Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8204 Esas 2022/4936 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8204
Karar No: 2022/4936
Karar Tarihi: 16.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8204 Esas 2022/4936 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı taraf, borçlunun Garanti Bankası'na ödediğini bildirdiği bedelin önceki alım satımlardan kaynaklanan borca yönelik olduğunu iddia ederek fatura bedellerinin ödenmediğini savundu ve davalı borçlunun kötü niyetli olduğunu belirtti. Davalı taraf ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin eskiye dayandığını belirterek müvekkil şirketin davacıya güven ve iyi niyetiyle ödemeler yaptığını iddia etti. Mahkeme, itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 oranında icra inkar tazminatına karar verdi. Davalı vekili, kararı temyiz etti. Temyiz temyiz edenlerin sair itirazları reddedilirken, hükmün bozulmasına karar verildi. Kararda, HMK'nın 298. maddesi ile ilgili bir düzenlemenin aykırı olduğuna ve sözlü yargılama aşamasına geçilmeden hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna dikkat çekildi. Ayrıca, yabancı para cinsinden yapılan icra takipleri için icra inkar tazminatının Türk Lirası karşılığı esas alınarak belirlenmesi ve hüküm fıkrasında açıkça belirtilmesi gerektiği belirtildi. Kanun maddeleri: HMK'nın 298.
11. Hukuk Dairesi         2020/8204 E.  ,  2022/4936 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Çatalca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17.09.2020 tarih ve 2019/535 E. - 2020/302 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.06.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ... Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile aralarında mal alış verişine dayalı ticari ilişkileri bulunan borçlu ... (...) aleyhine 30.01.2006 tarih, 312167 nolu 143.736,81 USD bedelli, 28.02.2006 tarih, 312167 nolu 142.370,85 USD bedelli, 16.03.2006 tarih, ... nolu 161.081,97 USD bedelli ve 05.04.2006 tarih, ... nolu 139.218,46 USD bedelli faturalar nedeniyle Çatalca İcra Müdürlüğü’nün 2007/1025 esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, davalının Garanti Bankası’ndan takibe konu faturalara ilişkin alacaklıya ödeme yapıldığını ve karşılıklı hesap mutabakatı yaparak ticari ilişkilerine son verdiklerini savunduğunu, ayrıca işleyen faize de itiraz ettiklerini, davalı borçlunun kötü niyetli olduğunu, bu nedenle itirazlarının iptalini talep ettiklerini, davalı ile müvekkili arasında alım satıma dayanan ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin mal satıp teslim ettiği halde davalının fatura bedellerini ödemediğini, davalının Garanti Bankası’na ödediğini bildirdiği bedelin önceki alım satımlardan kaynaklanan borca yönelik olduğunu, borçlunun faize ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin eskiye dayandığını, ancak 2006 yılına ilişkin ticari ilişkinin dört faturadan ibaret olduğunu, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin bu dört faturaya ait olduğunu ve faturaların müvekkili tarafından ödendiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ortaya çıkması için internet üzerinden yapılan yazışmaların tespitinin istendiğini, Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/13 D. İş sayılı dosyasıyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespit edildiğini, davacı ile yıllara dayanan ticari ilişki ve güven nedeniyle zaman zaman davacının talebi ile müvekkil şirketin güven ve iyi niyetiyle davacı şirkete makbuzlu elden ödemeler yapıldığını, bu tür ödemeleri internet üzerinden e-mail yolu ile yapılan yazışmalarla takip ettiklerini, borçlu temerrüde düşürülmeden faiz talep edilemeyeceğini, bu nedenle işlemiş faizin reddinin gerektiğini, davacının geçmiş yıllarda aldığı elden ödemeleri kendi resmi kayıtlarında kapatmadıysa vergi kaçırmış olabileceğini savunarak davanın reddi ile % 40 oranında tazminat istemiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma ilamında, alacağın likit olmadığından bahisle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin, davalı yönünden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin, davalı vekilinin mazeret dilekçesinin kabul edilmesine rağmen yokluğunda karar verilmesinin ve davalı tarafın delil listesinde yemin deliline dayanmasına rağmen mahkeme tarafından yemin delilinin hatırlatılmamasının bozma nedeni yapıldığı, mahkemenin 17.09.2020 tarihli duruşmasında davalı tarafından sunulan yeminde dava ile alakalı olmayan metinlerin çıkarılmasına karar verilerek o dönemde yönetim kurulu başkanı olan ... ile diğer yönetim kurulu üyeleri ... ve ...'ın dava konusu fatura bedellerinin ödenmediğine dair yemin ettikleri, somut olayda icra takibinin 20.11.2007 tarihinde başlatıldığı ve hükmolunması gereken icra inkar tazminatı oranının % 40 olduğu, kısa kararda her ne kadar kısmen kabul ve kısmen ret şeklinde karar verilmiş olsa da bunun bir maddi hatadan kaynaklandığı, HMK’nın tavzih ve tashih hükümleri gereğince kabul şeklinde düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının Çatalca İcra Müdürlüğü'nün 2007/2015 esas sayılı takip dosyasındaki itirazının 586.409,09 USD ( 2.070.024,09 TL)’lik kısmının iptaline, takibin asıl alacak olan bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince döviz alacaklarına kamu bankalarının USD döviz mevduatına uyguladıkları bir yıllık faiz oranının işletilmesine, alacağın likit olduğu anlaşılmakla % 40 oranında icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    (1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    (2) Mahkemece kısa kararda davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen gerekçede bunun bir maddi hatadan kaynaklandığı, tavzih ve tashih hükümleri gereğince kabul şeklinde düzeltilmesine karar verildiği ifade edilmiştir. Bu husus, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298. maddesinin ikinci fıkrasında hüküm altına alınan gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı yönündeki düzenlemeye aykırıdır. Öte yandan tefhim edilen hüküm sonucunun, tavzih veya tashih yoluyla değiştirilmesi ya da düzeltilmesi de mümkün değildir.
    (3) HMK’nın 186. maddesi, “(1) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır,” düzenlemesini içermekte olup mahkemece bu düzenleme dikkate alınmadan yargılama sonlandırılarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
    (4)Eldeki itirazın iptali davası, takipte istenilen 666.630,84 USD (Türk Lirası karşılığı) üzerinden peşin harç yatırılarak açılmıştır. İtirazın asıl alacak üzerinden iptaline karar verilmiştir. Bu durumda dava kısmen kabul edilmiş olup mahkemece davanın tam kabulüne karar verildiği yönünde gerekçe yazılması isabetsiz olduğu gibi kısmen reddedilen davada davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi de doğru görülmemiştir. Öte yandan asıl alacak üzerinden itirazın iptaline karar verildiği belirtilmesine rağmen takipte istenilen asıl alacaktan daha fazla bir miktarın hüküm fıkrasına yazılması da doğru görülmemiştir.
    (5) Yabancı para cinsinden yapılan icra takiplerinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmesi durumunda, yabancı paranın takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı esas alınmak suretiyle tazminat hesabı yapılması ve buna göre hükmolunan icra inkar tazminatı miktarının hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece infazda tereddüt yaratacak şekilde miktar belirtilmeksizin İİT'na hüküm kurulması da yanlış olmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3), (4) ve (5) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı ...'e iadesine, 16/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara