Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6153 Esas 2022/3132 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6153
Karar No: 2022/3132
Karar Tarihi: 19.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6153 Esas 2022/3132 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/6153 E.  ,  2022/3132 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUKDAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.12.2017 tarih ve 2014/969 E- 2017/955 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 03.06.2020 tarih ve 2018/1618 E- 2020/554 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davalılar-birleşen davada davacılar vekili tarafından duruşmalı, asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 19.04.2022 günü hazır bulunan asıl davada davacı-birleşen davada davalı Av. ...ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı ve asıl davada davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Asıl davada davacı vekili,müvekkili şirketin "Yale" marka ürünlerin Türkiye’de satışı için münhasıran yetkili olarak yirmi beş yıldır davalılardan Columbus Mc Kinnon İndurstrial Products GmbH (...) firmasına tek satıcı konumu ile distribütörlük yaptığını, o tarihten bu yana Yale marka ürünlerin Türkiye’de pazarlama ve satışının davacı tarafından gerçekleştirildiğini, bu sürede Yale marka ürünlerin Türkiye’de satışı için emek ve mesai harcayarak, söz konusu marka altındaki ürünlerin Türkiye’de tanınır ve bilinir hale gelmesini sağlayıp Türkiye çapında büyük bir müşteri ve bayi çevresi oluşturulduğunu, hal böyle iken davalılardan ...'nin 2009 yılı içinde davacı ile şirketi satın alma amaçlı görüşmelere başladığını ve pazarlıklar yaptığını ve bu vesile ile ...’nın müvekilinin tüm ticari sırlarına, müşteri portföyü, bayi çevresi vb. bilgilerine de ulaştığını, lâkin daha sonra davacının yazılarına cevap verilmediğini, Türkiye’de mer’i haksız rekabeti engelleyici kurallara aykırı ve kötü niyetli şekilde 05.01.2012 tarihinde %99,5 pay ile kurucu ortağı olduğu diğer davalı ... Mc Kinnon Kal...Ltd. Şti.'ni kurduğunu, işbu şirkette şirket müdürü olarak da daha evvel davacı şirkette uzun yıllar boyunca müdürlük görevinde bulunan dava dışı ...’yu atadığını, bu kişinin tüm ticari sırlarına ve bilgilerine sahip olduğunu, davalının işlem ve eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu, ...'nin, diğer davalı şirketi kurduktan bir ay sonra bu kez fesih öneline uymaksızın 17/02/2012 tarihli e-mail göndererek haksız şekilde ve tek taraflı olarak vekiledeni ile arasındaki sözleşmeyi e-mail ile feshettiğini bildirdiğini, haksız fesih nedeniyle kâr mahrumiyetinin doğduğunu, stoklarında önemli miktarda mal kaldığınıdiğer bütün talepleri yanında davalıların yararlanacağı müşteri portföyü için davacıya bedel ödemesi gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile stoklardaki Yale markalı malları zararına satmak zorunda kalması nedeniyle uğradığı diğer zararlardan dolayı 5.000.-TL maddi ve 5.000.-TL manevi tazminatın her iki davalıdan müteselsilen tahsiline, uğradığı kâr kaybı nedeniyle 5.000.-TL’nin ve hakkaniyet gereği belirlenecek portföy tazminatından şimdilik 10.000.-TL'nin 1 numaralı davalı ...'den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davacı vekili 05/02/2015 tarihinde kâr kaybı tazminatından bakiye 1.637.236,36 TL, portföy tazminatından bakiye 3.569.642,29 TL olmak üzere toplam 5.206.878,65 TL bedel artırım talebinde bulunmuştur.
    Davalı vekili, davalı ... TR (Columbus MC Kınnon Kaldırma..Ltd.Şti) bakımından sözleşmenin tarafı olmadığından husumet yokluğundan reddi gerektiğini, ... ile davacı arasında Alman hukukuna tabi bir alım - satım ilişkisi bulunduğunu, bu nedenle davacının distribütörlük sözleşmesinin feshi nedeniyle Türk hukukuna dayanarak portföy tazminatı, kâr kaybı, maddi ve manevi tazminat talep etmesinin mümkün olmadığını, sözleşmenin Alman hukukuna tabi olduğunu ve bu hususun Çelikbilek tarafından vekiledeni ...'ye gönderilen 05/04/2012 tarihli e-mail ile de davacı tarafından ortaya konulduğunu, o halde davacı yanca talep edilebilecek tüm tazminat miktarları ve bunların talep edilebilirliğinin Alman hukuku kurallarına göre belirlenmesi gerektiğini, taraflar arasında bir alım-satım ilişkisi mevcut olup, somut olayda münhasır bir distribütörlük sözleşmesi bulunmadığından portföy tazminatı talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının sözleşmenin feshine kendi kusuru ile sebebiyet vermiş olduğunu, sözleşme haklı nedenle derhal sona erdirildiğini ve önel verilmediğini kâr kaybı talebinin de mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında yazılı olmayan ve uzun süredir uygulanan sözlü anlaşma gereği davalının 2011 ve 2012 yıllarında mal satışı nedeniyle faturalardan kaynaklı borcu bulunduğunu, davalıya ihtarname ile borcun ödenmesi veya malın iadesinin ihtar edilmesine rağmen dönüş yapılmadığını belirterek faturalardan kaynaklı 120.101,94 EURO alacağın 27.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının ihtilaf konusu yaptığı malların davacı tarafından ayıplı olarak tedarik edildiğini, öncelikle stokda bulunan ayıplı malların mahkemece tespiti gerektiğini, İstanbul 26. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/94 esas sayılı dosyasında görülmekte olan davanın sonucunun bekletici mesele yapılmasını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, asıl davada davalı tarafından Almanya Düsseldorf Mahkemesi'nde aynı konuda açılan davanın eldeki davadan daha sonraki tarihte açılması nedeniyle bekletici mesele yapılması gerekmediği, MÖHUK 24. maddesi uyarınca uyuşmazlığa Türk Hukukunun uygulanması gerektiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin tek satıcılık sözleşmesi olduğu, davalı birleşen davacının tek satıcılık sözleşmesini haksız olarak feshettiğinden davacının portföy tazminatı talep edebileceği, taraflar arasında 25 yıldan beri süregelen ticari ilişki bulunması nedeniyle davacının 4 aylık kâr mahrumiyeti talebinin makul olduğu, davacının,davalının haksız rekabeti ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışı sebebiyle stoklarındaki malları zararına satmak zorunda kaldığı ve uğramış olduğu diğer zararlardan dolayı maddi ve manevi tazminat taleplerini usulüne uygun ispatlayamadığı, birleşen davada ise davaya konu faturanın tarafların ticari defterlerine kayıtlı olduğu davacının terditli olarak malların iadesini de talep ettiği buna rağmen davalı tarafından mallar iade edilmediğinden, davalıdan alacaklı olduğu gerekçesiyle asıl davada her iki davalı yönünden haksız rekabet ve ilintili zarar kapsamında stokların zararına satılmasından doğan zarar kapsamında açılan maddi manevi tazminat taleplerinin reddine, davalı ... yönünden portföy tazminatı ve 4 aylık kâr kaybı talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karara karşı, asıl davada davacı-birleşen davalı ve asıl davada davalı vekilince, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince, taraflar arasında fiilen davacının davalıya ait "Yale" marka ürünleri kendisine münhasır bölgede tek başına satması hususunda yetki verildiği, davalı markası ve ürünlerinin davacı tarafından Türkiye pazarına sokulduğu ve tanıtıldığı, davalının da buna herhangi bir itirazı bulunmadığı, taraflar arasında görülüp kesinleşen haksız rekabetin tespitine ilişkin İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/85 E-2012/265 K sayılı dava dosyasında davacının aralarındaki ticari ilişkinin tek satıcılık olmadığına ilişkin bir beyanı olmadığı gibi mahkemece de bunun aksi yönünde bir tespit yapılmadığından taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği gereği tek satıcılık sözleşmesi olduğunun kabulü gerektiği, kural olarak tek satıcılık sözleşmesinde davacı satıcının sadakat ve rekabete aykırı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü mevcut olup, kurulan bir sözleşmede satıcının bu yükümlüğünü ihlal etmesi sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi niteliğini ortadan kaldırmayıp sözleşmeye aykırılık teşkil edecek olup, davacı 2007-2013 yılları arasında YALE marka ürünler dışında aynı ürün gamında satışlar yapmış ise de 2009 yılı içinde davacı şirketi ile ortaklık kurma amaçlı olarak görüşmelere başlaması ve bu kapsamda davacının tüm portföyü ve hesaplarına ve elektronik postalarda şirket bilançolarının paylaşılması sebebiyle davalı ... bu durumu öğrendiği halde, bu konuda davalıya herhangi bir ihtar ya da uyarıda bulunmamış ve sözleşmeyi 17.02.2012 tarihli E-Posta ile alt şirketini geliştirmek için feshetmiş olup davacının rekabete aykırı davranışları nedeniyle feshetmediği ve bu durumun kesinleşen İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/85 E-2012/265 K dosyası ile sabit olduğundan sözleşmeye aykırılık halinin oluşmadığı ve davalı yönünden haklı bir sebebe dayanmayan tek taraflı feshinin haksız olduğu, Portföy tazminatı talep edebilmek için, taraflar arasında 25 yıl devam eden ticari ilişkide, Türkiye'de "Yale" marka ürünlerin (anahtar, kilit ve aksesuarları)bilinen marka olmasında tek başına 25 yıldır satış yapan davacının katkısı olmadığının söylenemeyeceği, yabancı mahkeme kararında davalı üreticinin davacıya reklam için masraf ödemesi yaptığı buna göre davacının ülke içinde ürünün tanıtımı için faaliyette bulunduğu, davacının oluşturduğu, müşteri çevresinin başlangıçta davalı tarafından yeni bir şirket kurmak yoluyla ortaklık yapılacağı söylenilen dönemde, davacı şirketin satış ağına ilişkin bilgilerin davalı şirket eline geçtiği, davacının Yale ürünlerinin müşteri çevresi hakkında bilgi sahibi olduğu ve müşteri çevresinin ürünle birlikte hareket edeceği ve yeni kurulan şirkete yönleneceği ve yeni kurulan Columbus Türkiye'nin %99,5 hissesine sahip ...'nin geliştirilen müşteri çevresinden yararlanmaya devam edeceğinden davacının portföy tazminatı talep etme koşullarının oluştuğu ve yine davalı üretici tarafından; belirsiz süreli sözleşme ihbar öneli verilmeden tek taraflı olarak davalı tarafından sonlandırılmış olduğundan, davacının kar mahrumiyeti talep edebileceği, bu tür sözleşmelerde özel bir ihbar süresi düzenlenmemiş olursa TTK 121/3. maddesi uyarınca Yargıtay kararları doğrultusunda ihbar süresinin makul bir süre olması gerektiği, dolayısıyla belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin feshi için TTK. 121(1) maddesinde düzenlenen 3 aylık ihbar süresi kıyasen uygulanabilecek olup, olayı çevreleyen koşullar, sözleşmenin niteliği ve ekonomik büyüklüğü dikkate alınarak bu süre daha uzun olarak belirlenebilceğinden mahkemece makul ihbar önelinin 4 ay olarak kabul edilmesi ve bu süre üzerinden kâr mahrumiyeti talep edilebileceği, Yale marka ürünlerin maliyeti ve bu markaya isabet eden faaliyet giderinin 5 yıllık ortalamasının, bu markaya isabet eden satış tutarının 5 yıllık ortalamasından çıkarılarak bulunan ve TTK madde 122/2'deki yöntemle davacının davalıya yaptığı ticaret kapsamında son 5 yılda elde ettiği kârın ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapan bilirkişi raporu uyarınca tespit edilen 684.643,92 TL üst sınırdaki portföy tazminatı ve 4 ay üzerinden 228.241,64 TL kâr kaybı zararının davalı Colombus..GMBH''den tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, davacı her iki davalının haksız rekabet ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışları sebebiyle stoklarındaki "Yale" marka malları zararına satmak zorunda kaldığı ve uğradığı diğer zararlardan dolayı maddi ve manevi tazminat talebinin bu zararların ispatına elverişli delil sunulmaması ve haksız rekabet fiillerinin işlendiğinin usulüne uygun ispatlanamadığından kabul edilemeyeceği, birleşen davada davacının tek satıcılık sözleşmesi uyarınca satılan ürün faturalarının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, faturaya konu malların davalıya teslim edildiği, davalı faturaya konu bir kısım mallar yönünden davacıya ayıp ihbarında bulunmuş ise de gerek davadan önce gerekse dava sırasında TBK 227. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kulandığına yönelik herhangi bir talep ve beyanda bulunmadığı, davadan önce mallarda bulunduğu iddia olunan ayıbın varlığı ve niteliği konusunda herhangi bir tespit yaptırılmadığı gibi ayıplı ürünlerin bedelinden düşük satıldığına dair herhangi bir delil de sunulmadığı, birleşen davada davacı tarafından teslim edildiği sabit olan mallara ilişkin davalı ticari defterlerinde kayıtlı cari hesap alacağı kadar davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle tarafların istinaf başvurlarının esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, asıl davada davacı-birleşen davalı vekili ve asıl davada davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davalı Colombus MC KINNON GMH tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan asıl ve birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    3-Davacının asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; mahkemece, son alınan bilirkişi raporu doğrultusunda yoksun kalınan kâr hesaplamasında son 5 yılın ortalaması nazara alınarak (portföy tazminatına esas ortalama) takdir edilen 4 aylık önel değeri bulunarak hüküm kurulmuş olup, yoksun kalınan kâr hesaplamasında fesihten önceki son sene (2011 yılı) bilançosu nazara alınarak hesaplama yapılması gerekirken portföy tazminatına esas ortalama alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle, davalı Colombus MC KINNON GMH vekilinin temyiz isteminin reddine, (2)nolu bendde açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine (3) nolu bendde açıklanan nedenlerle davacının asıl davaya yönelik temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 46.658,59 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalılar-birleşen davada davacılardan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davacı-birleşen davada davalıya iadesine, 19/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara