Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16978 Esas 2022/13139 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/16978
Karar No: 2022/13139
Karar Tarihi: 13.12.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16978 Esas 2022/13139 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Hatay 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada, sanık uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkum edildi. Ancak, mahkeme kararı, yapılan temyizler sonucunda bozuldu. Bozma sebepleri şöyle sıralandı:
1) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesi gereği verilen cezada, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı neticesinde meydana gelen değişikliklerin uygulanması gerektiği ve sanık lehine olan düzenlemelerin yapılması gerektiği belirtildi.
2) Sanık hakkında daha önce verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin olarak, sanığın yükümlülüklerine uymaması sonucu gerçekleşen hükmün açıklanması gerektiği, ancak ısrar şartının oluşmadığı belirtildi. Ayrıca, açıklanması geri bırakılan hükümde yer almayan TCK’nın 58. maddesindeki tekerrüre ilişkin hükümlerin uygulanması suretiyle CMK'nın 231/11. maddesine aykırı davranıldığı belirtildi.
Bu nedenlerle, mahkeme kararı bozuldu.
Kanun Maddeleri:
- TCK'nın 191. maddesi
- 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi
- 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası
- CMK'nın 251. maddesi'nin 1. ve 3. fıkraları
- TCK'nın 7. maddesi
- CMK'nın 231/11. maddesi
10. Ceza Dairesi         2020/16978 E.  ,  2022/13139 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : HATAY 7. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet


    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "...basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç
    doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    2) Kabule göre de;
    a) Suç tarihinden sonra, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasındaki "Bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191. madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir." düzenlemesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin, ceza infaz kurumundan firar eden sanığın, yükümlülüklerine uymaması üzerine hükmün açıklandığı görülmüş ise de; firar etmesi üzerine denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmayarak ilk ihlalini gerçekleştiren sanığa ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyanın kapatıldığı anlaşılmakla, olayda ısrar şartı gerçekleşmediğinden tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilme şartları ve hükmün açıklanma koşulları oluşmadan sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi,
    b) Sanığın denetim süresi içinde yükümlülüklerine uymaması üzerine hükmün aynen açıklanması gerektiği gözetilmeden, açıklanması geri bırakılan hükümde verilen hapis cezasına ilişkin hüküm açıklanırken, açıklanması geri bırakılan hükümde yer almayan TCK’nın 58. maddesindeki tekerrüre ilişkin hükümlerin uygulanması suretiyle CMK'nın 231/11. maddesine aykırı davranılması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 13/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara