Esas No: 2020/11442
Karar No: 2022/12989
Karar Tarihi: 08.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11442 Esas 2022/12989 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/11442 E. , 2022/12989 K.Özet:
İzmir 36. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararda, sanık hakkında uyuşturucu madde bulundurma suçundan hüküm verildiği ancak mahkeme gerekçesinde yetersizlik olduğu belirtildi. Ayrıca, sanık hakkında verilen bir önceki denetimli serbestlik kararının dosya arasına getirilmesi ve sanığın hukuki durumunun \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Son olarak, TCK'nın 191. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilerek, tekerrür durumunun yasal değişiklikler sonrası yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Kanun maddelerinin açıklamaları:
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3, CMK'nın 34. ve 230. maddeleri hükümleri: Hükmün gerekçesinde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması gerektiğini belirtir.
- TCK'nın 191. maddesi: Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu tanımlar ve ceza miktarını belirler.
- CMK'nın 251. maddesi: Basit yargılama usulünü düzenler ve bu usulün uygulandığı durumlarda mahkûmiyet kararının sonuç cezasının dörtte bir oranında indirilmesini öngörür.
- TCK'nın 7. maddesi: Yasal değişikliklerin geriye yürümediğini ve bu değişikliklerin derhal uygulanması gerektiğini belirtir.
- Anayasa Mahkemesi kararları: Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararların geriye yürümediği ancak yasal değişikliklere derhal uygulanması gerektiği belirtilir.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : İZMİR 36. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine
mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3, CMK'nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,
2- Dosya arasında bulunan İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 18.06.2013 tarihli İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yazılmış yazıdan sanık hakkında verilen İzmir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.07.2010 tarihli 2010/1694 karar sayılı "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" dair kararın infazının İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 2011/2029 DS sayılı dosyasında yapıldığı, söz konusu denetim dosyası kapsamında sanık hakkında düzenlenen 04.03.2013 tarihli raporda sanığın idrarında uyuşturucu madde tespit edilmesi üzerine incelemeye konu davanın açıldığı anlaşıldığından, İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 2011/2029 DS sayılı dosyasının aslı veya onaylı örneklerinin denetime olanak verecek şekilde dosya arasına getirtilip, 19.11.2012 tarihinde sanığın idrar analizinde uyuşturucu madde çıkmasının TCK'nın 191/5. madddesi kapsamında "... ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamaz" hükmü kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
3- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda
basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "...basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre;
4- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
5- Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan hükümlülüğünün “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçuna ilişkin olduğu, 6545 sayılı Kanun'la getirilen TCK'nın 191. maddesindeki değişiklikler ile koşulların oluşması durumunda, "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" ve “davanın düşmesi” seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle, tekerrüre esas alınan ilamla ilgili olarak yasal değişiklik sonrası bir uyarlama işlemi yapılıp yapılmadığının araştırılması, yapılmamışsa uyarlama yargılaması yapıldıktan sonra sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 08.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.