Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8168 Esas 2022/3559 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8168
Karar No: 2022/3559
Karar Tarihi: 28.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8168 Esas 2022/3559 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8168 E.  ,  2022/3559 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.03.2020 tarih ve 2018/225 E. - 2020/117 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin ayrı ayrı reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.10.2020 tarih ve 2020/718 E. - 2020/1298 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı tarafın Çorum 2. İcra Müdürlüğü'nün 2016/13420 Esas sayılı dosyasından ve dosya konusu kredi kefalet sözleşmesinden dolayı davacı müvekkiline karşı Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19/12/2016 tarihli 2016/186 D.İş dosyası üzerinden alınan ihtiyati haciz kararına istinaden yukarıda belirtilen icra müdürlüğü dosyası ile icra takibi başlattığını ve akabinde müvekkilinin tüm mal varlığına ihtiyati haciz konulduğunu, müvekkilinin oğlu ve kızının ortak olarak işletmiş olduğu işletmenin ekonomik olarak sıkıntıya girmesi ve gerek işletme gerekse bu kişiler aleyhine çok sayıda icra takibinin başlatılması ve başlatılan bu icra takiplerinden dolayı sürekli tebligatlar yapılmış olmasının zaten yaşlı olan müvekkilinin kendi aleyhine davalı tarafından yapılan icra takibinin gözden kaçmasına sebebiyet verdiğini oysa davalı banka şubesine gitmediğini ve hesap açtırmadığını, müvekkilinin oturduğu evin müvekkilinin kıymet takdiri yapılarak satışa çıkarılması sonucunda olayın içeriğinden haberdar olduğunu, müvekkilinin kredi kefalet sözleşmesinde imzasının ve yazısının olmadığını, belirtilen icra takibinde takibe dayanak olarak genel kredi sözleşmesi, kredi kefalet sözleşmesi ve eklerinin sunulduğunu, TBK 581 ve devamı maddeler ile ilgili kanun maddelerinde belirtildiği şekliyle geçerli bir kefalet ilişkisinin bahse konu icra takibinde söz konusu olmadığını, zira kefalet ilişkisinin geçerli olması için kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması gerektiğini ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihinin belirtilmesi gerektiğini, kefillik yönünde bir irade koymayan ve herhangi bir yazılı ibare ve imzası mevcut olmayan davacıya karşı takip yapmasının haksız, hukuka aykırı ve kötü niyet içerdiğini ileri sürerek davanın kabulü ile davacı ...'in davalıya borçlu olmadığının tespiti ile aleyhine başlatılan haksız ve hukuka aykırı icra takibinin iptaline, TBK ve ilgili kanun maddelerinde belirtildiği şekliyle
    geçerli bir kefillik ilişkisi kurulmadığından kefalet sözleşmesi ve buna bağlı eklerinin iptaline, davalı tarafça davacı aleyhine haksız ve kötü niyetli bir şekilde icra takibi başlattığından ve bu nedenle davacı müvekkili zarara uğramış olduğundan alacağın %100'ünden aşağı olmayan kötü niyet tazminatına davalının mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili bankanın Çorum Şube Müdürlüğü ile dava dışı Ejder Blok Tuğla Un İrmik ve Gıda San. ve Tic. A.Ş. arasında 30.05.2016 tarihli 32.000.000.- TL meblağlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile dava dışı şirkete ticari krediler kullandırıldığını, davacının müteselsil kefil olmayı kabul, beyan ve taahhüt ederek imzaladığını, ihtarname davacıya bizzat tebliğ edilmiş olmasına rağmen herhangi bir itirazda bulunmadığını, davacının 30.05.2016 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini 03.06.2016 tarihinde kendi el yazısı ile yazarak müteselsil kefil olarak imzaladığı gibi bu sözleşme gereği kullandırılan kredilerden kaynaklı borcun tasfiyesi için yapılan 28.08.2017 tarihli Borç Tasfiye Protokolü'nü de müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile bizzat imzaladığını ve dolayısıyla borçların tamamından sorumlu olduğunu kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, ilgili Genel Kredi Sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu'nun aradığı tüm şartları taşımakta olup geçerli bir kefalet ilişkisi kurulduğunu savunarak davanın reddine, davacının İİK'nın 72/4. maddesi gereğince müvekkili bankanın alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararları için dava değerinin %100’ü kadar kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak müvekkili bankaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporunda inceleme konusu Genel Kredi Sözleşmesi'nin 21. sayfasında yer alan yazılar ...'in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığı, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla ...'in eli ürünü olmadığı davanın kabulü ile davacı ... yönünden takibin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerektiği, davacı tarafça icra takibinin kötüniyetle yapıldığına ilişkin delil elde edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine Çorum 2. İcra Müdürlüğü'nün 2016/13420 Esas sayılı takip dosyasına davacının borçlu olmadığının tespitine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
    Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, aşağıda belirtilen hususlar dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Dava, icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak davalı icra takibinde nakdi ve gayrinakdi alacaklar için talepte bulunduğundan mahkemece nakdi ve gayrinakdi alacaklar ayrılarak gayrinakdi alacak talebi yönünden maktu harç ve vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 28/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara