Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/309 Esas 2022/5045 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/309
Karar No: 2022/5045
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/309 Esas 2022/5045 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İlk Derece Mahkemesi, davacının alacak talebini ispat edemediği gerekçesiyle davayı reddetti. Bölge Adliye Mahkemesi ise, davacının sunduğu belgenin kabul edilmemesi ve taraflar arasındaki sözleşmenin alacak borç ilişkisini sona erdirdiğine dair beyanının bulunması nedeniyle davacının alacak talebinin hukuki dayanağının olmadığı sonucuna vardı ve istinaf başvurusunu reddetti. Temyiz incelemesi sonrasında ise, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından İlk Derece Mahkemesinin kararında bir isabetsizlik olmadığı sonucuna varıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararı onandı. Kararda geçen kanun maddeleri ise, HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri.
11. Hukuk Dairesi         2021/309 E.  ,  2022/5045 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01.11.2017 tarih ve 2015/145 E. - 2017/722 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.09.2020 tarih ve 2018/148 E. - 2020/983 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, taraflar arasında tarım ürünleri malzemesi konusunda alım satım ilişkisi olduğunu, bu çerçevede davalılardan ...'un getirdiği tohumların davacının aracılığıyla dava dışı çiftçilere satıldığını, davalıların da çiftçilerin yetiştirdiği tohumlukları satın aldığı, ancak davalı şirketin çiftçilerin tohumlarını satın almayarak anlaşmaya aykırı davrandığını, davacının çiftçilerin mahsullerini satın almak zorunda kaldığını, davalıların ürünlerini satın almadığı çiftçilerin bilgilerini usulsüz kullanmak suretiyle haksız kazanç sağladıklarını, bu olaylardan sonra taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlandırıldığını, ancak alacak verecek ilişkisinin 2015 yılında devam ettiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya göre yapılan tahsilat usulünden dolayı çiftçilerin davalı şirkette 200.000 TL’lik senetleri olduğunu, aralarındaki alacak verecek hesabından dolayı yapılan görüşme neticesinde, davalının 600.000.-TL alacağına karşılık davacıya ait taşınmazın tapusunun teminat olarak davalıya intikal ettirildiğini, taşınmazın 1.200.000.-TL bedelle satıldığını, senetlerin de icraya konulduğunu, davalıların bu şekilde 600.000.-TL sebepsiz zenginleştiğini, davacı bu alacağı isteyince davalının çiftçilere ait senetlerden dolayı başlatılan takip dosyalarını davacıya temlik edeceklerini beyan ettiklerini, bunun üzerine davalıların avukatının senetlerin bir kısmını kendilerine verdiğini ancak incelemesinde takiplerin temlik edilmediğini bilakis takipten vazgeçildiğini görüldüğünü, bunun üzerine tekrar biraraya gelerek anlaşmaya varıldığını, bu anlaşmaya göre davalı şirket ve davalı ...’in müşterek müteselsil sorumlu olarak davacıya 225.000,00 TL ödeyeceklerini bunun 90.000,00 TL civarındaki miktarının köylülerin senetlerinden dolayı icradan alacağın temliki yoluyla verileceğini, kalanının nakit verileceğini, sonra davalı tarafça hazırlanan bir anlaşmaya göre davacıya cüzi bir ödeme yapıldığını davacıların savcılık şikayetinden feragat ettirildiklerini, sonra da anlaşmanın gereğini yapmadıklarını ileri sürerek davacı ... çiftçi köylülerle yapmış olduğu sözleşmeden haksız dönen ve sonrasında yapılan sözleşme gereklerini yerine getirmeyerek haksız yere zenginleşen davalıların, davacıya 155.000,00 TL borçlu olduğuna ve bu alacağın ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, taraflar arasında bir süre ticari ilişki olduğunu ancak daha sona ilişkinin sone erdirildiğini, davacının en son 225.000,00 TL’lik anlaşma yapıldığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, böyle bir anlaşma varsa bunun yazılı delille ispatı gerektiğini, davacının hem davalı şirketten alacaklı olduğunu iddia ettiğini sonra da borçlarına karşılık gayrimenkulünü devrettiğini söylediğini, dava dilekçesinde istenilen alacağın hangi somut olguya dayandırıldığının açık olmadığını, davalılardan ...’un kendi adına hiçbir ticari faaliyetinin olmadığını, onun açısından davanın husumetten reddi gerektiğini, ayrıca 2014 yılında sonlandırılan ticari ilişkiden dolayı davacı şirketin davalı şirketten hiçbir alacağının kalmadığına dair ibraname düzenlediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafça dosyaya sunulan sözleşme başlıklı beş maddeden ibaret belgede tarafların imzalarının bulunmadığı ve içeriklerinin davalılarca kabul edilmemesi nedeniyle delil vasfında değerlendirilmediği, ... İli ...İlçesi...Mah.... Cad.16 ada 9 parsel sayılı taşınmazın16/12/2013 tarihinde 108.000,00 TL bedelle davalı ...’a satış yoluyla devredildiği, resmi senedin aksinin ancak aynı kuvvette bir belge ile ispatının gerektiği, resmi senette davalıya bu taşınmazın teminat olarak verildiğine dair herhangi bir kayıt olmadığı gibi tarafların eli ürünü yazılı delil başlangıcı mahiyetinde bir belgenin de bulunmadığı ve buna yönelik herhangi bir mahkeme kararının da ibraz edilmediği, yine davalı tarafça taraflar arasında düzenlenen 21/10/2014 tarihli "Teslim Tutanağı” başlıklı ve taraflarca imza altına alınan belgenin delil olarak sunulduğu, belge altında davacı şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu, bu imzanın davacı tarafça inkar edilmediği, anılan belgede;" 21/10/2014 tarihinde bütün alacaklarıma karşılık kalan bakiye 14.000,00 TL.'lik çek aldım. Ayrıca kira bedeli olan 2.000,00 TL borcumu da aylık 300 TL taksitler halinde ödemesini yapacağım. 21/10/2014 tarihi itibariyle Tursa Tarım Ürünleri Gıda San.ve Tic.Aş. ve ... adına bulunan şirketlerden hiç bir şekilde alacağım kalmamıştır. Bundan sonra hiçbir hak talep etmeyeceğim." şeklinde beyanda bulunduğu, davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu 155.000,00 TL'lik net bir alacak kaydına rastlanılamadığı, davalı tarafça dosyaya sunulan 21/10/2014 tarihli belge tarihinden sonrası için davacı defterlerindeki davalılarla olan ticari ilişkinin devam edip etmediğine ve davacının davalılardan alacaklı olduğuna dair kayıt bulunup bulunmadığına yönelik ek raporda davacı şirketin, davalı şirketten yevmiye, defteri kebir, envanter kayıtlarında hiçbir alacağına rastanılamadığını, zira adı geçen tarihten sonra iki firma arasında ticari ilişkinin hemen hemen hiç olmadığı, davacının ticari defterlerinin 2013,2014,2015 yıl sonuna kadar mizan, bilanço, gelir tablosu incelenmesine rağmen Yetişen Tarım Ürünleri A.Ş.'nin herhangi bir alacak kaydına rastlanılamadığı, iki firma arasındaki alışverişlerin karşılıklı devam ettiği fakat birbirlerinden alacaklı şekilde sonuç çıkmadığı, davacı tarafın yemin deliline yönelik beyanının yemin deliline dayanılmadığından dikkate alınmadığı, davacının, dava konusu alacağının varlığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında 21/10/2014 tarihinde imzalanan tek sayfalık sözleşme ile alacak borç ilişkisinin sona erdirildiği, buna göre davacının 21/10/2014 tarihi itibariyle davalılardan alacağını kalmadığını ve bundan sonra hiçbir hak talep etmeyeceğini beyan ettiği, ancak davacı tarafın taraflar arasındaki ticari ilişkinin bu sözleşmeye rağmen 2015 yılının ortalarına kadar devam ettiğini ve bundan dolayı alacaklı olduğunu iddia ettiği, iddiasına dayanak olarak imzasız sözleşme başlıklı ve üzerinde tarih olmayan bir belgeyi sunduğu, bu belge imzasız olduğu ve davalılar tarafından kabul edilmediği, dolayısıyla davacı tarafın bu sözleşmeye dayanarak alacak talebinde bulunmasına hukuken imkan bulunmadığı, davacı tarafın istinaf dilekçesinde davalıların avukatı olan Sıddıka Gülşen ile ilgili alacak iddiasının ise, taraflar arasındaki ticari ilişkiden ve sözleşmelerden bağımsız, vekalet ilişkisinden kaynaklandığı, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 20/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara