Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3049 Esas 2022/5024 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3049
Karar No: 2022/5024
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3049 Esas 2022/5024 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/3049 E.  ,  2022/5024 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce bozmaya uyularak davanın kabulüne dair verilen 18.11.2020 tarih ve 2020/655 E. - 2020/1009 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun'un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalının 2010/77735 sayılı “SPECK PUMPEN SPECK+ŞEKİL” ve 2010/77643 sayılı “SPECK” ibareli markalarının 11. sınıfta adına tescil edilmesi için TPMK’ya başvuruda bulunduğunu, TPMK tarafından davalıya ait başvuruların müvekkiline ait 94/008603 sayılı “SPECK+ŞEKİL” ibareli marka ile 556 sayılı KHK 7/1-b uyarınca benzer bulunarak başvuru kapsamından bir kısım emtiaların çıkartılarak tescil edildiğini, dava konusu “SPECK” esas unsurlu markalar ile müvekkiline ait “SPECK” ibareli markaların 556 sayılı KHK 8. maddesine göre benzer olduklarını, hem “SPECK” ibaresinin hem de şeklinin davalıya ait markalarda aynen yer aldığını, bu anlamda markaların birebir aynı bulunduğunu, davalı yana ait markada yer alan “PUMPEN” ibaresinin Almanca'da pompa anlamına geldiğini ve tanımlayıcı bir ibare olduğunu, taraf markalarının içerdikleri sınıfların da benzer bulunduğunu, tarafların faaliyette bulunduğu alanların aynı olduğunu ve internette emtiaların aynı sitelerde satıldığını, ilgili mal ve hizmetlerin kullanım amacının, kullanım alanlarının benzer olduğunu, herhangi bir sulama sistemleri satan mağazada tüm ürünlerin aynı anda aynı raflarda satıldığını, ortalama tüketicinin markaları karıştırabileceğini, ürünlerin nihai tüketicilerinin aynı olduğunu, bu durumda emtiaların benzerliğinin kabulünün gerektiğini, davalı yana ait markanın hükümsüz kılınmaması halinde, müvekkili tarafından verilen lisans hakkına istinaden davalı yanca kullanıldığı veya emtiaların müvekkili tarafından üretildiği intibaının oluşacağını ve davalının bu durumdan haksız kazanç sağlayacağını, markanın gerçek hak sahibinin de müvekkili olduğunu ileri sürerek, davalı adına tescilli 2010/77735 ve 2010/77643 sayılı markaların müvekkiline ait 94/008603 ve 2013/96334 sayılı markalar ile iltibas yaratması sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iddialarına mesnet 94/008603 sayılı “SPECK” ibareli marka ile ilgili 556 sayılı KHK 14. maddesi uyarınca beş yıl boyunca işlevine uygun şekilde kullanılmaması gerekçesiyle iptal davası açtıklarını, davacının müvekkili markalarından daha sonraki tarihte tescil edilen 2013/96334 nolu markasına karşı da hükümsüzlük davası açtıklarını, anılan davaların işbu davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin merkezi Almanya'da bulunan 1907 yılından beri pompa ve pompaların uygulanması için gerekli pompa araçlarını üreten köklü bir firma olduğunu, “SPECK” ve “SPECK PUMPEN SPECK+ŞEKİL” ibareli markalı ürünlerini Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere Türkiye dahil birçok ülkede satışa arz ettiklerini, bu markalar ile ulusal ve uluslararası alanda tanınmış hale geldiklerini, 1987 yılından bu yana “SPECK” markalı ürünleri Türkiye'de bağlı şirketi aracılığıyla piyasaya sürdüklerini, markaların 1907 yılından bu yana aralıksız kullanıldığını, müvekkilinin davacı markalarına kıyasla öncelik hakkını haiz olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu markanın gerçek sahibi bulunduğunu, davacının 2013/96334 sayılı markasının müvekkilinin 2010/77735 ve 2010/77643 sayılı markalarından sonra tescil edildiğini, bu nedenle işbu davada nazara alınmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın davaya konu marka tescillerinde kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirketin 1987 yılından bu yana Türkiye'de bu ürünleri piyasaya arz ettiğini bilmesine rağmen müvekkili şirket üzerinde baskı oluşturmak amacıyla iş bu davayı ikame ettiğini, davacının amacının müvekkilinin tanınmış hale getirdiği markanın itibarından kötü niyetle faydalanmak olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, Dairemizin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; kural olarak tescille marka koruması sağlanmakla birlikte 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesinde sayılan koşullarda, tescilsiz markalara koruma sağlandığı, 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesi hükmünün, sadece yapılan bir başvuruya itiraz hakkı verdiği, aynı veya benzer bir markanın tescilli bulunması halinde, öncelik hakkı iddia edene, tescil talebinde bulunma hakkı vermediği, eskiden beri bir markanın tescilsiz biçimde kullanılması, markayı kullanan kişiye, benzer bir markanın bulunmasına rağmen tescil hakkı sağlamayacağı, markaların ülkeselliği ilkesi gereği davalıya ait hükümsüzlüğü istenilen markanın, Almanya'da ve diğer ülkelerde, davacının dayanak markasından daha önce tescilli olması da, davalıya söz konusu markasını Türkiye'de tescil hakkı sağlamayacağı, hükümsüzlüğü istenilen markaların 2012 yılında tescil edildikleri gözetildiğinde, tescil tarihinden 3 yıl sonra açılan işbu davada, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı da söylenemeyeceği, davalı tarafından, davacının bu davaya mesnet 94/008603 sayılı markasının kullanmama nedeniyle iptali ve 556 sayılı KHK'nın 7/1-b, 8/1-b 8/3, 8/5, 35, 42/1-b maddeleri uyarınca da hükümsüzlüğü talebi ile Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi'nin 2014/523 Esas sayılı dosyasında görülen dava açıldığı, mahkemenin 30.10.2017 tarih, 2014/523 Esas, 2017/408 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, yapılan istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ve bu karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 26.11.2019 tarih, 2019/369-7529 E.K. sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, davacının 94/008603 sayılı markası hüküm ifade ettiğine göre, davalı şirketin 2010/77735 sayılı markası "SPECK PUMPEN SPECK+şekil" ibareli olup, 2010/77643 sayılı markası ise "SPECK" ibareli markalarının ve davacıya ait 94/008603 sayılı marka ise "SPECK+şekil" ibareli markasının asli unsuru "SPECK" ibaresi olduğu, 2010/77735 sayılı markada yer alan "PUMPEN" ibaresi, Türkçe'de pompa anlamına gelmekte ve marka kapsamlarındaki mallar yönünden bir ayırt edicilik taşımadığı, markalardaki şekil unsurunun da aynı olduğu, marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik mevcut olduğu gibi markalar farklı sınıflarda tescilli iseler de, marka kapsamlarındaki ürünler, birbirleri ile ilintili, birbirlerini çağrıştıran, sulama sektörü ve su dolaşım tesisatları ile ilgili olarak aynı tüketici kitlesine hitap eden, benzer nitelikteki ürünler olduğu, Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşen Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2014/523 E., 2017/408 K. sayılı kararında da, belirtilen marka kapsamları arasında benzerlik bulunduğu kabul edildiği, mahkemece hükme esas alınan 11.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda, bir kısım Yargıtay kararlarına atıfla, Paris Sözleşmesi'nin 1. mükerrer 6. maddesinin, marka koruması kapsamında ülkesellik prensibine getirilen istisnalardan biri olduğu ve ayırt edici nitelik kazanmış bir marka sahibinin, önceki benzer tescilli markanın terkinini istemeden markasını tescil ettirebileceği açıklanmışsa da, söz konusu bilirkişi raporunda atıf yapılan Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2003/4210-11563 E.K. ve 2003/5445 E.,2004/1483 K. sayılı kararlarının dayanağını oluşturan, 556 sayılı KHK'nın 7/son fıkrası 22.06.2004 tarihinde, 5194 sayılı Kanun'la değiştirilmiş ve aynı fıkrada yer alan (b) bendi yürürlükten kaldırılarak yerine (a) bendi getirilmek suretiyle; tescil tarihinden önce kullanımla ayırt edicilik kazanılması halinde mükerrer marka başvurusunun reddedilemeyeceğine ilişkin istisna ortadan kaldırıldığı, anılan tarihten sonra, bir markanın tescil tarihinden önce kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanması, 556 sayılı KHK'nın 7/1-b maddesi kapsamında tescilin reddedilmesine ve tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne engel oluşturmayacağı, daha önceki tarihli markanın varlığı karşısında, bu marka hükümsüz kılınmadıkça, aynısının ya da benzerinin Paris Sözleşmesi'nin 1. mükerrer 6. maddesi kapsamında tanınmış marka olduğu gerekçesiyle tescili de söz konusu olmayacağı gerekçesiyle davacının istinaf istemlerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalı adına tescilli 2010/77643 sayılı "SPECK" ibareli ve 2010/77735 sayılı "SPECK PUMPEN+ŞEKİL" ibareli markaların hükümsüzlüklerine ve sicilden terkinlerine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 20/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara