Esas No: 2021/16
Karar No: 2022/4716
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/16 Esas 2022/4716 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/16 E. , 2022/4716 K.Özet:
Davadaki konu bir icra takibinin dayanağı olan belgenin hükümsüzlüğünün tespiti ve takibin iptali istemidir. Davalı, şirket müdürüdür ve başlatmış olduğu icra takibi sonucunda şirketten tahsilat yapmıştır. Davacı, şirket ortağıdır ve davanın ilk açılış şeklinde istemini şirket adına yapmıştır. Ancak davacının muvazaaya dayandığı ve istemini şirket adına yaptığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Karar, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi şeklinde verilmiş olmasına rağmen, bu kararın yanıltıcı gerekçeler içerdiği belirtilmiştir. Sonuç olarak, Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuş ve dava dosyası yeniden değerlendirilmek üzere gönderilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun dava şartlarına ilişkin 114/1-h bendi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.04.2018 tarih ve 2016/546 E. - 2018/232 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 01.10.2020 tarih ve 2020/9 E. - 2020/80 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davadışı ...'in Temel İnş ve Tic Ltd Şti nin ortakları olduğunu, davalının ise ...'nin eşi ve şirket müdürü olduğunu, şirketteki güven ortamının bozulması nedeniyle şirketin tasfiyesi davasının açıldığını, ancak bu süreç içerisinde yetkileri elinden alınamayan şirket müdürü davalının usulsüz işlemler yaptığını, davalının şirketten şahsi alacağının olduğuna dayanarak Kocaeli 5 İcra Müdürlüğü'nün 2011/5419 esas sayılı dosyasıyla takip başlattığını, ancak bu takibin usulsüz olduğunu, şirket müdürünün şirkete karşı başlattığı takibe ilişkin hiçbir yasal yollarının olmadığını, ancak bu takipten dolayı şirketin ortağı olması sebebiyle davacının doğrudan etkilendiğini, bu nedenle takibin iptalinin gerektiğini belirterek Kocaeli 5 İcra Müdürlüğü'nün 2011/5419 esas sayılı takip dosyasının ve dayanak işleminin kesin hükümsüzlüğünün tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talip ve dava etmiştir.
Davalı, takibin kendi parasından şirkete yaptığı harcamalara ve ödemelere ilişkin olduğunu, şirketin malvarlığına tedbir konulması nedeniyle şahsı tarafından ödemelerin yapıldığını, şirket kayıtlarında bu durumun mevcut olduğunu, bu paranın yalnızca tutanakla değil şirket kayıtlarıyla da ispatlanabileceğini, gerçek bir alacağın takibinin yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, dava konusu takibin muhatabı ve borçlusunun şirket olduğu, davacının talebinin ise takibin, kendi ortaklık hissesi yönünden iptaline ilişkin olduğu, zararın dolaylı zarar olması halinde de şirket ortağı tarafından açılan davada talebin şirket adına olmasının gerektiği, ancak şirket ortağı davacının açtığı bu davada kendi hissesi yönünden hükümsüzlük ile iptal talep ettiği, bu nedenle 6100 sayılı HMK'nın dava şartlarına ilişkin 114/1-h bendinde ifade edilen "Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması" kuralına aykırı surette açıldığı, davanın şirket adına ve onun yararına açılması gerekmesine rağmen davacının kendi adına olarak dava açmasında her hangi bir hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, ancak aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, icra takibinin dayanağı belgenin hükümsüzlüğünün tespiti ve takibin iptali istemine ilişkindir. Davacı şirket ortağı davalı ise şirketin müdürüdür. Davalı şirket müdürünün, şirket aleyhine düzenlenmiş belgeye dayalı olarak başlatmış olduğu icra takibi sonucunda şirketten tahsilat yaptığı anlaşılmaktadır. Böylece tahsilat nedeniyle dava istirdat davasına dönüşmüş ise de, davanın ilk açılış şekli göz önüne alındığında, davacının muvazaaya dayandığı ve dava dilekçesinin içeriği itibariyle de istemini şirket adına yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında dava istirdat davasına dönüşmekle tahsil edilecek meblağın şirket adına istendiğinin kabulü gerekir. Tüm bu nedenlerle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.