Esas No: 2020/6618
Karar No: 2022/3747
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6618 Esas 2022/3747 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6618 E. , 2022/3747 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 07.07.2020 tarih ve 2016/770 E. - 2020/334 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 10.05.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... ile Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin imzaladığı 04.07.2003 tarihli taahhütname ile “KUMTEL” ve “LUXELL” ürünlerinin satışının, pazarlamasının, ihracatının yapılması ve diğer tüm ticari ilişkilerin yürütülmesi hakkının müvekkiline ait olduğunu kabul ettiğini, bu ürünlerin yurt dışındaki merkezlerine pazarlanmayacağını veya satılmayacağını, ihraç edilmeyeceğini veya herhangi bir ticari ilişkiye girilmeyeceğini taahhüt ettiğini, bu taahhüdün ihlali halinde ise davalının yaptığı ticaretin %50’sinin cezai şart olarak davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının tahhüdünü ihlal edip taahhütname konusu ürünleri 2004 yılının 4, 5, 6, 7. aylarında 185.000.- USD tutarında İtalyan Girmi firmasına ihraç ettiğini, böylece taahhütname kapsamında 92.500.- USD’yi ödemesi gerektiğini, müvekkilinin bu tutarın ödenmesi yönündeki ihtara verilen cevapta taahhütname altındaki imzanın şirketi bağlayan bir yetkiliye ait olmadığı yönünde itiraz edildiğini, yetkisizlik bahanesinin kötüniyet dışında açıklanamayacağını, bu kişinin imza yetkisi olmasa bile muavin şahıs sıfatı bulunduğunu ileri sürerek şimdilik 5.100.- TL’nin 20.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 29.09.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile 464.070,65 TL’nin dava değerine eklenerek ıslah tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını istemiştir.
Davalı vekili, dayanak belgedeki kaşe üzerindeki imzanın temsil ve ilzama yetkili kişi tarafından atılmadığını, belgenin müvekkilince uygulamaya konulmadığını, müvekkilinin taahhütnamede sözü edilen SDC ELEKTRİK ve İtalya’da mukim GİRMİ isimli şirketlerle hiçbir ticari ilişkiye girmediğini, bu şirketlere mal satmadığını, davacının taahhütname uyarınca bir alacağının tahakkuk etmediğini, taahhütnamedeki hükümlerin davacı yanca yerine getirilmediğini, 5. maddenin müvekkiline tek taraflı fesih yetkisi verdiğini, diğer bir anlatımla taahhütnamenin müvekkili açısından geçerli ve bağlayıcı olsa dahi kendi yükümünü yerine getirmeyen davacının bir komisyon talep hakkının doğmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, Yargıtay ilamı uyarınca davaya dayanak yapılan 04.07.2003 tarihli taahhütnamenin geçerli olduğunun kesinleştiği, bu taahhütname ile davacı şirkete, davalının tüm ürünlerini Fransa ve İtalya’da ikamet eden firmalara satışı, pazarlanması, ihracatını yapması ve diğer tüm ticarî ilişkileri yürütmesi hakkı verilip taahhüt edildiği, davacının satış edimi üstlendiği, bölge (Fransa ve İtalya’da ikamet eden 2 şirket) ve ürün sınırlamasının (Kumtel A.Ş’nin tüm ürünleri) getirildiği, yine bu belgede davacının 2. ve 3. maddedeki yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde sözleşmenin feshedilebileceği düzenlenmişse de davalının feshine dair bir belge sunulmadığı, taahhütname hükümlerinden sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olduğunun kabulünün gerektiği, cezai şartın düzenlendiği 1. maddede ise “Davacının onayı olmaksızın Kumtel ve Luxell ürünlerinin SDC Elcotec veya GIRMI şirketlerine direkt olarak Kumtel tarafından veya yurtiçinde veya yurtdışında başka bir aracı firma veya şahıs tarafından pazarlanması veya satılması veya ihraç edilmesi veya herhangi bir ticari ilişkiye girilmesi veya Kumtel veya Luxell ürünlerinin herhangi bir şekilde GIRMI veya ELCOTEC markaları adı altında ihraç edilmesi durumunda Kumtel yaptığı toplam ticaret tutarının %50’sini tazminat olarak Ortadoğu’ya ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmünün yer aldığı, tek satıcılık sözleşmelerinde zamanaşımı süresi hususunda doktrinde farklı görüşler varsa da tek satıcılık sözleşmesinin yasada düzenlenmemesi nedeniyle salt denkleştirme tazminatı istemine ilişkin TTK’nın 122/5. maddesindeki acenteye ilişkin hükmün tek satıcılık sözleşmesine uygulanamayacağı, bu noktada tek satıcılık sözleşmesinde baskın unsurun “satış” olduğu ve tazminat talebi bakımından TBK'da düzenlenmiş olan 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kanaatine varıldığı, dava ve ıslah tarihleri itibariyle bu sürenin dolmadığı, gümrük çıkış beyannamelerinin incelenmesi neticesinde Kumtel A.Ş. tarafından Kumeks A.Ş.’ye toplam 1.250.450,68 TL bedelle ihraç kayıtlı fatura keşide edildiği, dava dışı Kumeks A.Ş. tarafından 771.732,79 USD bedel ile ihracatı gerçekleştirdiği, 1.250.450,68 TL x %50 =625.225,34 TL alacak talebinde haklılık bulunduğunun mütalaa edildiği, birinci bilirkişiler kurulunun 18.10.2014 tarihli raporda 938.341,35x%50= 469.170,68 TL tazminat talep edilebileceğini rapor ettikleri, davacının bu tutar üzerinden ıslah gerçekleştirtirdiği, her halükarda en azından 469.170,68 TL talebinde haklılık bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 5.100.- TL tazminat alacağına 27.09.2004 temerrüt tarihinden itibaren ve 464.070,65 TL'ye ise ıslah tarihi olan 29.09.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tek satıcılık sözleşmesiyle yapımcının, ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, buna karşılık tek satıcının sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmayı yüklenmesine, somut vakadaki taahhütnamenin İtalya veya Fransa’daki tüm firmalara ihraç edilecek ürünleri değil sadece “SDC Elcotec” ve “GİRMİ” firmaları ile ilgili işlemleri kapsamına, bu haliyle tek satıcılık sözleşmesi olarak nitelendirilemeyecekse de sözleşmenin kanunda sayılan sözleşme tipleri arasında yer almadığından atipik bir sözleşme niteliği taşımasına, bu haliyle 818 sayılı BK’nın 125. (6098 sayılı TBK’nın 146.) maddesinde öngörülen on yıllık genel zamanaşımı süresine tabi olduğundan mahkemece zamanaşımı süresinin on yıl olarak kabulünde bir isabetsiz bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, 04.07.2003 tarihli taahhütnameye dayalı tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece aldırılan 18.10.2014 tarihli bilirkişi raporunun 18. sayfasındaki cetvelde davalının, dava dışı Kumeks A.Ş.’ye ihraç kaydıyla kesilmiş faturaların toplamı 938.341,35 TL, aynı raporun 19. sayfasında Kumeks A.Ş.’nin SDC ve GİRMİ’ye yaptığı ihracat toplamı TL bazında toplam 814.260,52 TL gösterilmiş, 30.01.2020 tarihli raporda ise davalının Kumeks A.Ş.’ye toplam 1.250.450,68 TL bedelle ihraç kayıtlı fatura keşide ettiği belirtilerek davacının bu tutarın %50’si olan 625.225,34 TL alacak talebinde bulunabileceği yönünde görüş bildirilmiş, bu raporun ekindeki cetvelde taahhütnamede yer alan firmalardan başka İtalya ve Fransa’daki alıcıların ismine yer verilmiştir. Mahkemece 30.01.2020 tarihli rapordaki hesaplama 18.10.2014 tarihli rapora kıyasla gümrük çıkış beyannamelerine dayalı olması sebebiyle dosyaya uyumlu olduğu, davacının en azından 469.170,68 TL talebinde haklı olduğu kabul edilmişse de davalı 04.07.2013 tarihli taahhütnamede söz edilen “SDC Elcotek” ve “GİRMİ” firmalarına yapılan satışlar nedeniyle taahhütname kapsamında davacıya karşı sorumlu olduğundan ancak bu firmalara yapılan satışların değerlendirmeye alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.