Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8138 Esas 2022/4904 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8138
Karar No: 2022/4904
Karar Tarihi: 15.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8138 Esas 2022/4904 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8138 E.  ,  2022/4904 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14.HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.05.2018 tarih ve 2014/403 E- 2018/567 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 01.10.2020 tarih ve 2018/2050 E- 2020/981 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, katılma yoluyla davacı vekili tarafından ise duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.06.2022 günü hazır bulunan davacı ve fer'i müdahiller vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, taraflar arasında dava dışı İmamoğlu Seracılık Çiçekçilik Peyzaj ve Tic. A.Ş.’nin ve ZŞ Seracılık Çiçekçilik Peyzaj ve Tic. Ltd. Şti.’nin %50 hisselerinin 5.000.000.-TL+ 350.000 Euro karşılığında devrine ilişkin 11.07.2012 tarihli sözleşmenin aktedildiğini, müvekkilinin anılan şirketlerdeki hisselerini devretmekle davalının sözleşme bedeli kadar borçlandığını, davalının şimdiye kadar 3.660.868.-TL tutarında ödeme yaptığını, bakiye 2.118.232.-TL borcu kaldığını, bu tutarın ödenmesi için davalıya ihtar gönderildiğini, ayrıca davalının iki adet senede dayalı olarak müvekkili aleyhine takip başlattığını, ancak bu iki senedin 11.07.2012 tarihli sözleşmeden önce ileride yapılacak bu sözleşmenin teminatı olarak keşide ve vade tarihleri boş şekilde müvekkilince verildiğini, sözleşmelerin yapılması ve hisselerin devri ile davacının yükümünü yerine getirdiğini, bu senetlere dayalı olarak davalıya bir borcunun kalmadığını ileri sürerek müvekkilinin takip konusu senetlerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini, aksi halde takas mahsup talebi sebebiyle borçlu olmadığının tespitini, 2.118.232.-TL’nın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava konusu taleplerin birbirinden farklılık taşıdığını, başka ilişkilerden kaynaklandıklarını, müvekkilinin ZŞ Seracılık Çiçekçilik Peyzaj ve Tic. Ltd. Şti.’nin %50 hissesini %35’i davacıdan, %15’i ...’dan olmak üzere 25.06.2012 tarihli noter sözleşmeleri ile toplam 50.000 TL’ye aldığını, devir bedelinin tamamen alındığının sözleşmede belirtildiğini, devir bedelinin farklı bir rakam olduğunun ancak resmi senet ile ispatlanabileceğini, İmamoğlu Seracılık Çiçekçilik Peyzaj ve Tic. A.Ş.’nin %50 hissesinin ise tamamen davacı dışındaki kişilerden devralındığını, davacının kendisine ait olmayan hisselerden dolayı alacaklı olduğunu iddia ettiğini, 11.07.2012 tarihli sözleşmenin anılan hisse devirlerinden sonraki bir tarihte bedel kısmı boş olarak müvekkiline imzalattırıldığını, sözleşmeye sonradan fahiş değer ilave edildiğini, rakam kısmı boş sözleşme aslının müvekkilinin elinde olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte sözleşmede ödemeye ilişkin bir hükme yer verilmediğini, muacceliyet tarihi belirlenmediğini, takibe dayanak senetlerde teminat ibaresinin bulunmadığını, atıf yapılan sözleşmede de buna ilişkin bir maddeye yer verilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, menfi tespit yönünden yapılan incelemede, davacının başlangıçta senetlerin 11.07.2012 tarihli sözleşmenin teminatı olarak verildiğini ileri sürdüğü, 16.03.2017 tarihli duruşmada ise davalıdan borç para aldığını, senetleri davalıya verdiğini, ortaklık konusunda anlaşma yapıldıktan sonra senet bedellerinin borçtan düşülmesini talep ettiğini, davalının bunu kabul ettiğini, senetleri isteyince yırtıp attığını söylediğini ileri sürdüğü, bu şekilde söz konusu senetlerin teminat senedi olmadığını kabul ettiği, iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, menfi tespit isteminin kanıtlanamadığı, alacak davası yönünden yapılan incelemede, davaya muvafakat veren fer'i müdahiller ve davacının toplamda %50 olan anonim ve limited şirketindeki hisselerin davalıya satışının gerçekleştiği, davacının başlangıçta hisse devir bedelinin dayanılan belgedeki gibi 5.000.000.-TL+ 350.000 Euro olduğunu iddia etmesine karşılık davacı asilin 17.05.2018 tarihli duruşmada şirket hisse devir bedelinin 5.000.000.-TL iken, eklenen 350.000 Euro'nun ise şirket malı olan çiçek bedelleri olduğunu belirttiği, delillerden ve özellikle davalının hisse devrinden önce 24.10.2011 tarihinde başlayan ve hisse devrinden sonra 31.01.2013 tarihine kadar devam eden bankadan gönderilen ödemeler dikkate alındığında davalının hisse bedelinin tamamını ödemediğinin mahkemece kabul edildiği, hisse bedelinin tarafların imzasının inkar etmedikleri belgeye göre 5.000.000.-TL olduğu, her bir şirket hissesi için ayrı bir değer belirtilmediğinden ve davacı asilin duruşmada alınan beyanına göre bedellerin yarı yarıya olduğu, dava dışı hissesi devredilen İmamoğlu ... A.Ş.'de davacının herhangi bir hissesinin bulunmadığı, buna göre limited şirket hisse devir değerinin 2.500.000.-TL'ye karşılık geldiği, davacının % 35 hissesine ise 875.000.-TL düştüğü, davacı tarafından da belirtilen 3.660.868.-TL ödemenin yarısının 1.830.434 TL'ye karşılık geldiği, davacının % 35 hissesi dikkate alındığında davacının yaptığı tahsilatın 640.651,90 TL ettiği, davacının hisse değerinden alınan bu ödeme mahsup edildiğinde (875.000,00 TL-650.651,90 TL) davacının alacağının 234.348,10 TL kaldığı, her ne kadar feri müdahiller davacıya yetki verdiklerini beyan etseler de 11.07.2012 tarihli sözleşmenin sadece davacı tarafından imzalandığı, vekaleten işlem yapıldığına ilişkin bir beyanın olmadığı, dosyaya sunulan vekaletnamenin hisse devrine ilişkin bulunmadığı, sözleşme tarihinden sonra düzenlendiği, dolayısıyla fer'i müdahil olan ortaklar adına davacının dava açma hakkının olmadığı gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine, alacak davasının kısmen kabulü ile, 234.348,10 TL'nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Taraf vekilleri ile fer'i müdahiller vekili, karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacının dava dilekçesinde menfi tespit talebinin kabul edilmemesi halinde lehine hükmedilecek alacak miktarından senet bedellerinin takas ve mahsubunu istediği, sözleşmenin türünün ve içeriğinin yorumlanmasında tarafların gerçek ve ortak iradelerinin esas alınmasının gerektiği, 11.07.2012 tarihli sözleşme incelendiğinde davacının dava dışı iki şirketteki hisselerinin %50’sini 5.000.000.-TL+ 350.000 Euro bedelle davalıya devrettiğinin görüldüğü, 28.03.2013 tarihli vekaletnamede feri müdahillerin davacıya hisse devir alım yetkisi verdiği, ayrıca davacı yanında fer'i müdahil sıfatıyla davaya katıldıkları, hisse devrine muvaffakatlarının bulunduğu, davalı vekilinin “11.07.2012 tarihli sözleşmeden önce davacıya borç verildiğini, 550.000 Euro ödemenin banka aracılığıyla yapıldığını, karşılığında iki adet senedin alındığını, 11.07.2012 tarihli sözleşmenin de yapılan ödemeleri göstermek amaçlı makbuz niteliğinde düzenlendiğini” beyan ettiği, bedellerin sonradan doldurulduğu iddiasının ispatlanamadığı, davacının ise duruşmada “davalıdan borç aldığını, karşılığında senetlerin düzenlendiğini, 5.000.000.-TL’lik bedelin hisse devir, 350.000 Euro’luk bedelin çiçek bedeli olduğunu” beyan ettiği, bu durumda hisse devir bedeli olarak 5.000.000.-TL talep edilebileceği, hisse devir bedeli ve ödeme şekline ilişkin sözleşmelerin adi yazılı düzenlenebileceği, limited şirket hisse devir sözleşmesi noterde düzenlenmişse de anonim şirket için adi yazılı devir sözleşmesi yapıldığı, davalının bir yandan belgenin geçersizliğini ileri sürerken diğer yandan şirketin işleyişi için davacıya banka yoluyla ödemeler yaptığını ve belgenin bu ödemeler kapsamında verilmiş makbuz niteliğinde olduğunu beyan etmesinin çelişki davranış yasağına aykırılık taşıdığı, banka dekontlarında yer alan ödemelerin hisse devrinden sonra 31.01.2013 tarihine kadar devam ettiği, bu dekontların dava dilekçesi ekinde sunulduğu, ödemelerin tam olarak neye ilişkin yapıldığının davalı yanca ortaya konulmadığı, hisse senedi alımına ilişkin olduğunun kabulünün gerektiği, böylece davacı ve fer'i müdahillerin hisselerini 5.000.000.-TL karşılığı devrettikleri, davalının şirket defterlerinde kayıtlı olan ödemelerinin mahsubu sonucunda 2.876.373.-TL ödeme yaptığı, davacının 200.000 ve 250.000 Euro bedelli senetleri davalıdan aldığı borç karşılığı verdiğini ikrar ettiği, ancak takas-mahsup defiinin bulunduğu, 450.000 Euro’nun 23.09.2013 tarihi itibariyle efektif satış kuru üzerinden 1.211.580.-TL’ye tekabül ettiği, böylece davalının 5.000.000.-TL hisse devir bedeli borcundan toplamda 4.087.953.-TL sorumluluğunun sona erdiği, davacının bakiye (912.047 TL) alacağının devam ettiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının ve feri müdahilin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine, davacının davalıya 24.10.2011 tarihli 200.000 Euro bedelli ve 17.01.2012 tarihli 250.000 Euro bedelli senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespitine, alacak davasının kısmen kabulü ile 912.047 TL’nın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, alacak davasına yönelik fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Dava, menfi tespit ve bakiye hisse devir bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının dava tarihine kadar banka aracılığıyla ve elden makbuz karşılığında toplam 3.660.868.-TL karşılığı ödeme yaptığını, ancak hisselerin devir bedelinin bakiye kısmı olan 2.118.232.-TL’yi ödemediğini ileri sürmüştür. 3.660.868.-TL’nın hisse devir bedeli olarak davacı tarafından tahsil edildiği ikrar edildiğinden mahkemece, bu miktar ödeme yapıldığının kabulü gerekirken sadece banka yoluyla yapılan ödemeleri gösteren bilirkişi raporundaki 2.876.373.-TL’nın hisse devir bedeli ödemesi olarak kabulü doğru olmamış, kararın bu yönden davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
    3- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara