Esas No: 2019/4149
Karar No: 2020/3070
Karar Tarihi: 02.07.2020
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/4149 Esas 2020/3070 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A) Davacı İstemi:
Davacı; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeniyle Kurum tarafından kesilen yetim aylığının son başvuru tarihi itibariyle (24/02/2017) tekrar bağlanarak ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir
.B) Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili özetle; Kurum tarafından yapılan denetleme sonucunda davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi üzerine bağlanan gelir ve aylıklarının kesilerek davacıya 17.10.2008 - 16.04.2011 tarihleri arasında yersiz ödenen aylık ve sağlık giderleri için borç bildirimi gönderildiğini, yersiz ödenen aylıkların geri ödenmemesi üzerine ... 22. İcra Müdürlüğünün 2012/9263 sayılı dosyasına başlatılan takibe itiraz üzerine ... 12. İş Mahkemesinin 2012/601 esasında itirazın iptali davası açıldığını, davanın kısmen kabul ile sonuçlanıp kesinleştiğini, kurum işleminin iptali ve yetim aylığının tahsili için ... 1. İş Mahkemesinin 2011/93 esasında davacı tarafından açılan davanın reddedildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince; “Davacının mahkememize açtığı davada talebi ... 1. İş Mahkemesinde ve ... 12. İş Mahkemesinde görülen davaların dayanağı olan 27/12/2010 tarih, RT-318 sayılı rapordan ve ilgili mahkeme kararlarının kesinleşmesinden sonra davacı tarafça kesilen yetim aylığının yeniden bağlanması için kuruma yapılan başvurunun reddinin doğru olmadığı yönündedir. Davalı kurum davacının başvurusunu söz konusu denetmen raporuna dayalı olarak reddetmektedir, oysa davacının başvuru tarihi itibariyle boşandığı eşi ile birlikte yaşayıp yaşamadığı konusunda yeniden araştırma yapılması gerekmektedir. Mahkememizce dinlenen tanıklar da tarafların birlikte yaşamadıkları yönünde samimi beyanda bulunmuşlardır. Davalı kurum da tarafların davacı tarafın başvuru tarihi itibariyle ve sonrasında birlikte yaşadığını ispatlayamamıştır. Başvuru tarihi itibariyle yapılmış ve tarafların birlikte yaşadıklarını ispatlar nitelikte herhangi bir denetmen raporu da mevcut değildir. ” gerekçesiyle
“ Davanın KABULÜNE,
Sgk tarafından davacının maaşının kesilmesi işleminin iptali ile davacının kuruma borçlu olmadığının ve kesilen yetim aylığının 24/02/2017 tarihini takip eden aybaşı olan 01/03/2017 tarihi itibari ile yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Kurum vekili, davacının Kurum işleminin iptali ve yetim aylığının bağlanması talebi ile ... 1. İş Mahkemesi"nin 2011/593 Esasına kayden açtıkları davanın reddedildiğini ve Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiğini, bu konuda kesin hüküm bulunduğunu, Yargıtay"ın kararlılık kazanan son uygulamaları ışığında gerekli kanıtlar toplanmadan eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, Kurum işleminde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :Bölge Adliye Mahkemesince “ ... davacının 24.02.2017 tarih 2133380 sayılı dilekçesi ile yeniden tahsis talebinde bulunduğu fakat bu müracaatının kurum tarafından reddedilmesi nedeniyle red işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması talebiyle açtığı eldeki davada, mahkemece aylık kesme işleminin iptaline karar verildiği; kamu düzenine yönelik aykırılık kapsamında yapılan incelemede, dava dilekçesindeki talepten fazlaya hükmedilmesi ve hükmün infazında tereddüte yol açılması nedeniyle, davalı SGK Başkanılığı"nın istinaf başvurusunun kabulü ile yargılamada yapılan bu hatanın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasının gerektirmediği dikkate alınarak.... ” gerekçesiyle
“ 1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, ... 14. İş Mahkemesi"nin, 05.04.2018 tarihli, 2017/211 E, 2018/63 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına;
2- Davanın KABULÜNE, davalı Kurum Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığı"nın 16.03.2017 tarihli yazısı ile yeniden tahsis talebinin reddine yönelik kurum işleminin iptaline, davacıya 24.02.2017 tarihini takip eden aybaşı olan 01.03.2017 tarihi itibariyle aylık bağlanması gerektiğinin tespitine, ” karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Davalı SGK vekili; “ Davacının eşiyle birlikte yaşadığına dair denetmen raporu mevcuttur. Birlikte yaşadığı yargı kararıyla tespit edilmiş ve kesinleşmiştir. Eksik incelemeyle karar verilmiştir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeniyle kesilen ölüm aylığının 24/02/2017 tarihi itibariyle yeniden bağlanması istemine ilişkindir. Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir. Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 05/04/2007 tarihinde eşinden boşandığı, 1996 yılında vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, annesinin 15/01/2007 tarihinde vefat ettiği, davacıya 17.10.2008 - 16.04.2011 tarihleri arasında yersiz ödenen aylık ve sağlık giderleri için borç çıkarıldığı, bu işlemin iptali için açılan davanın reddedildiği ve kararın Dairemizce onandığı, aynı konuya ilişkin itirazın iptali davasının da davacı aleyhine sonuçlanıp kesinleştiği, kurum işleminin iptaline yönelik kararın kesinleşmesinden sonra, davacının 24.02.2017 tarihli dilekçesi ile davalı Kurumdan babasından dolayı yeniden ölüm aylığı bağlanması talebinde bulunduğu, Kurumun önceki denetmen raporuna göre talebi reddettiği, yeni bir araştırma yapmadığı, yeni talebine ilişkin davayı ispat külfetinin davacıya ait olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda ; Mahkemece, bazı araştırmaların yapıldığı ancak toplanan delillerin kabule yeterli olmadığı görülmüştür. Mahkemece yapılacak iş; yukarıda izah edilen açıklamalar doğrultusunda; davacı ve eşinin kayıtlı olduğu adreslerde, kolluk kuvvetleri aracılığıyla araştırma yaptırtarak adres beyanlarının doğruluğunu sorgulamak, komşu ve muhtarların tanık olarak beyanına başvurmak, Kurumdan davacı ve eşinin Medula sistemindeki hastane ve eczane kayıtlarını, getirtmek, boşanma tarihinden itibaren nerelerde ve hangi adrese kayıtlı olarak tedavi olduklarını sorgulamak, davacının ve eşinin seçmen geri izleme raporlarını getirterek, adres beyanlarını sorgulamak, kayıtlı oldukları adreslerdeki abonelikler, kira kontratları ve abonelik faturalarını sorgulamak tüm delilleri topladıktan sonra sonuca göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge adliye Mahkemesince yeniden verilen “Davanın Kabulü” kararı bozulmalıdır.
G)SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/07/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.