Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8097 Esas 2022/3153 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8097
Karar No: 2022/3153
Karar Tarihi: 19.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8097 Esas 2022/3153 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı Kandıra İcra Müdürlüğü, davacı aleyhine kambiyo senedi takibi başlatarak davacının gayrimenkullerinde haciz koymuştur. Davacı ise bononun tahrif edildiği ve kambiyo niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davalıya borçlu olmadığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkeme ilk derecede davayı reddetmiş, istinaf mahkemesi de aynı kararı vermiştir. Ancak Adli Tıp Kurumu Raporunda bononun düzenleme tarihi bölümünde tahrifat yapıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle bononun kambiyo niteliği olmadığı kabul edilerek, davacının dava konusu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemi kabul edilmelidir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozmuştur.

6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2020/8097 E.  ,  2022/3153 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.09.2017 tarih ve 2016/773 E- 2017/592 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 17.11.2020 tarih ve 2017/6259 E- 2020/1935 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalının Kandıra İcra Müdürlüğü’nün 2011/1083 esas sayılı dosyasıyla davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı bononun kambiyo senedi vasfında bulunmadığını, bonodaki tanzim tarihinde tahrifat yapıldığını, krimonoloji laboratuvarından rapor alındığında tahrifat yapıldığının tespit edileceğini, bu şekilde tanzim tarihinin ödeme gününden evvel hale getirildiğini, tanzim tarihinde tahrifat olmadığı düşünülse bile takip dayanağı bonoda tanzim tarihinin 02/06/2010 olduğunu, bu tarihin ödeme gününden sonraki bir tarih olmasının bononun kambiyo vasfını kaldıracağını, bonoda usulüne uygun lehdar ismi bulunmadığını ileri sürerek, davalıya borçlu bulunmadıklarının tespiti ile davacının zararının karşılanmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı aleyhine başlatılan icra takibinde davacının gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğunu, davacının haciz konulan mallarının satışı yapılacakken davacının bu malları öz kardeşine sattığını, davacının mal kaçırmak için yaptığı bu işlemlerin tapudan gelen kayıtlardan anlaşılması üzerine kıymet takdiri ve haciz işlemlerinin davacı ve gayrimenkullerin yeni sahibi olarak tapuda görünen kardeşi yönünden devam ettiğini, davacının çeşitli şekillerde icra takibini sürüncemede bırakmak için her türlü girişimde bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava konusu senedin tanzim tarihinde değişiklik yapıldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, 02/06/2001 tanzim tarihinin 02/06/2010 olarak düzeltildiği, bononun önceki tanzim tarihinin 02/06/2001 olduğu, tanzim tarihindeki düzeltmede paraf bulunmadığı için düzeltmenin yapılmamış sayılacağı ve tanzim tarihinin 02/06/2001 olarak kabulünün gerektiği, senetteki tanzim tarihindeki değişikliğin senedin geçerliliğini etkilemediği, davacının bedelsizlik iddiasını ispat edemediği, davalının kötüniyetli hamil olduğunun iddia ve ispat edilmediği, davalının iyiniyetli hamil olarak kabulünün gerektiği, davacının yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; somut uyuşmazlığa konu bononun boş metninde; düzenleme tarihine ilişkin kısım .../..../200.. iken 02/06/20010 olarak takibe konulduğu, düzenleme tarihinin son basamağındaki 0 rakamının evveliyatında 1 olduğu ATK raporu ile tespit edilmiş ise de; 20011 yahut 20010 şeklindeki beş basamaklı yıl hanesinin gerçek bir tarihi ifade etmediği dikkate alındığında mahkemece vade tarihinin 02.06.2001 olarak kabulü ve senedin kambiyo senedi niteliğine haiz olduğu gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, dava konusu bonoda yapılan tahrifat nedeniyle bononun kambiyo senedi vasfında olmadığı iddiasına dayanılarak açılan davacının dava konusu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
    Yargılama sırasında aldırılan 14.02.2017 tarihli Adli Tıp Kurumu Raporunda, inceleme konusu bononun düzenleme tarihi bölümünün yıllar hanesi birler basamağında evvelce mevcut "1" rakamının "0" rakamına dönüştürülerek tahrifat yapıldığı tespit edilmiştir. Dava konusu bono incelendiğinde, bononun düzenleme tarihinin son iki rakamının el yazısı ile yazıldığı, bu nedenle tahrifattan önceki düzenleme tarihinin 2011 yılı olduğunun kabulü gerekmektedir. Dava konusu bononun düzenleme tarihi 02.06.2011, ödeme tarihi ise 09.10.2010 tarihi olup düzenleme tarihi vade tarihinden sonra olduğu için bonoda geçerli bir tanzim tarihi bulunmayıp, bononun kambiyo senedi vasfı yoktur. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi ve bu karara karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince aynı gerekçe ile esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara