Esas No: 2021/391
Karar No: 2022/4608
Karar Tarihi: 08.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/391 Esas 2022/4608 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/391 E. , 2022/4608 K.Özet:
Davacı, davalı şirket ile yaptığı anlaşma sonrasında ödeme alamadığını iddia ederek icra takibi başlattı. Ancak mahkeme, söz konusu anlaşmanın geçersiz olduğunu ve davacının talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verdi. Davacının yaptığı istinaf başvurusu da reddedildi. Temyiz edilen karar ise usul ve yasaya uygun bulunarak onandı. HMK'nın 353/b-1 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi'nin esastan reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtildi. HMK'nın 370/1 ve 372. maddeleri ise kararın onanması ve işlem yapılması ile ilgili detayları belirtmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.03.2019 tarih ve 2017/310 E- 2019/220 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.11.2020 tarih ve 2019/814 E- 2020/1174 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin ortağı ve şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi iken davalı şirket ile yapılan 04/10/2012 günlü taahhütname- mutabakatname sonrasında şirket hisselerini devrettiğini ve kesintisiz olarak davalı şirkette idari ve mali işler koordinatörü olarak Ocak 2015'e kadar çalışmaya devam ettiğini, ancak müvekkiline davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı şirkete taahhütname yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, 04/10/2012 tarihli taahhütname- mutabakatname düzenleyen ve şirket adına müşterek imzaları bulunan şirket yetkilileri ... ve ...'un belgenin düzenlendiği tarih itibariyle şirketi borçlandırıcı işler dahil olmak üzere belgedeki tüm hususlarda tam yetkili olduklarını adı geçenlerin belgenin imzalandığı dönemde hem yönetim kurulu üyesi hemde şirket ortağı olduklarını ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; 04/10/2012 tarihli taahhütnamenin gerçek bir belge olmadığını, söz konusu belgenin davalı şirket yetkilileri tarafından düzenlenmediği ve imzalanmadığını, belgenin gerçek olduğu düşünülse de belgeyi imzaladıkları iddia olunan ... ve ...'ın davalı şirketi borç ve taahhüt altına sokma yetkisi bulunmadığını, davacının yetkisiz diğer 2 kişi ile birlikte taahhütname imzalayarak davalı şirket nezdinde kendisini alacaklı hale getirmesinin mümkün olmadığını, davacının hangi şirket yetkililerinin hangi işlemleri yapmaya yetkili/yetkisiz olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; taahhütname - mutabakatnamenin düzenlendiği 04/10/2012 tarihi itibariyle davalı şirketin borç ve taahhüt altına sokulması yetkisinin beş kişilik yönetim kurulundan yönetim kurulu başkanı ...ve başkan vekili ...z'ün müştereken atacakları imza ile adı geçenlere ait olduğu, davaya esas olan taahhütname - mutabakatname altında şirket kaşesi üzerine atılı imzaların aynı dönem davacı ile birlikte yönetim kurulu üyesi olan ancak şirketi borç ve taahhüt altına sokma yetkisi bulunmayan ... ve ...'a ait olduğu, bu iki yönetim kurulu üyesinin şirket adına 2.500.000,00 TL tutarında ödeme yapmayı kabul ve taahhüt yetkisinin bulunmadığı hususunun iyi niyetli üçüncü bir kişi ile yapılacak işlemde ileri sürülmesi mümkün ise de yönetim kurulu üyeliği ve sonrasında aynı şirkette idari ve mali işler koordinatörlüğü görevini yürüten davacının bilmemesi mümkün olmadığından söz konusu belgenin şirketi bağlamayacağı ve temsil yetkisi aşılarak düzenlendiği anlaşılan 04/10/2012 tarihli taahhütnameye istinaden davacının davalı şirketten takibe konu alacak talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.