Esas No: 2020/17140
Karar No: 2022/13317
Karar Tarihi: 15.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17140 Esas 2022/13317 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/17140 E. , 2022/13317 K.Özet:
Mahkeme, sanığın uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararını incelerken, yasa yolunun uygun şekilde tebliğ edilmediğini tespit ederek kararı bozmuştur. Ayrıca dosyadaki işlemlerin kanuna uygun yapıldığı, sanığın suçunu işlediği ve suç tipinin doğru belirlendiği sonucuna varılmıştır. Ancak, TCK'nın 191. maddesiyle belirlenen ceza miktarı ile CMK'nın 251. maddesi kapsamında yapılan değişikliklerin sanığın lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğu belirtilerek, sanığın hukuki durumu basit yargılama usulü yönünden değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bu nedenle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri: TCK'nın 191. maddesi, CMK'nın 251. ve 263/1 maddeleri, 5271 sayılı CMK, 7188 sayılı Kanun ve Anayasa Mahkemesi tarafından alınan iptal kararları.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : NİZİP 4. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın hükmün kurulduğu 08/12/2015 tarihli oturumunda, başka suçtan hükümlü olarak bulunduğu ceza infaz kurumundan SEGBİS yöntemi ile katılmış olması nedeniyle, mahkemece hüküm tefhim edilirken hüküm fıkrasına 5271 sayılı CMK’nın 263/1 maddesi gereğince cezaevinde bulunan sanığın hükümlü bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta dilekçe vererek kanun yoluna başvurabileceğinin de yazılması ve bu hususun da tefhim edilmesi gerektiği halde, bu hususun hüküm fıkrasına yazılmamış ve tefhim edilmemiş olması sebebiyle, yasa yolu bildirimi usulüne uygun olmadığından sanığın 24/12/2015 tarihli temyiz dilekçesinin yasal süre içerisinde olduğu kabul edilmekle, tebliğnamedeki temyiz isteminin reddine dair görüşe iştirak edilmemiştir.
Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki
düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 15/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.