Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4050 Esas 2022/5207 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4050
Karar No: 2022/5207
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4050 Esas 2022/5207 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette hissedar sıfatının sicil kayıtlarına yansıtılmadığını ileri sürerek hisselerin önceki ortak adına tescilini talep etti. Davalı vekili ise hisselerin usulsüz bir şekilde üçüncü kişilere devredildiğini ve devrin yönetim kurulu kararı ile kaydedildiğini savunarak davanın reddini istedi. Birleşen davada davacı vekili, elinde bulunan hisse senetlerinin davalılara devredilmiş olduğunu ileri sürerek devrin geçersizliği ve müvekkilinin adına tescilini talep etti. Davalılar zamanaşımı def'inde bulundular ve davanın reddini istediler. Daire, mahkeme kararını onadıktan sonra davacı vekilinin karar düzeltme istemini reddetti. Karar düzeltme istemi hiçbiri HUMK 440. maddesinde yer alan halleri ihtiva etmediği için reddedildi. Karar düzeltme harcı ve para cezası hazineye ödenecek.
Kanun Maddeleri:
HUMK 440. madde: Karar düzeltme talebi, verilen kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yazılı veya sözlü olarak yapılır.
HUMK 442. madde: Karar dü
11. Hukuk Dairesi         2021/4050 E.  ,  2022/5207 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 31.10.2019 gün ve 2015/910 - 2019/760 sayılı kararı onayan Daire'nin 10.03.2021 gün ve 2020/1632 - 2021/2252 sayılı kararı aleyhinde asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
    Asıl davada davacı vekili, davalı şirketin esas sermayesi paylara bölünmüş bir anonim şirket olup, 1967 yılında kurulduğunu, holdingin kuruluşundan bu yana hissedarlarının değiştiğini ve nama yazılı hisse senetlerinin hissedarları tarafından devralındığını, müvekkilinin davalı şirketin kurucularından İhsan Sabancı'nın kızı olduğunu, İhsan Sabancı'nın ölümü üzerine davalı şirkette veraset ilamındaki orana göre hissedar sıfatını kazandığını, bu çerçevede müvekkiline davalı tarafından ihraç edilen 74 adet nama yazılı hisse senedi teslim edildiğini, işbu hisse senetlerinin müvekkilinin davalı şirketteki hak sahipliğini açıkça kanıtladığını ancak, müvekkilinin hissedarlığının sicil kayıtlarına yansıtılmadığını ve merkezi kayıt kuruluşuna da bildirilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin elinde bulundurduğu 74 adet nama yazılı hisse senedi nedeniyle davalı şirkette hissedar olarak hak sahibi olduğunun tespitini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında müvekkilinin davalı şirketteki hisselerinin usule ve hukuka aykırı olarak şirket kayıtlarında üçüncü kişiler adına kaydedilmiş olduğunun anlaşılması karşısında, müvekkilinin davalı şirkette sahip olduğu hisselerin geçerli bir hisse devri bulunmadan üçüncü kişiler adına pay defterine işlenmiş olması nedeniyle 16.03.1994 tarihli pay devir işleminin geçersizliği veya hükümsüzlüğünün tespiti, 16.03.1994 tarihli yönetim kurulu kararı ile pay devir işleminin iptali ve hisselerin önceki ortak olan müvekkili adına tescili taleplerini içerir şekilde davayı ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
    Asıl davada davalı vekili, davacının 16.03.1994 tarihinde maliki bulunduğu 2.999.717.000.- TL nominal değerli nama yazılı hisse senetlerini müvekkili şirketin diğer ortaklarına satıp, devrettiğini, satış işleminin pay defterine kaydedilmesi için davacı tarafından talepte bulunulduğunu, bunun üzerine alınan yönetim kurulu kararıyla devir işleminin yeni malikler adına tesciline ve pay defterine kaydına karar verildiğini, satış bedellerinin de ortaklar cari hesabından aynı tarihli talimat ile Akbank aracılığıyla ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin şirket hisselerinin iradesi dışında, usulsüz ve yasaya aykırı bir şekilde davalılara devredildiğinin öğrenildiğini oysa, müvekkilinin halen pay defterinde kayıtlı olup, şirket ortağı olduğunu, hisse senetlerinin fiziki olarak müvekkilinde bulunduğunu, pay defteri ve hisse senetlerinin elinde bulunmasının müvekkilinin hissedarlığının kanıtı olduğu ancak, elinde bulunan hisse senetlerinin davalılara devredilmiş olduğunun ortaya çıktığını, devir işleminin TTK'nın 416. maddesinde yer alan emredici düzenlemeye aykırı olup, geçersiz olduğunu, geçerli bir devirden söz edebilmek için ciro ve teslim şartı bulunduğunu ancak, hisse senetlerinin fiziki olarak halen müvekkilinin elinde olduğunu, pay defterine kaydedilmeyen, emredici yasa hükmüne ve ana sözleşmeye aykırı olan devir işlemin geçersiz olduğunu ileri sürerek, devrin usulsüzlüğünün tespiti, hisse senetlerinden doğan tüm hakların, maliki bulunduğu hisse senetlerine isabet eden temettü bedellerinde ve sermaye artışları sırasında dağıtılan bedelsiz hisse senetlerinden kendisine isabet eden payların verilmemesi nedeniyle bu payların aynen teslimi ile ortaklık pay defterinde tescili, hisselerin müvekkili adına Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde kaydileştirilmesi, mümkün olmadığı taktirde temettü bedelleri ve bedelsiz pay bedellerinin dağıtıldığı, bedelsiz payların ise verildiği günden itibaren en yüksek iskonto faiziyle birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davalılar ..., ...ve ... vekili, zamanaşımı def'inde bulunmuş, davacının hisse senetlerinin tamamını müvekkillerine ve diğer davalı ...'e satış suretiyle devrettiğini ve devri yönetim kuruluna da bildirerek hisselerin pay defterinde yeni malikleri adına tescil ve kaydedilmelerini talep ettiğini ayrıca, hisse senetlerinin en kısa zamanda teslim edileceğinin de taahhüt edildiğini, yönetim kurulu tarafından da hisselerin müvekkilleri ve diğer davalı adına tesciline ve pay defterine kaydına karar verildiğini, aynı gün davacının satış bedelini de aldığını, devrin üzerinden geçen 17 yıl boyunca davacının hiçbir genel kurula katılmadığını, temettü, kar payı ödemesi gibi taleplerde bulunmadığını, elinde bulunan fiziki hisse senetlerini de müvekkillerine ibraz etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada davalı ... vekili, zamanaşımı def'inde bulunmuş, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.
    Bu kez asıl ve birleşen davada davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 89,40 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 1.419 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen asıl ve birleşen davada davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara