Esas No: 2021/409
Karar No: 2022/4536
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/409 Esas 2022/4536 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/409 E. , 2022/4536 K.Özet:
Elazığ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacı iki adet bonoya dayanarak davalı aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattı. Takip bonoların kambiyo vasfında olmadığı gerekçesiyle iptal edildi. Bunun üzerine ilamsız icra takibi başlatıldı fakat davalı itiraz etti. Davacı, bonoların kendisine ciro yoluyla geçtiğini ve borç ikrarı içerdiğini belirterek itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etti. İlk derece mahkemesi, dava konusu senetlerin çift vade içermesi nedeniyle kambiyo vasfını yitirdiği ve adi senete dönüştüğü, adi senette ispat yükünün davalıda olduğu gerekçesiyle davayı kabul etti. Karara davalı vekili itiraz etti ve Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, davada aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararını kaldırdı ve davayı reddetti. Davacı vekili temyiz etti ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verildi. Kanun maddeleri olarak, TBK'nın 183. maddesi, HMK'nın 353/1-b-2., 369/1. ve 371. maddeleri, ve HMK'nın 370/1. ve 372. maddeleri geçmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Elazığ 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09.10.2018 tarih ve 2018/143 E. - 2018/413 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 15.10.2020 tarih ve 2020/107 E. - 2020/895 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının iki adet bonoya dayanarak davalı aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını, takibin bonoların kambiyo vasfında olmadığı gerekçesiyle icra mahkemesince iptal edilmesi üzerine bu defa ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, bonoların dava dışı ...’a verildiğini, ciro yoluyla davacıya geçtiğini, söz konusu bonoların borç ikrarı içerdiğini, aksinin davalı tarafından ispatlanması gerektiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında iş ortaklığı ilişkisi bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı olarak söz konusu bonoların dava dışı ...’a verildiğini, teminat senedi olmasına rağmen ciro edilerek icra takibine konu edildiğini, senetlerde tanzim tarihi olmaması nedeniyle takibin icra mahkemesince iptal edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu senetlerin çift vade içermesi nedeniyle kambiyo vasfını yitirdiği ve adi senete dönüştükleri, adi senette ispat yükünün davalı borçluda olduğu, senetlerin üzerinde teminat için verildiğine dair bir ibarenin de olmadığı, davalının senetlerin teminat için verildiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; takibe dayanak bonoların çift vade tarihi içerdiği, düzenleme tarihi içermediği, bu nedenlerle kambiyo senedi niteliği bulunmadığı, senette mündemiç hakkın, ciro yolu ile devri mümkün olmadığı, adi belge niteliğindeki senetlerde yer alan hakkın 6098 sayılı TBK’nın 183. maddesi gereğince alacağın temliki yolu ile devredilebileceği, davacıya usulüne uygun şekilde yapılmış bir alacağın temlikinin de söz konusu olmadığı, senetlerdeki cironun alacağın temliki hükümlerini doğurmayacağı, davacının alacak hakkı bulunmadığı dolayısıyla davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kararın kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceğine göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07.06.2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.