anlaşıldığından, tedbir kararının kesinleşmediği ve bu karara bağlı 11/09/2015 tarihli mahkûmiyet kararının hukuki değerden yoksun olduğu, sanığın yaptığı itirazın, 13/11/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraza tabi olmaları nedeniyle, 5271
sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 18/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.