Esas No: 2022/3266
Karar No: 2022/4175
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/3266 Esas 2022/4175 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/3266 E. , 2022/4175 K.Özet:
Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir dava, 10.787,37 USD'lik kur farkı alacağından kaynaklanan itirazın iptali istemiyle açılmıştır. Mahkeme davanın reddine karar vermiş ve bu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Ancak istinaf mahkemesi, istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir. Sonrasında davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuş ancak istem reddedilmiştir. Kararın gerekçesi olarak davalı tarafın talep ettiği miktarın temyiz kesinlik sınırları içerisinde olması gösterilmiştir. Karara karşı çıkan karşı oyda ise dövizle talep edilen alacakların kesinlik sınırı hesaplanırken, dövizin dava tarihindeki değeri yerine karar tarihindeki değeri esas alınmasının hukuk ve adalet anlayışı ile bağdaşmadığı belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak dosyanın değeri HMK 362/1-a maddesine, kesinlik sınırı ise HMK 372'ye atıfta bulunulmuştur.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02.03.2020 tarih ve 2018/1471. E- 2020/293 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.03.2022 tarih ve 2020/1085 E.- 2022/458 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine verilen temyiz dilekçesinin reddine dair 11.04.2022 tarihli ek kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dava;kur farkı alacağından kaynaklanan toplam 10.787,37 USD (Dava tarihindeki değeri 59.006,91 TL ) alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verildiği, bu kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine istinaf mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine kesin olarak karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince verilen 11/04/2022 tarihli temyiz başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin ek karar ile verilen kararın kesin olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, ek kararın dayandığı gerektirici sebeplere talep konusu 10.787,37 USD'nin dava tarihindeki TCMB efektif satış kuru karşılığı olan 59.006,91 TL temyiz olunan miktarın 6100 sayılı HMK 362/1 – a maddesinde öngörülen kesinlik sınırları içerisinde bulunmasına göre ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile ek kararın onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin reddi ile HMK 370/1 maddesi gereğince ek kararın ONANMASINA, HMK 372 maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 30/05/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava; kur farkı alacağından kaynaklanan 10.787,37 USD alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi'nce verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11 Hukuk Dairesi'nce verilen 16.03.2022 tarih ve 2020/1085 E.- 2022/458 K. sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine verilen temyiz dilekçesinin reddine dair 11/04/2022 tarihli ek kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, ek kararın miktar itibariyle kesin olduğu, temyiz kabiliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin temyiz dilekçesi daire çoğunluğunca reddine karar verilmiştir.
Hukuk ve adalet anlayışında yaşanan gelişmelere orantılı olarak Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası’nda 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı K. ile yapılan değişiklik ile Anayasa’nın 36.maddesinde “Adil yargılanma hakkı” temel insan hakları arasında sayılmıştır. Adil yargılanma ilkesi kapsamındaki haklardan bir tanesi de, “Mahkemeye Erişim Hakkı” dır. Diğer bir anlatımla, “mahkemeye erişim hakkı” adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından birisidir. Mahkemeye erişim hakkı şüphesiz yüksek mahkemeye ulaşma hakkını da kapsar (AYM 23.10.2019 T. ve 2016/73086 BB no’lu). Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Osman Çelik, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, Anayasa Mahkemesi Yayınları, s.31 vd.).
Mülga 1086 sayılı HUMK’nın 427/2-son maddesinde yer alan “Miktar veya değeri birmilyar lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde, asıl isteminin kabul edilmeyen bölümü birmilyar lirayı geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklindeki düzenlemeye istinaden, yargı organlarınca, davanın açıldığı tarihteki değeri esas alınarak temyizde kesinlik
sınırı belirleniyordu. Aynı husus 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a ve 2.fıkrasında “a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar… Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” şeklinde benzer düzenleme içermektedir. 1086 sayılı HUMK döneminde, kesinlik sınırı hakkında yapılan kanaatimizce hatalı yorumlar, 6100 sayılı HMK döneminde de aynen sürdürülmektedir.
Ancak alacağın döviz olarak talep edildiği durumlarda, ülkemiz gibi yüksek kur artışlarının görüldüğü ülkelerde, davadaki kesinlik sınırının dövizin dava tarihindeki değeri esas alınarak, bu miktarın karar tarihi itibariyle kesinlik sınırını geçip geçmediği değerlendirmesi, “Mahkemeye Erişim Hakkına” diğer bir anlatımla adil yargılanma hakkına aykırılık teşkil edebilir.
Bu bağlamda HMK’nın 362/2.maddesinde temyiz kesinlik sınırı hakkında “Alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur” sözcüğünün, yüksek mahkemeye erişim hakkının zorlaştırılmaması ve “adil yargılanma hakkı” kapsamında yorumlanması gerekir.
Somut olayda, davacı taraf 10.787,37 USD'nin tahsili icra takibi ve takibe itirazın iptali için dava açmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, davanın açıldığı 21/12/2018 tarihi itibariyle bu miktar alacakla ilgili olarak verilen karar yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi olan 16/03/2022 tarihi itibariyle de hüküm olunan (USD'nin efektif satış değeri olan 10.787,37x14.703=158.606 TL) değer üzerinden temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğu anlaşıldığı halde Daire çoğunluğu tarafından temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar verilmesini isabetli bulmuyoruz.