Esas No: 2012/2050
Karar No: 2012/4361
Karar Tarihi: 27.06.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2050 Esas 2012/4361 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali, tapu iptali ve tescil davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı kooperatif temsilcilerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili asıl davada, davalı kooperatifin, elektrik işlerini yapan müvekkilinin alacağını ödeyemediği için borcuna karşılık müvekkilini 01.01.1992 tarih ve 241 sayılı yönetim kurulu kararı ile üyeliğe kabul ettiğini ve kendisine bodrum kattaki daireyi tahsis ve teslim ettiğini, dairesinin kapısını kilitleyerek ... iline giden müvekkilinin 2000 yılı Ağustos ayında döndüğünde, davalı kooperatifin dairenin kapıcı dairesi olduğunu belirterek müvekkilini daireye sokmadığını, daha sonra müvekkili hakkında 15.04.1992 tarihinde ihraç kararı alındığını öğrendiklerini, kararın kendilerine tebliğ edilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin üyeliğinin devam ettiğinin tespiti ile ihraç kararının geçersizliğine, davalının daireye el atmasının önlenmesine ve dairenin tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline, mümkün olmazsa bedelin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; birleşen davada, yargılama sırasında 16.04.2003 tarihli yönetim kurulu kararı ve bu karara itiraz edilmesi üzerine 31.05.2003 tarihli genel kurul kararı ile müvekkilinin yeniden kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini, kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, iptallerine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili Yargıtay bozma kararından sonra 08.07.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi tarafından hesaplanan 5.836,00 TL asıl alacaktan ödenen 2.000,00 TL düşüldükten sonra kalan 3.836,00 TL nin ve bu alacağa isabet eden 6.390,00 TL faiz alacağının ve asıl alacağa 18.06.2003 tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan faizin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davada, projede kapıcı dairesi olarak görünen dava konusu yere tapu alınması hukuken mümkün olmadığından 15.04.1992 tarihli yönetim kurulu kararıyla davacının borcunun taksitler halinde ödenmesine ve üyeliğinin feshine karar verildiğini, borcun çeklerle ödendiğini, bu süre içinde de davacıdan her hangi bir ad altında para alınmadığını, adına kredi çekilmediğini, genel kurul toplantılarına çağrılmadığını, kooperatifin ihyasından sonra 16.04.2003 tarihli yönetim kurulunda alınan davacının üyeliğinin feshi kararının 31.05.2003 tarihli genel kurulda onaylandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının kooperatiften olan alacağının denkleştirici adalet ilkesi gereği iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile talep edilen kısmın tahsiline, diğer taleplerin ve birleşen davanın ise davacının üyelik sıfatı bulunmadığı, ihracına ilişkin kararların yok hükmünde olduğu gerekçesiyle reddine dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, davalı kooperatifin, davacının üyeliğe kabulüne ve üyelikten ihracına dair aldığı kararlarla davacının üyeliğini benimsediği ve davacının yasa ve
anasözleşme hükümlerine göre usulüne uygun biçimde ihraç edilmediği, kooperatif ortağı olduğu, kendisine konut tahsis olanağı bulunmadığı, buna göre konut karşılığı tazminat isteyebileceği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davacının yasa ve anasözleşme hükümlerine göre usulüne uygun biçimde ihraç edilmediği, kooperatif ortağı olduğu, davacıya konut tahsis olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 5.836, 92 TL asıl alacaktan ödenen 2.000,00 TL düşüldükten sora kalan 3.836, 00 TL asıl alacak ve bu alacağa isabet eden 6.390,00 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 10.226,00 TL nin ve asıl alacağa 18.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek avans işlemlerine uygulanan faiz ile birlikte davalı kooperatiften tahsiline karar verilmiştir
Kararı, davalı kooperatif temsilcileri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı kooperatif temsilcilerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de, bozmanın gerekleri yerine getirilmemiştir. Yargıtay bozma ilamında, kooperatif ortağına konut tahsis edilemediğinde verilmesi gereken tazminatın hesaplama formülü ayrıntıları ile belirtilmiş olmasına rağmen, bu formüle uygun hesaplama yapmayan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Bu itibarla, mahkemece, kooperatif konusunda uzman bilirkişiler ile inşaat mühendisi bilirkişiden oluşacak yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak mahallinde keşif icrası ile bozma ilamında açıklanan formüle uygun yeni bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Öte yandan, 04.02.1948 gün ve 1944/10 E.- 1948/3 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, ıslahın HUMK"nun 84. maddenin açık kuralı gereğince soruşturma ve yargılama bitinceye kadar yapılabilmesi, Yargıtay"ca karar bozulduktan sonra bu yoldan yararlanmaya olanak bulunmaması karşısında bu hususun göz ardı edilerek, bozma sonrası yapılan ıslaha geçerlilik tanınması, kazanılmış hakları ihlal edeceğinden doğru olmadığı gibi, davacı tarafından açıkça dava tarihinden önceye yönelik faiz talebi bulunmamasına ve kooperatif ile ortaklar arasındaki ilişkinin ticari nitelik taşımamasına göre, dava tarihine kadar işlemiş faize ve dava tarihinden sonra da avans faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı temsilcilerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.