Esas No: 2012/3499
Karar No: 2012/5281
Karar Tarihi: 19.09.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3499 Esas 2012/5281 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nun 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2007 yılı için 11.830,00 TL"dir. Temyize konu kararda davalı aleyhine hükmedilen miktar gözönüne alınarak duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının kooperatif üyesi olmasına rağmen 1999 yılından beri aidat borçlarını ödemediğini, hakkında başlattıkları takibe kooperatife üye olmadığını belirterek itiraz ettiğini, davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğini savunarak, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı, kooperatifin üyesi olmadığını ve borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının mahkemede üye olduğunu ifade ettiği, davalının ..."in kooperatif üyeliğine alınmasını istemesinin tek taraflı bir işlem olup bu konuda kooperatif tarafından verilmiş bir karar bulunmadığını, tapu kaydının devrinin üyeliğin devri anlamına gelmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve asıl alacağı %40"ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava, davacı kooperatife üye olduğu iddia edilen davalının, ödemediği aidat borcunun tahsili için başlatılan icra takibine itirazının iptali istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK’nun 1/1. maddesine göre mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Anılan kanunun 8. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemesi"nde hangi dava ve işlerin görüleceği düzenlenmiş olup, son fıkrada ise bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hakimlerini görevlendirdiği dava ve işlere de Sulh Hukuk Mahkemesi"nce bakılacağı öngörülmüştür. Buna göre, bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesi"nde görülebilmesi için yasada açık bir düzenleme olması gerekmektedir.
Somut olayda ise, davalı salt ödeme ve benzeri nedenlerle borçlu olmadığını değil, davacı kooperatife üye olmadığını ve bu sebeple aidat bedellerinden sorumlu olmayacağını savunduğuna göre, davalının borçlu olup olmadığı ve borcun miktarı ortak olup olmadığının
tespitine bağlıdır. Üye olup olmadığı çekişmeli olan davalının hukuki durumunun belirlenmesine yönelik bu dava, salt malvarlığı hukukuna ilişkin bir dava kapsamında görülemeyeceğinden, görev hususunun parasal değere göre belirlenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Buna göre, kooperatif ortağı olunup olunmadığının belirlenmesine bağlı bir davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine dair bir düzenleme mevcut olmadığından, somut olayda, salt mal varlığı hukukuna dayalı olmayan (davalının üye olup olmadığı hususunda çekişme bulunan) işbu davaya bakmanın asıl görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinin kabulü ile mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No"lu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) No"lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 19.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.