Esas No: 2021/1064
Karar No: 2022/5086
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1064 Esas 2022/5086 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1064 E. , 2022/5086 K.Özet:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen bir kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine kararın kısmen kabulüne dair karar verilmiş, bu karar da davalı vekilinin temyiz edilmesi sonucunda Yargıtay'da incelenmiştir. Yargıtay, yapılan yargılama sonucu verilen kararın bir isabetsizlik olmadığını belirlemiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir. Davacı ile dava dışı takip borçlusunun arasındaki acentelik sözleşmesi, davalının müteselsil borçlu sıfatına haiz olduğuna dair yapılan itirazın iptaline, takibin devamı ile %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. Kararda Borçlar Kanunu'nun 110. maddesi gibi belirli kanun maddeleri yer almamaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.04.2018 tarih ve 2016/475 E. - 2018/308 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.11.2020 tarih ve 2018/2270 E. - 2020/1165 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile dava dışı takip borçlusunun arasında 19.10.2006 tarihli acentelik sözleşmesinin imzalandığını, davalının da sözleşmenin 56. maddesinde belirtildiği üzere acentenin borçlarını ödememesi halinde BK 110. maddesi gereğince borcu ödemeyi kabul ettiğini ve böylece davalının müteselsil borçlu sıfatına haiz olduğunu, sözleşmenin 09.03.2009 tarihinde ihtarname ile feshedildiğini, ancak borcun ödenmediğini, bu nedenle asıl borçlu ve müşterek borçlulara yönelik takibin başlatıldığını, ancak davalının haksız olarak itiraz ettiğini, ileri sürerek takibe yapılan itirazın iptaline, takibin devamı ile %20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının, davacı ile asıl borçlu arasındaki 19.10.2006 tarihli acentelik sözleşmesine kefil olduğunu, müşterek borçlu olmadığını, davalının zorunlu olarak %1 hisse ile şirkete ortak olduğunu, acente tüm ortakların kefil olmasını zorunlu tuttuğundan sözleşmeyi imzaladığını, kefalet miktarı belli olmadığından kefaletin geçersiz olduğunu, davalının İngiltere'de öğrenci olduğunu, sözleşmenin feshi bildiriminin tebliğ edilmediğini, bir borcunun bulunmadığını, olayda davacının da kusurunun bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini ve tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve takip tarihi itibariyle davacının 207.274,91 TL alacaklı olduğunun belirlendiği, sözleşmenin 56. maddesinde "Batılı Sigorta Aracılık Hizmetleri A.Ş. ortak ve yöneticileri ..., ..., ..., ...ve ... bu acentelik sözleşmesi gereğince yapılacak olan acentelik işlemlerinden dolayı, acentenin şirkete olan borcunun ödenmemesi halinde Borçlar Kanununun 110. maddesi gereğince şirketin ilk yazılı talebi üzerine ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder" düzenlemesinin yer aldığı, bu maddenin altında müşterek ve müteselsil borçlular sıfatıyla davacının da imzasının yer aldığı, bu nedenle davalının müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile bu bedelden sorumlu olduğu, ayrıca takip konusu alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 209.276,67 TL üzerinden devamına, asıl alacak 207.274,91 TL'ye takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak 207.274,91 TL'nin %20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, yargılama süresince tebliğ şerhi sunulmadığı halde davalının temerrüde düştüğü belirlenemediğinden, tahmini yapılan hesaplamaya dayalı olarak temerrüt faizine hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı, ancak, bu hususun yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul 5. İcra Müdürlüğü'nün 2015/11709 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, 207.274,91-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faizi işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak 207.274,91-TL nin %20'si oranında hesaplanan (41.454,98-TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10.583,94 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 21/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.