Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/245 Esas 2022/4284 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/245
Karar No: 2022/4284
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/245 Esas 2022/4284 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/245 E.  ,  2022/4284 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.02.2017 tarih ve 2014/2014 E- 2017/141 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.10.2020 tarih ve 2017/5781 E- 2020/1703 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile katılma yoluyla temyiz başvurusunda bulunan davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili banka tarafından lehtarı dava dışı Tümtaş Opetaş.... Ltd.Şti, muhatabı davalı olan 320.000.-TL bedelli teminat mektubunun düzenlendiğini, konusunun ise 1 adet otobüsün promosyon ve tanıtım otobüsüne dönüşümü işi olduğunu, davalı şirketin ise bu konunun dışında olarak lehtar ile arasındaki başka bir sözleşmeden kaynaklanan riskinin müvekkili bankadan tazmini yoluna gittiğini, davalının mektup konusu işle ilgili bir riski bulunmadığını ileri sürerek öncelikle mektubun tazmin talebine konu edilmesinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve teminat mektubu nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalı şirketin işveren sıfatıyla iki adet gezici tanıtım otobüsü ve üst yapı düzenlemesi işi için dava dışı yüklenici Tümtaş şirketiyle sözleşme imzaladığını, ancak yüklenici firmanın edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilinin davacı bankaya başvurarak teminatın tazminini talep ettiğini, ancak davacı bankanın dayanaksız ve soyut gerekçelerle ödeme yapmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma,bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı banka tarafından müşterisi dava dışı Tümtaş Şti. ile yaptığı sözleşmeden dolayı muhatabı davalı olan 24/01/2014 tarihli 320.000,00 TL'lik teminat mektubu düzenleyip lehtara verdiği, mektubun muhatabı davalının, riskin gerçekleştiğini belirterek tazmin edilmesi için davacıya ibraz ettiği, dava tarihi itibariyle davalının Tümtaş... Ltd. Şti.'den 200.291,15 TL alacaklı olduğu ve böylece davalının davacı bankadan teminat mektubu tazmininden talep edebileceği alacak tutarının bu miktar olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu Anadolubank'a ait 320.000,00 TL bedelli teminat mektubundan dolayı davacının davalıya 200.291,15 TL borçlu olduğundan bakiye 119.708,85 TL'lik kısmından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının koşulları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi'nce; teminat mektuplarının garanti akdi niteliğinde olması nedeniyle kural olarak tamamının tazmini gerekmekte ise de davalının dava dışı yükleniciden 28/02/2014 ve dava tarihi olan 04/03/2014 itibarı ile kendi defterlerinde 200.291,15 TL alacaklı olduğu, bu durumun ise davalının, dava dışı Türk Ekonomi Bankası A.Ş.'den yaptığı tahsilatı dava dışı yükleniciye alacak kaydetmesinden kaynaklandığı, tacirin ticari defterleri lehine delil özelliği bulunduğu gibi içerdiği hususlar itibariyle de sahibi aleyhine delil özelliği de taşıdığı, dolayısıyla davalının teminat mektubuna konu alt ilişkiden dolayı dava dışı yükleniciden alacaklı olduğu miktarın dava tarihi itibariyle 200.291,15 TL olduğu nedeniyle davalının istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, davalı taraf tazminat talebinde bulunmuş ise de, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı icra takibinin durdurulması şeklinde olmadığından bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile katılma yoluyla temyiz başvurusunda bulunan davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 6.133,13 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 01/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
    T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
    492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
    (1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
    1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
    2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
    Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
    Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
    1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
    Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
    Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
    Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
    Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.


    Hemen Ara