Esas No: 2021/16711
Karar No: 2022/18353
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/16711 Esas 2022/18353 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/16711 E. , 2022/18353 K.Özet:
Mahkeme, sanığın kamu kurumlarının maddi varlıklarından olan sahte sürücü belgesi ve nüfus cüzdanı kullanarak gerçekleştirdiği dolandırıcılık suçunu tespit etmiş, ancak hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan hapis cezasına ilişkin bir düzenlemenin yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, sanığın başkasına ait kimlik bilgilerini kullanarak işlediği suçun zamanaşımı süresinin geçtiği ve resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçeleriyle bu suçlara yönelik mahkumiyet hükümlerini bozmuştur. Kanunlar arasında TCK'nin 158/1-d, 53/1, 66/1-e, 67/4, 204/1 ve 43/1 maddeleri yer almaktadır. Ayrıca, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararına atıfta bulunularak TCK'nin 53/1 maddesi hakkında uygulamada yeniden değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik ya da kimlik bilgilerinin kullanılmas
...
...
Tanık ...’a karşı gerçekleştirilen nitelikli dolandırıcılık eylemi ile ilgili olarak mahallinde işlem yapılabilmesi mümkün görülmüştür.
I- Kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın, ... adına düzenlenmiş görünen sahte sürücü belgesi ve nüfus cüzdanını kullanarak katılana ait aracı kiraladığı ve kiraladığı bu aracı yine sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesini kullanarak sattığı olayda, kamu kurumlarından olan Emniyet Müdürlüğünün maddi varlıklarından sayılan sürücü belgesi ve Nüfus Müdürlüğünün maddi varlıklarından sayılan nüfus cüzdanı kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK'nin 158/1-d maddesinde öngörülen “kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu anlaşılmakla; yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1- Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesiyle yapılan değişiklik gözetilmeden, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi yasaya aykırı,
2- 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından TCK'nin 53/1. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafın çıkartılarak yerine "Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53/1. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı da gözetilerek uygulanmasına" cümlesinin yazılması ile ''ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına (edildi)'' cümlesinin çıkarılarak yerine “ödenmeyen adli para cezasının 5275 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanunla değişik 106/3. maddesi gereğince infazına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II- Başkasına ait kimlik ya da kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığa yüklenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE,
III- Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesine gelince;
1- Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 30.05.2013 tarihli ve 2013/7170 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında ... adına sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi kullanarak resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiası ile TCK’nin 204/1 ve 43/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de; sanığın, sahte belgelerle kiraladığı aracı, katılan ... adına Bakırköy 36. Noterliğince düzenlenmiş görünen 08.10.2010 tarih, 2010/32806 yevmiye numaralı sahte vekaletnameye dayanarak, 33 D 0976 plaka sayılı aracı Erdemli 1. Noterliğinde 12.10.2010 tarihinde 10740 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile sattığı anlaşıldığından, sanığın eylemlerinin kül halinde zincirleme şekilde işlenmiş kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerde sahtecilik suçunu oluşturacağı anlaşılmakla, söz konusu araç kiralama sözleşmesi, vekaletname ve araç satış sözleşmesi ile ilgili suç duyurusunda bulunularak dava açılması halinde davaların birleştirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden hüküm kurulması,
2- Kabule göre ise;
a) ... adına sahte olarak düzenlenmiş ve aslı ele geçmeyen sahte sürücü belgesi ve nüfus cüzdanının aldatıcılık niteliği tespit edilemeyeceğinden resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması, yasaya aykırı
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 02.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.