Esas No: 2020/16999
Karar No: 2022/13211
Karar Tarihi: 13.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16999 Esas 2022/13211 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/16999 E. , 2022/13211 K.Özet:
Antalya 27. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir karara göre, suçlu bulunan sanığın cezasında hatalar yapılmıştır. Kararda, sanığın yargılanma sürecinde savunma hakkı kısıtlanmış ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamıştır. Ayrıca, sanığın etkin pişmanlık hükmünden yararlanması gerektiği de atlanmıştır. Kararın bozulması gerektiği belirtilmiş ve TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilerek sanığın lehine olan uygulamanın yapılması istenmiştir. Bu uygulama, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 7188 sayılı Kanun'un etkisi altında kalmayacaktır.
Kanun maddeleri: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3, CMK'nın 34, 193, 196, 230, TCK'nın 192/3, 191 ve 7, CMK'nın 251.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : ANTALYA 27. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1- Karar tarihinde Antalya E Tipi Açık Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü bulunan ve duruşmalardan bağışık tutulma talebi de olmayan sanığın, hükmün verildiği duruşmada bizzat veya SEGBİS ile hazır edilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek CMK’nın 193. ve 196. maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
2- Sanığın denetim süresi içinde denetimin yükümlülüklerine uymaması nedeniyle verilen mahkûmiyet kararında; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3. CMK'nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle infazı kabil bir hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
3- Denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlanması içiin sanığın Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne 11/03/2014 tarihinde müracaat ettiği, 14/10/2014 tarihli ... programına katılmaması ile 05/11/2014 tarihinde uyarılmasının ardından müdürlüğe başvurarak görüşmelere katıldığı, 11/11/2014 tarihli SAMBA programına katılmayan sanığa ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyanın kapatıldığı anlaşılmakla, olayda ısrar şartı gerçekleşmediğinden tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar vermek gerektiği gözetilmeyerek mahkûmiyet kararı verilmesi,
2- Suç tarihinde, kolluk görevlileri tarafından yapılan kontrolde ... ve ...'in içinde bulunduğu ve sanıktan emanet olarak aldıklarını beyan ettikleri araçta yapılan aramada torpido gözünde bulunan suç konusu uyuşturucu maddenin aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada kendisine ait olduğu yönündeki ikrarı ile suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu anlaşıldığından, sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 13/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.