Esas No: 2012/2588
Karar No: 2012/5271
Karar Tarihi: 19.09.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2588 Esas 2012/5271 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 13.05.2009 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre davacıya verilecek 12 nolu dükkanın sözleşmenin eki niteliğindeki plan ve projeye aykırı olarak girintili ve çıkıntılı yapılmış olduğunu, bu haliyle müvekkili adına tescil edilen dükkanın kullanım açısından beklenen faydayı sağlamayacağını, dükkanın kiraya verilmesi durumunda beklenen talebi görmeyeceğini ileri sürerek, öncelikli olarak dava konusu 12 nolu dükkanın tapu kaydının iptali ile bu dükkan yerine davalı şirket adına tescil edilen dükkanlardan birinin müvekkili adına tescilini, bu talepler kabul edilmediği takdirde fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile davacının uğradığı 10.000,00 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin, sözleşme hükümlerine uygun şekilde yaptığı dükkanı davacıya teslim ettiğini, projelerde değişiklik yapılmış olması halinde de bunun sözleşmelere uygun olarak yapıldığını, teslim edilen dükkanın ekonomik değerinin taahhüt edilene nazaran eksiksiz olduğu gibi ayıplı da olmadığını, davacının tapu iptali ve tescil talebinin koşulları oluşmadığını, müvekkiline kalan dükkanların da üçüncü kişilere satılmış olması nedeniyle talebin yerinde olmadığını savunarak,davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ihtilafın, 12 nolu dükkanın sözleşme hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı, yapılmamış ise değerinde düşme olup olmadığı ile dükkanın tapusunun iptalinin mümkün olup olmadığı hususunda olduğu, davalıya kalan dükkanların satılması nedeniyle davacının tapu iptali ve tescil talebinin yerinde olmadığı, davacıya verilen 12 nolu dükkanın davacıya teslim edildiği, ancak davalı şirket tarafından sözleşme gereği 4 dükkan yerine 5 dükkan yapıldığı, 15 nolu dükkanın fazladan yapılması nedeniyle davacının 12 nolu dükkanının ayıplı olduğu, değer kaybı bilirkişi tarafından %15 olarak belirtilse de verilere göre kaybın %20 olacağı gerekçesiyle,davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 8.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir halin varlığı kabul edilerek 1086 sayılı HUMK’nun 275. ve 6100 sayılı HMK’nun 266. maddesine uygun olarak bilirkişi heyetinden rapor alınmış, daha sonra bu rapora itibar edilmeden ve edilmeme gerekçesi karar yerinde yeterince değerlendirilip tartışılmadan sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Oysa, 1086 sayılı HUMK’nun 286. ve 6100 sayılı HMK’nun 282. maddesinde belirtilen bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi bağlamayacağı hükmü, hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği, bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor (HUMK 283. HMK 281. md.) alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakim bir kez bilirkişi incelemesine karar verdikten sonra, bundan dönülerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği yukarıda açıklanan yasa kurallarına uygun düşmemektedir. Kaldı ki, somut uyuşmazlığın çözümünde dava konusu dükkanın farklı inşası nedeniyle değer kaybının belirlenmesi bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılmaktadır.
Mahkemece, somut olayda, bilirkişi incelemesi sonucu verilen rapora itirazlar sonucu ek rapor aldırılmış; bilirkişi, ek raporunda görüş değiştirmemiştir. Bu durumda, uyuşmazlığın, teknik bir konu olduğu, hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenemeyeceği kabul edilerek alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu dükkanın taahhüt edilene aykırı şekilde inşasından ötürü değer kaybının 6.000,00 TL olacağı görüşüne itibar edilerek karar verilmesi gerekirken, nedenleri ve somut delilleri yeterince açıklanıp tartışılmaksızın soyut gerekçelerle, değer kaybının % 15 değil % 20 oranda olacağı gerekçesiyle 8.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.