Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17206 Esas 2022/13586 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/17206
Karar No: 2022/13586
Karar Tarihi: 20.12.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17206 Esas 2022/13586 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, uyuşturucu madde bulundurma suçuyla sanığı mahkum etmiş ancak dosyanın tam olarak incelenmediği ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamı gerekip gerekmediği hususlarında eksiklikler olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca, basit yargılama usulü ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfta bulunarak, bu usulün uygulandığı dosya için yerinde olan ceza indirimi maddesine dikkat çekilmiştir. Kararda, TCK'nın 7. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi önemle vurgulanmıştır. TCK'nın 191. maddesi sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarını belirlemiştir.
10. Ceza Dairesi         2020/17206 E.  ,  2022/13586 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : OSMANİYE 1. Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1- Olay tutanağının, sanığın soruşturma aşamasındaki beyanının ve ele geçirilen suç konusu madde ile ilgili ekspertiz raporunun aslı veya onaylı fotokopisinin dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, bu belgelerin aslı veya onaylı örneğinin getirtilerek denetime imkan verecek şekilde bu dosya içersinde bulundurulması gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    2-Denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlanması için 07/05/2015 tarihli çağrı yazısının sanığa 04/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve sanığın Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ettiği, 26/08/2015 tarihli bireysel görüşmesine katılmaması ile 01/10/2015 tarihinde uyarılmasının ardından müdürlüğe başvurarak görüşmelere katıldığı, 23/11/2015 tarihli SAMBA programına katılmayan sanığa ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyanın kapatıldığı anlaşılmakla, olayda ısrar şartı gerçekleşmediğinden tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar vermek gerektiği gözetilmeyerek mahkûmiyet kararı verilmesi,
    3-Kabule göre; suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. Maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek
    dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanun'unda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 20/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara