Esas No: 2021/2306
Karar No: 2022/4498
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2306 Esas 2022/4498 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2306 E. , 2022/4498 K.Özet:
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen bir kararın Yargıtayca incelenmesi sonucunda, davacının taraf sıfatı kalmadığı gerekçesiyle davaların usulden reddine karar verilmiştir. Davacı bankanın yöneticileri, kredi alma şartlarını taşımayan firmalara kredi tesis edip bankanın öz kaynaklarını riske atmak suretiyle müvekkilinin zararına yol açtıkları gerekçesiyle davalı konumunda olmuşlardır. Ancak sonrasında davacı banka, alacaklarını temlik etmiştir ve davacının bu aşamada davalılardan bir alacak talep edemeyeceği kararı verilmiştir. TBK'nın 131. maddesi gereği asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. Ayrıca TBK'nın 183. maddesi, alacaklının borçluların rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebileceğini belirtirken, 189. maddesi, alacağın devriyle birlikte öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçeceğini söylemektedir. Davacının talep ettiği alacakların tamamının devrin kapsamında olduğu belirtilerek, asıl alacağın devrinin bu hakka dayalı faiz, feri, bağlı haklar ve diğer hususları da kapsadığı anlaşılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09.12.2020 tarih ve 2017/56 E. - 2020/771 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkili bankanın genel müdür, yönetim kurulu üyesi, krediler daire başkanı ve şube müdürü görevlerinde bulunan davalıların, bankacılık teamüllerine aykırı olarak, kredi alma şartlarını taşımayan firmalara kredi tesis edip kullandırılmasını sağlamak ve banka öz kaynaklarını riske atmak suretiyle müvekkilinin zararına yol açtıklarını ileri sürerek, 02.10.2002 tarihi itibariyle 19.942.245.319.490 TL ve 25.698.133 USD tutarındaki zararın temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar ..., ..., ..., ... ve ... dışındaki diğer davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, yargılama aşamasında Türkiye Emlak Katılım Bankası AŞ'nin Beyoğlu 48.Noterliğinin 08/01/2019 tarihli ve 03213 yevmiye sayılı Alacak Temlik Beyanı ile 24/12/2018 hesap kesim tarihi itibariyle alacaklarını tüm mahrum kalınan kar payı/faiz ve sair ferileriyle teminatları ile birlikte Birleşim Varlık Yönetim AŞ'ye devrettiği, TBK'nın 183. maddesinde "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçluların rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir" denildiği, yine TBK.'nın 189. maddesinde "Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır" ve TBK.'nın 131. maddesinde " Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur" hükmü bulunduğu, işbu davaya konu alacakların tamamının devrin kapsamında olduğu, TBK'nın 131, 183 ve 189.maddesinde belirtilen hükümler doğrultusunda davacının bu aşamada davalılardan bir alacak talep edemeyeceği, alacaklının zarara uğradığını iddia ettiği alacağını devrettiği yine temlik sözleşmesinde davacının yöneticilerine yönelik sorumluluk davasına temlik kapsamı dışında bırakmadığı bu nedenle asıl alacağın devrinin bu hakka dayalı faiz, feri, bağlı haklar ve diğer hususları da kapsadığı anlaşılmakla, davacının taraf sıfatı kalmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada temlik eden davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada temlik eden davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada temlik eden davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, asıl ve birleşen davada davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 06/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.