Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/3861 Esas 2022/17460 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/3861
Karar No: 2022/17460
Karar Tarihi: 25.10.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/3861 Esas 2022/17460 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde, katılan vekilinin avukatlık ücretinin tayin edilmesi gerektiği istemi üzerine yapılan incelemede, sanık mahkumiyetine karar verilmesine rağmen avukatlık ücretine hükmedilmediği ve bu durumun yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle hükümler bozuldu. Yeniden yargılama yapılmaksızın, hüküm fıkrasına katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 1.800 TL avukatlık ücretinin sanıktan alınıp katılana verilmesine karar verildi.
Sanıklar hakkında ise sahte fatura düzenleme suçundan açılan davada, beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesi yapıldı. İddianamedeki sahte fatura düzenleme suçunda suçun failinin herkes olabileceği, suçta ve cezada şahsilik ilkesi gereğince, suçun şekli sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan faillerin cezalandırılmasının gerekeceği ve bu suça iştirak edilmesinin mümkün olması dikkate alınarak, delillerin eksik incelenmesi sebebiyle beraat hükümleri bozuldu. Yeniden değerlendirme yapılması için kanun maddeleri açıklanarak belirtildi.
1394 Sayılı CMUK'nin 321. maddesi: \"Yasaya aykırı durumlarda veya kararda açıklık ve belirsizlik dolayısıyla kararın özünden ayrılıyorsa yeniden inceleme yapılarak karar düzeltilebilir veya bozulup yerine yenisi verilebilir.\"
5237 Sayılı TCK'nin 7/2. maddesi: \"Suçun işleniş şekline göre zarar gören kamu kurum ve kuruluşlarına veya özel kişilere karşı açıklanmalar yapılmas
11. Ceza Dairesi         2021/3861 E.  ,  2022/17460 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Sahte fatura düzenleme
    ...
    ...


    A) Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
    Katılan vekilinin temyiz isteminin, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükümleri nedeniyle avukatlık ücreti tayin edilmesi gerektiğine yönelik olduğu anlaşıldığından, vekâlet ücretiyle sınırlı olarak yapılan incelemede;
    Sanığın mahkûmiyetine karar verildiği halde, kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu avukatlık ücretine hükmolunmaması,
    Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına "katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 1.800 TL avukatlık ücretinin sanık ...’tan alınıp katılana verilmesine" ibaresinin eklenmesi suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    B) Sanıklar ... ve sanık ... hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
    Sanıklar hakkında “2011 ve 2012 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme“ suçundan açılan kamu davalarında; sanık ...’in savunmasında, atılı suçlamayla ilgisinin olmadığını, bilgisi ve rızası dışında adına şirket kurulduğunu, ...,... isimli şahıs ile adını hatırlayamadığı birkaç kişi ile birlikte İstanbul’a gittiklerini, ... isimli şahsın kendilerine iş bulacağını söylediğini ve bu nedenle kendilerini ...’ın yanına götürdüğünü, ...’ın kimliklerini aldığını ve muhasebecisi olarak tanıttığı ...’un da kendilerini işe koyacağını söyleyerek imzalarını aldığını, daha sonra kendi ve ... adına şirket kurulduğunu öğrendiğini beyan etmesi, sanık ...’in savunmasında; üç ya da dört yıl kadar önce soy adını hatırlayamadığı İsmail isimli bir şahsın kendisine İstanbul’da inşaat işi olduğunu söylemesi üzerine birlikte İstanbul’a gittiklerini daha sonra İsmail’in aracılığıyla tanıştığı birkaç kişinin kendilerini notere götürdüklerini ve sigorta işlemleri için vekaletname vermeleri gerektiğini söyleyerek kendilerine belgeler imzalattıklarını anladığı kadarıyla soyadını hatırlayamadığı ... isimli kişinin de şebekeye kendisi gibi şahısları bulan bir kişi olduğunu, iddianamede geçen şirketle bir alakasının olmadığını böyle bir mali durumunun da bulunmadığını, inşaatlarda çalışarak geçimini sağladığını beyan etmesi, sanık ...’ın ise; ... ve ... isimli bir kişiler ile tanıştığını, ... isimli kişinin iş vereceğini söyleyerek kendisine belgeler imzalattığını daha sonra bu kişinin kendisini bir şirkete müdür yaptığını öğrendiğini bunun üzerine Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, her ne kadar da şirketin müdürü olarak görünüyorsa da şirkette hiç bulunmadığını, faaliyetlerini yürütmediğini şirketin ortakları olan diğer sanıkları tanımadığını beyan etmesi, vergi tekniği raporunda; sanıkların ortak veya yöneticisi oldukları başka şirketlerin de bulunduğu, bu şirketler hakkında da sahte fatura düzenleyicisi olduklarına dair raporlar bulunduğunun anlaşılması, sahte fatura düzenleme suçunda suçun failinin herkes olabileceği, suçta ve cezada şahsilik ilkesi gereğince, suçun şekli sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan faillerin cezalandırılmasının gerekeceği ve bu suça iştirak edilmesinin mümkün olması da dikkate alınarak, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
    1) Her bir takvim yılından kanaat oluşturacak sayıda fatura asıllarının temin edilip sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını ve ...,...,...,... ’a ait olduğunu söylemeleri halinde; ismi bildirilen kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılmaları, duruşmada çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması,
    2) Adı geçen kişilerin de faturalardaki yazı ve imzaların kendilerine ait olmadığını söylemeleri halinde sanıklar ve bu kişilerden temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
    3) Faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ya da adı geçen kişilere ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
    a) Sanıkların işletmenin faaliyeti ile ilgili beyanname, işletmeye ait bir belge düzenleyip düzenlemediklerinin araştırılması, şirketin kuruluş tarihinden itibaren vergi dairesi ve ilgili kurumlara sunulan tüm belge asılları ile şirketin faaliyetine ilişkin düzenlenen yoklama fişleri, tebliğ alındı belgeleri, şirket adına basılan irsaliyeli faturaların teslimine ilişkin bilgi formları asılları getirtilip, sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını söylemeleri hâlinde; belgelerdeki imza ve yazıların sanıklara ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
    b) Faturaları kullandığı belirlenen ve haklarında karşıt inceleme raporları bulunan mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
    c) Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK'nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanıkları tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanıkların bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,
    d) Şirket muhasebecisinin tanık sıfatıyla dinlenerek iş yerinin fiilen kim tarafından idare edildiği ve iş yeri ile ilgili işlemlerde kiminle muhatap olduğunun sorulması,
    Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile beraat hükümleri kurulması,
    4) Suçun sübutu halinde ise; hükümlerden sonra 15.04.2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7394 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddeleriyle değişik 213 sayılı Kanun’un 359 maddesinin 3,4,5 ve 6. fıkra hükümleri uyarınca 5237 sayılı TCK'nin 7/2. maddesi de gözetilerek öncelikle lehe Kanun’un tespit edilip uygulama yapılması ve her iki Kanunla ilgili uygulamanın gerekçeleriyle birlikte denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak kararda gösterilmesi suretiyle sanıklar ... ve ...’in hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 25.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Yz.İşl.Md. Y.

    ...





    Hemen Ara