Esas No: 2012/4223
Karar No: 2012/6181
Karar Tarihi: 19.10.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4223 Esas 2012/6181 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacının açmış olduğu iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2008 yılında kurulduğunu, mefruşat, mobilya, kamelya, bank, dekorasyon ürünleri tedarik, satış ve montajı ile iştigal ettiğini, istihkak alacaklarını alamaması nedeniyle ödemelerin aksadığını ve sözleşmelerin feshedildiğini, teminatların gelir kaydedildiğini, mal alınması için keşide edilen çeklerin dava dışı .... Ltd. Şti.’ne verildiğini ve ödenmek zorunda kalındığını, adı geçen şirketin iflasının ertelenmesi nedeniyle malların da teslim alınamadığını, satışlardan elde edilecek kârla borca batıklığın sona ereceğini ileri sürerek, iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, müdahil beyanları, bilirkişi ve kayyım raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin borca batık olmaması sebebiyle zorunlu olarak iflasını istemesinin mümkün olmadığı, aciz halinde bulunuşu sebebiyle iflasını istemenin kendi ihtiyarında bulunduğu, borca batık olduğu kabul edilse bile iyileştirme projesinde öngörülen kârlılık ve hedeflerin gerçek durumu yansıtmadığı, ciddi bir dış kaynak ve buna ilaveten uygun piyasa koşullarının bir arada bulunması gerektiği, bunun da sağlanamadığı, iyileştirme projesinin somutlaştırılamadığı, davacının daha sonra borca batık olduğunu iddia etmesi halinde dahi iş bu davada borca batıklık durumunun ıslah veya tavzih yolu ile düzeltilmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı şirket vekili temyiz etmiştir.
İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK.m.179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tesbiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK.m.266). Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi
ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tesbit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
Mahkemece alınan 19.12.2011 günlü raporda projenin ciddi ve inandırıcı bulunup bulunmayacağı hususu bilirkişilerce yukarıdaki ilkeler çerçevesinde bilimsel olarak değerlendirilmemiş, bu takdir mahkemeye bırakılmıştır. Ödenmeyen (bakiye) sermaye taahhüdü tutarının da tahsilinin imkansız görüldüğü belirtilmiştir.
Oluşturulan ikinci bilirkişi kurulundan alınan 27.4.2012 tarihli raporun da rayiç tutarlar dikkate alınarak hazırlanıp hazırlanmadığı net biçimde gösterilmemiştir. Her iki rapor arasında varlıklar ve borçlar bakımından belirgin bir farklılık bulunmaktadır. Diğer taraftan hukukçu bilirkişinin şirketin borca batık olmayıp, sadece aciz halinde olduğu yönündeki ayrık görüşünün, kuruldaki mali müşavirce de değerlendirilmesini teminen, gerektiğinde ek rapor aldırılması ya da bu konuda başka bir uzman bir mali müşavirin görüşüne başvurulması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.