Esas No: 2021/376
Karar No: 2022/4368
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/376 Esas 2022/4368 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/376 E. , 2022/4368 K.Özet:
Davacı, davalıdan ödünç para aldığını ve bu borcun karşılığında açık senet vermek zorunda kaldığını ancak davalının senedi 75.000 TL olarak doldurarak icra takibi başlattığını ileri sürerek davalının elindeki senedin bedelsiz olduğunu ve kendisine borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Ancak ilk derece mahkemesi davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gerektiğini ve davacının bu konuda ispat yükümlülüğü bulunduğunu belirterek istinaf başvurusunu reddetmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda, temel ilişki olduğu dosya içeriğinden anlaşıldığı ve ispat yükünün davacıda olduğu ancak ödeme ve mal teslimi varsa hesaplanarak sübut olan ödemeler üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuş ve dava dosyası ilk derece mahkemesine gönderilmiştir. Konuyla ilgili kanun maddeleri ise sırasıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 778/2-f, 680, ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 ve 373/1 maddeleridir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18.06.2019 tarih ve 2018/104 E- 2019/468 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.11.2020 tarih ve 2019/2239 E- 2020/1458 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin üretici müstahsil davalının da halde komisyoncu olduğunu, müvekkilinin davalıdan 2008 yılında 50.000,00.-TL, 2012 yılında 69.700,00.-TL ödünç para aldığını, bu ödünç paralar karşılığında açık senet vermek zorunda kaldığını, borcuna karşılık 19.000,00.-TL nakit olarak ödeme yaptığını kalan 50.700,00 TL karşılığında da müstahsil fişler ile mal teslimi yaptığını ve borcunu ödediğini ancak davalının elinde bulunan senedi 75.000,00.-TL olarak doldurarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, senedin bedelsiz olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında 2005/2006 yıllarından bu yana devam etmekte olan ticari ilişki bulunduğunu, davacının müvekkiline sera yapacağı, burada üreteceği ürünleri de müvekkili aracılığıyla satacağını belirttiğini, müvekkilinin de yardımcı olmak amacıyla nakdi ve gayrinakdi sera kurması için 25.000,00.-TL nakit ve sera için gerekli olan bir kısım malzemeler ile gübre ve fide yardımında da bulunduğunu, bu sözlü anlaşma ile davacının sera içerisinde yetiştirdiği ürünlerin %70'lik kısmını müvekkiline getirdiğini, bu şekilde borcunu ödemeye devam ettiğini, ancak müvekkilden de aynı zamanda fide, gübre ve mali destek almaya devam ettiğini, yapılan ticari ilişki sonucu müvekkilin tutmuş olduğu cari hesap ekstresi ile taraflar arasında son cari hesaba göre hesap görüldüğünü, müvekkili lehine nakdi ve gayrinakdi oluşmuş olan borcun kapatılması için ödeme amacı ile senet tanzim edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre davacı bononun teminat amaçlı verildiği, bedelinin yazılı olmadığı, açığa imza atmış olduğunu iddia ettiği, 6102 sayılı T.T.K.' nun 778/2 -f ve 680. maddeleri uyarınca, açığa bono düzenlenmesi mümkün olup, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia eden davacı keşidecinin, bu iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiği, somut olayda davalı davacıya verdiği borç paralara karşılık zaman zaman kendisine yapılan mal teslimleriyle ödeme yapıldığını kabul etmekle birlikte davacının bu süreçte borç para almaya da devam ettiği ve takip konusu bononun da cari hesap sonucu çıkan borca karşılık ödeme amaçlı tanzim edilerek verildiğini beyan ettiği, bono kambiyo senedi olmakla sebepten mücerret olduğundan, hamil olan davalının bu bononun düzenlenmesine neden olan hukuki ilişkiyi ve ne kadar borç para verdiğini ispat etme zorunluluğu bulunmadığı, eldeki davada açığa imza attığını iddia eden davacının bu konuda tanık deliline dayansa da karşı tarafın rızasının bulunmaması ve senede karşı yazılı delille ispat kuralı gereğince tanık deliline başvurulmadığı, olayla ilgili açılan soruşturma dosyasında da takipsizlik kararı verildiğinin anlaşıldığı,davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince senetle ispat kuralı gereği kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gerektiği, davacı taraf kambiyo senedinin boş olarak verildiğini, davalı tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulup icraya konulduğu senetle ispat kuralı gereği kesin delille ispat etmek zorunda olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava takibe dayanak bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Taraflar arasında temel ilişki olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.İspat yükü davacıda olmakla beraber davalı defterleri üzerinde de inceleme yapılmak suretiyle senet keşide tarihinden sonra davacı tarafından gerek mal teslimi gerekse nakit ödeme varsa tüm bunların hesaplanarak sübut olan ödemeler üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın tamamen reddi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.