Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11381 Esas 2022/11707 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/11381
Karar No: 2022/11707
Karar Tarihi: 15.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11381 Esas 2022/11707 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bakırköy 54. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir karara göre, sanık uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkum edilmiş ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmuştu. Ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması nedeniyle bu karar bozuldu. Kararda, mahkemenin gerekçeli karar vermesi gerektiği belirtildi ve bu eksiklik nedeniyle hükmün bozulduğu ifade edildi. Ayrıca, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için belirlenmesi gereken tam gün sayısının gösterilmediği, bu nedenle hükmün bozulduğu belirtildi. Kararda ayrıca, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bazı düzenlemelerin geriye yürümediği ve CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilerek sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Kanun maddeleri olarak ise Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3., CMK'nın 34. ve 230. maddeleri, TCK'nın 191. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi gösterildi.
10. Ceza Dairesi         2020/11381 E.  ,  2022/11707 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : BAKIRKÖY 54. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A) Sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine verilen mahkûmiyet kararında; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3., CMK'nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması, hükmün gerekçesinde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
    B) Kabule göre de;
    1) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer
    alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    2) Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 2014/14324 DS sayılı dosyasının aslı ya da onaylı örneğinin getirtilerek denetime imkan verecek şekilde bu dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
    3) UYAP'tan yapılan incelemede; tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlanması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan çağrı yazısını alan sanığın Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ettiği, 02/03/2015 tarihli vaka görüşmesine katılmaması nedeniyle 20/03/2015 tarihinde uyarılmasının ardından 13/04/2015 tarihli vaka görüşmesine katıldığı, 21/05/2015 tarihli vaka görüşmesine katılmayan sanığa ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyanın kapatıldığı anlaşılmakla, olayda ısrar şartı gerçekleşmediğinden tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar vermek gerektiği gözetilmeyerek mahkûmiyet kararı verilmesi,
    4) Sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verilirken, adli para cezasının belirlenmesine esas alınan tam gün sayısının gösterilmesi ve daha sonra aynı maddenin 1. fıkrası gereğince bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle adli para cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, hapis cezasının doğrudan paraya çevrilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,  15/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara