Esas No: 2020/11238
Karar No: 2022/12084
Karar Tarihi: 22.11.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11238 Esas 2022/12084 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/11238 E. , 2022/12084 K."İçtihat Metni"
Mahkeme : ISPARTA 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Aralarındaki bağlantı nedeniyle Dairemizin 2021/4708 esasında kayıtlı Isparta 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/11/2015 gün, 2015/345 esas ve 2015/798 karar sayılı dosyası ile birlikte incelenmiştir.
A) Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Üzerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, olayı müteakip uyuşturucu madde kullandığı teknik yöntemlerle saptanmayan sanığın, daha önce ve olay günü kullandığını söylediği uyuşturucu maddelerin ele geçmemesi nedeniyle niteliklerinin belirlenmesi mümkün olmadığından, soyut beyan dışında atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
B) Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Suç tarihi sanıktan idrar numunesi alınan 11/03/2014 tarihi olmasına karşın gerekçeli karar başlığında 10/03/2014 olarak yazılması,
2) Sanığın 11/03/2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle 18/03/2015 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, sanığın yükümlülüklerine uymadığından bahisle 23/06/2015 tarihli iddianame ile hakkında kamu davası açıldığı, aralarındaki bağlantı nedeniyle birlikte incelenen Isparta 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/11/2015 gün, 2015/345 esas ve 2015/798 karar sayılı dosyasında sanığın 03/12/2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle ise 03/03/2015 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, sanığın yükümlülüklerine uymadığından bahisle 07/05/2015 tarihli iddianame ile hakkında kamu davası açıldığı;
a) Her iki dosyada da kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararlarının sanığa usulüne uygun tebliğ edildiğine dair belgelerin dosya içerisinde ve UYAP‘ta bulunmaması nedeniyle kararların kesinleşmediğinin kabulü ile;
Sanığın adli sicil ve arşiv kaydı ile UYAP’tan yapılan incelemede; sanığın 03/07/2014 tarihli eylemi nedeniyle, Dairemizin 06/07/2020 gün, 2019/6100 esas ve 2020/2879 karar sayılı bozma ilamı doğrultusunda Isparta 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/09/2020 gün, 2020/526 esas ve 2020/587 karar sayılı kamu davasının durması kararı sonrasında, 02/11/2020 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği ve soruşturma dosyasının 2020/13266 dosya numarası ile Isparta Cumhuriyet Başsavcılığında açık olduğu, sanığın yargılama konusu 11/03/2014 ve 03/12/2014 tarihli eylemleri nedeniyle verilen 18/03/2015 ve 03/03/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararlarının ilk paragrafta açıklandığı üzere kesinleşmediği, 03/07/2014 tarihli eylem nedeniyle 02/11/2020 tarihinde verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmiş olması halinde sanık hakkında tekrar kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyeceğinden;
aa) Isparta Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/13266 soruşturma numaralı dosyası incelenerek, 03/07/2014 tarihli eylem nedeniyle verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmiş olması halinde, bu eylem nedeniyle açılacak dava beklenerek, bu kapsamda eylemlerin, tek suç kabul edilerek ancak TCK’nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesi gereği teşdiden hüküm kurulabileceği de dikkate alınarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunduğundan, her üç suça ilişkin davaların birleştirilmesi ve delillerin tartışılması, kamu davası açılmaz ise dosyasının getirtilerek bu dosya içine konulması,
bb) 03/07/2014 tarihli eylem nedeniyle verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının da usulüne uygun şekilde kesinleşmemiş olması halinde, 11/03/2014 ve 03/12/2014 tarihli eylemler yönünden kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, erteleme kararı verilmesinden önceki tüm eylemlerin tek bir suç olarak kabulü gerektiğinden her iki suça ilişkin davalar birleştirilerek, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiğinden, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ve Isparta Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/13266 numaralı dosyasına bildirimde bulunulmasına karar verilmesi gerektiği,
b) Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararlarının sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek kararların kesinleşmesi halinde;
11/03/2014, 03/07/2014 ve 03/12/2014 tarihli eylemler nedeniyle üç ayrı kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği birlikte değerlendirildiğinde, erteleme kararı verilmesinden önceki tüm eylemlerin tek bir suç olarak kabulü gerektiğinden, ilk kesinleşen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı dışındaki kararların hukuki değerden yoksun olduğu, sanık hakkında tek suç nedeniyle mahkûmiyet kararı verilebileceği, temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılmasının mahkemenin takdirinde olduğu anlaşıldığından, her iki suça ilişkin davaların birleştirilmesi ve delillerin tartışılması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3) Kabule göre de;
a) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit
Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b) Suç tarihi olan 10/03/2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanması suretiyle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibariyle sanık aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
c) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
22/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.