23. Hukuk Dairesi 2012/2214 E. , 2012/4896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı arsa sahipleri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, gerçek kişi davalıların sahip oldukları arsa için diğer davalı kooperatif ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketin sorumlu müdürünün bu sözleşmeye yüklenici kooperatifin edimini taahhüt eden garantör sıfatıyla katıldığını, bunun sonrasında aynı sözleşmeye konu inşaatların yapımı için müvekkili ile davalı kooperatif arasında inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiğini, arsa sahibi davalıların edimlerini yerine getirmemeleri nedeniyle inşaatların tamamlanamadığını, 2007 yılında kooperatif ile arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin feshedilerek tarafların ibralaştığını, aynı gün müvekkili şirketin müdürünün arsa sahiplerine, arsa sahiplerinin isteği üzerine ibraname düzenlendiğini, yine aynı gün arsa sahipleri ile dava dışı üçüncü kişi arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, arsa sahiplerinin isteği üzerine müvekkili şirketin bu sözleşmede yer almadığını ancak ikinci yüklenici ile aralarında ortaklık sözleşmesi düzenlendiğini, bu kişinin arsa sahiplerinin verdiği vekaletnamedeki tevkil yetkisine dayanarak müvekkili şirketin müdürüne inşaatlarla ilgili vekaletname verildiğini, sonrasında arsa sahiplerinin ikinci sözleşmeyi feshettiklerinden bahisle fer’i müdahil şirketle 2010 yılında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, o tarihte müvekkili şirket müdüründen 2007 yılında hile ile ibranamenin alındığının anlaşıldığını ileri sürerek, söz konusu ibranamenin iptali ile, yapılan iş bedeli olan 1.186.936,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı arsa sahipleri vekili, müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın bir yıllık sürede açılmadığını ve iddiaların doğru olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı kooperatif temsilcileri, davacının beyanlarında haklı olduklarını belirtmişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacının hileye maruz kaldığını 2007 yılında ikinci arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği esnada öğrenmiş olmasına rağmen davayı bir yıllık hak düşürücü sürede açmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı arsa sahipleri vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Davalı arsa sahipleri vekili Av. ...’nın temyiz istemine gelince; dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden düzenlenen ibranamenin hile hukuksal nedenine dayalı iptali ve 1.186.936,00 TL imalat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, BK’nun 31. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olan davanın reddine karar verilmiş, 1.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davada kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı arsa sahiplerine verilmesine hükmedilmiştir.Davalı arsa sahipleri vekili Av. ... vekalet ücretinin maktu olarak değil nispi olarak toplam 52.328,00 TL takdir edilmesi gerektiğini belirterek hükmün bu kısmını temyiz etmiştir.
Mahkemece, davalı lehine takdir edilmiş vekalet ücretinin karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin “ Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret ” başlıklı 12. maddesinde hukuki yardımların konusunun para veya para ile değerlendirilebilir olması halinde ve özellikle hak düşürücü süre hususunun davanın esasına ilişkin olmasına göre avukatlık ücretinin, tarifenin üçüncü kısmına göre ( nispi ) belirleneceği öngörüldüğünden, reddolunan kısım üzerinden anılan davalılar lehine vekalet ücretinin nispi olarak hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiş ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte belirtilen nedenler ile davalı arsa sahipleri vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hükmün 3. bendinde yer alan " 1.100,00 TL ” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “ 52.380,00 TL nispi ” ibaresinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davacıdan alınması gereken harç peşin yatırıldığından harç alınmasına yer olmadığına, davalılardan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.