Esas No: 2021/2230
Karar No: 2022/4241
Karar Tarihi: 31.05.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2230 Esas 2022/4241 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2230 E. , 2022/4241 K.Özet:
Davacı banka ile dava dışı borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak davacıya ait olan taşınmaza ipotek verildiği ve dava dışı kişinin borcunu ödememesi nedeniyle takibe başlandığı belirtilmiştir. Davacı banka, davalının takibe itiraz etmesine rağmen itiraz hakkının bulunmadığını ve alacağın ipotekle teminat altında olduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatı talep etmiştir. Mahkeme davacının taleplerini kabul etmiştir. Ancak davalı vekili temyiz etmiştir ve Yargıtay, üst sınırı aşacak şekilde ipotek limiti belirlenmemesi nedeniyle kararı bozmuştur.
Kanun Maddeleri:
- Borçlar Kanunu'nun 189. maddesi: \"İpotek, alacaklı tarafından borçlunun, bir taşınmaz mal üzerinde ve belirli bir miktar, belirlenmiş olmak koşuluyla, alacaklıya ödenecek olan borca ilişkin sorumluluğunu teminat altına almak amacıyla konan bir ayni hakka verilen addır.\"
- İcra ve İflas Kanunu'nun 63. maddesi: \"İpotek hakkı, yetkili icra dairesince, istek üzerine ipotekli maldan bütün borcun tahsili için paraya çevrilir.\"
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10.12.2020 tarih ve 2020/332 E. - 2020/687 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı ... arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak kendisine ait taşınmaz ile...'e ait taşınmazın ipotek verildiğini, dava dışı ...'in ipotekli taşınmazını davalıya sattığının öğrenildiğini, dava dışı borçlu ...'in borçlarını ödememesi nedeniyle hesabın kat edildiğini, ticari kredili mevduat hesabı nedeniyle ve taraflar arasında yapılan protokol nedeniyle borcun bulunduğunu, alacakların tahsili amacıyla dava dışı ...'e karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, davalının takibin 468.696,22 TL'lik kısmına itiraz ettiğini, davalının takipte borçlu sıfatı bulunmadığından itiraz hakkının bulunmadığını, söz konusu alacağın da ipotekle teminat altında olduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 18/04/2013 tarihli protokolün davalının sahip olduğu taşınmaz üzerindeki teminatın kapsamına girmediğini, 2010 yılında gönderilmiş olan ihbarnamenin, protokolden 3 yıl önce gönderilmiş olduğunu ve protokol hükümlerini kapsamadığını, davalının takibe itirazı mümkün değilse bu halde davacının da dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile dava dışı ... arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığı, ayrıca ... ile davacı banka arasında imzalanan 18/04/2013 tarihli protokol ile borçlunun toplam borcun 499.992,00 TL olduğunun kabul edildiği, anılan protokolde borcun 29/04/2013 tarihinde nakten ve defaten ödeneceğinin kararlaştırıldığı, dava dışı Neval Kalendar adına kayıtlıyken 02/06/2010 tarihinde davalıya ipotekli olarak satılan taşınmazın ipotek akit tablosunda yer alan "...Velhasıl sebep ve ciheti ne olursa olsun doğmuş ve doğacak borçlarımızdan" hükmü nedeni ile davacı banka ile dava dışı asıl borçlu ... arasında yapılan protokol nedeni ile işbu ipotekli taşınmazın takibe konu borcu da kapsadığının kabul edildiği, icra takip tarihi itibari ile davacının talep edebileceği alacak miktarı 507.553,32 TL olarak hesaplandığı ancak, dava dilekçesinde harca esas değer 468.696,22 TL olarak belirtildiği ve bu miktar üzerinden harç yatırıldığı, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline takibin 468.696,22 TL asıl alacak (18/04/2013 tarihli protokolden kaynaklanan) üzerinden asıl alacağa yıllık %13,75 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan icra takibinin dayanağı olan ipotek 21/10/2009 tarihli olup 500.000.-TL bedelli üst sınır ipoteğidir. Somut olayda davalı takibin 30.186,20 TL alacak yönünden takibe itiraz etmemiştir. Üst sınır ipoteğinde asıl alacak, faiz ve diğer giderler üst sınırı aşamaz. İpotek sözleşmesinde ipotek limiti 500.000.-TL olarak belirlenmiştir. Üst sınır ipoteğinde belirlenen limit, alacaklının taşınmaz bedelinden alabileceği azami miktarı ifade ettiğine göre, bu miktardan fazlasının alacaklıya verilmesini temin edecek şekilde hüküm kurulması yasaya aykırılık teşkil edecektir. Mahkemece faiz ve diğer giderler toplamı 500.000.-TL'yi geçmemek üzere karar verilmesi gerekirken, ipotek limitini aşacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararının davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 31/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.