Esas No: 2012/3911
Karar No: 2012/5231
Karar Tarihi: 19.09.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3911 Esas 2012/5231 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin eski yöneticisi olduğu davalı kooperatif için iş yapmış dava dışı üçüncü kişiye şahsi senetler verdiğini, bu senetlerin tahsili için müvekkili aleyhine icra takibine girişildiğini, bu kapsamda müvekkilinin 1.000,00 TL’si vekalet ücreti olmak üzere üçüncü kişiye toplam 13.000,00 TL ödeme yaptığını, bu alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının yönetimden ayrıldıktan sonra yeni yönetime devrettiği borç tutanağında söz konusu borcun yer almadığını, iş karşılığında o tutanakta yer alan ve sonradan oluşan yeni borcun dava dışı üçüncü kişiye daire vermek suretiyle ödendiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava dışı üçüncü kişiye davalı için yaptığı iş karşılığında verdiği senetler için toplam 12.000,00 TL ödediğinin tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile tespit edilen miktar açısından itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava, davacının davalı kooperatif için keşide ettiği şahsi senetleri ödeme iddiasına dayalı alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, davalı ... kooperatifinin tip anasözleşmesinin “ Amaç ve faaliyetler ” kenar başlıklı 6/5 maddesinde kooperatifin ancak finans kuruluşlarından kredi alabileceği öngörülmüştür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 09.12.1998 tarih, 1998/11-863 Esas, 1998/895 Karar sayılı kararında, kooperatifin böyle bir işlemle bağlı sayılabilmesinin bu işleme açıkça icazet vermesiyle mümkün olacağı belirtilmiştir.
1163 sayılı Kanunu"nun 59/1. maddesi hükmü karşısında da temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır.
1163 sayılı Kanunu"nun 59/1. maddesi hükmü karşısında temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabileceklerinden kooperatifçe açıkça icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunmadığı durumda, kooperatif yöneticilerinin yetkisiz olarak yaptıkları işlemler kooperatif yönünden bağlayıcı olmayacaktır. Bu durumda, öncelikle, özel kişilerden senet karşılığında hizmet alınmasına icazet verildiği anlamına gelecek bir işlem bulunup bulunmadığı belirlenmeli, kooperatif yöneticilerine özel kişilere borçlanma konusunda yetki verilmemiş ancak buna rağmen borçlanılmış ise uyuşmazlık ilke olarak sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir.
Bu durum karşısında; davacının davaya konu borcun kaynağını teşkil eden kooperatif için imzalayıp verdiğini iddia ettiği senetler karşılığında alındığı belirtilen hizmetten kooperatifin yararlanıp yararlanmadığı, hizmetin konusu, hizmet bedelinin kooperatif tarafından nakit olarak veya başka bir şekilde ödenmiş olup olmadığı kayıtlar üzerinde ve dava dışı üçüncü kişinin davacı aleyhine davaya konu senetler için giriştiği ... 4. İcra Müdürlüğü’nün 2008/10816 esas sayılı takip dosyası da celp edilerek, denetime elverişli bir şekilde kooperatif uygulamaları ile mali konularda uzman bilirkişi ve alacağın konusu dikkate alındığında inşaat mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyeti aracılığı ile tespit edilmeli, hizmetin alındığı ve senetlerin verildiği iddia edilen tarih ve öncesindeki kooperatifin mali yapısı, aidat ve diğer kaynaklardan gelen ödeme gücü, senetler karşılığında iddiaya konu hizmetin alınmasını gerektirir bir gereksinimin bulunup bulunmadığı, bu harcamanın ne şekilde muhasebeleştirildiği, gelirler ile giderler arasında fark bulunup bulunmadığı, dava konusu paranın gelir gider farkı ile uyum gösterip göstermediği, bu durumun genel kurulda görüşülüp görüşülmediği belirlenmelidir. Davacının kooperatif yönetim kurulunda görevli olduğu dönemler itibariyle defter ve belgelerin kendi gözetim ve denetiminde tutulması gerektiği olgusu nazara alındığında, görevde olduğu dönemler itibariyle kooperatif kayıtlarındaki düzensizlik ve karışıklığın, borç verdiğini iddia eden yönetici lehine sonuç doğurmayacağının ilke olarak kabul edilmesi gerekir. Ayrıca kooperatif anasözleşmesi getirtilmek suretiyle, amaç ve faaliyet konusuna ilişkin hükmü incelenerek kooperatif ihtiyacının karşılanması için ne şekilde finansman sağlandığı üzerinde durulmalıdır. Mahkemece açıklanan bu ilkeler doğrultusunda araştırma yapılıp uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, bu hususlara ilişkin tespit ve görüş içermeyen ve denetime elverişli bulunmayan yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek, eksik incelemeye dayalı yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.