Esas No: 2021/570
Karar No: 2022/5224
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/570 Esas 2022/5224 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/570 E. , 2022/5224 K.Özet:
Davalı şirket ile davacı şirket arasındaki davada, mahkeme ilk kararında davacıların taleplerini reddetmiş, davacılar da bu kararı temyiz etmiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, davacıların yargılamanın yenilenmesi talepleri usulden reddedilmiştir. Davacılar bunun üzerine istinaf başvurusunda bulunmuş ancak istinaf da reddedilmiştir. Sonuç olarak, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun görülmüştür ve davacıların temyiz istemi reddedilmiştir. Kanun maddeleri ise sırasıyla HMK 115/2 (dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği), HMK 353/b-1 (esastan reddine karar verilmesi gereken haller), HMK 370/1 (kararın onanması) ve HMK 372 (işlem yapılması gereken haller) şeklindedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 30.01.2018 tarih ve 2017/142 E- 2018/12 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.11.2020 tarih ve 2019/2329 E- 2020/1286 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Yargılamanın iadesini isteyen davacı şirket temsilcisi, taraflarınca açılan 2010/22 Esas, 2012/206 Karar sayılı dosyasında görülen davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, davada, davacı şirket tarafından yapılan ödemelere ilişkin olarak dosya içerisine sunulan tahsilat makbuzlarının dikkate alınmadığını, tahsilatların davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen, davalı defter kayıtlarında gözükmediğinin bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında yer aldığını, davacı şirkete sorulmadığı halde eski avukatları tarafından davalı şirket sahibi ...’a yemin ettirilerek kesin delil olan yemin delili ile davanın reddedildiğini, davacı şirket ortağı ve diğer davacı ... ... tarafından imza olunduğu iddia edilen 26.05.2009 tarihli hesap mutabakatı olarak değerlendirilen belgenin hukuki bir geçerliliğinin bulunmadığını, kendisinin şirket ortağı olup şirketin müdürü olmadığını, davalı tarafından düzenlenen 53 adet fatura konusu ürünlerin taraflarına teslim edildiğine dair irsaliye belgesi olmamasına rağmen 85.000,00TL tutarındaki fatura bedelinin firmalarına borç kaydedildiğini, davacı şirket kayıtlarında yer alan iadelerin davalı kayıtlarında gözükmediğini, ileri sürerek mahkemenin 10.07.2012 tarih ve 2010/22 Esas, 2012/206 Karar sayılı kararı hakkında yargılamanın yenilenmesine, yapılacak yargılama sonunda ilk davadaki istemlerinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılamanın iadesini isteyen davacı ..., taraflarınca açılan 2010/22 Esas, 2012/206 Karar sayılı dosyasında görülen davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, davacı şirket ortağı olarak tarafına imzalatılan 26.05.2009 tarihli hesap mutabakatı olarak değerlendirilen belgenin hukuki bir geçerliliği bulunmadığını, şirketi borçlandırıcı işlemlerde yetkisinin bulunmadığını ileri sürerek mahkemenin 10.07.2012 tarih ve 2010/22 Esas, 2012/206 Karar sayılı kararı hakkında yargılamanın yenilenmesine, yapılacak yargılama sonunda ilk davadaki istemlerinin hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların dilekçelerinde belirttikleri hususların esasa ilişkin olup, temyiz kanun yolunda incelemeye tabi tutulduğunu, davacıların yargılamanın yenilenmesini gerektirecek nitelikte bir iddiada bulunmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacılar yargılamanın yenilenmesi taleplerini asıl yargılama sırasında düzenlenen bilirkişi raporunun hatalı olduğu, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, tanıklarının dinlenmesi gerektiği, 26/05/2009 tarihli hesap mutabakatı olarak tanzim olunduğu iddia olunan belgenin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, çünkü davacı ...'nin şirketi temsile yetkili olmadığı iddialarına dayandırdıkları, davacıların yargılamanın yenilenmesini talep ettiği mahkemenin 2010/22 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda "Davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 17.368,78 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine" ilişkin oluşturulan 2012/206 sayılı 10/07/2012 tarihli kararının davacılar vekilince temyiz edilmekle Yargtıay 19. Hukuk Dairesinin 2012/17684-2013/3270 sayılı 20/02/2013 günlü ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği, kararın 05/06/2013 tarihinde kesinleştiği, temyiz aşamasında temyiz sebebi olarak ileri sürülen, ... ...'in borçlandırma yetkisinin bulunmaması, irsaliye fatura konusu emtiaların davacı şirkete temsil edildiğini gösterir imza ve kaşelerin bulunmadığı, 26/05/2009 tarihli belgede faiz hariç mütabakat sağlanmıştır ibaresinin bilahare konulduğu, faturaların temsil alındığının kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu yine 27/08/2009 tarihli belgede yer alan yazı ve imzaların müvekkile ait olmadığı itirazlarının değerlendirilerek temyiz taleplerinin reddedildiği, davacıların yargılamanın yenilenmesi taleplerinin asıl dava yargılaması sırasında değerlendirilen hususlara ilişkin olup, tahdidi olarak sayılan herhangi bir yargılamanın iadesi sebebine dayanmadığının anlaşıldığı, bu nedenlerle, yargılama iadesi talebinin esasa girişilmeksizin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK'nun 115/2 maddesi birinci cümlesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yargılamanın iadesi talebinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yargılamanın yenilenmesi olarak ileri sürülen, şirket ortağı ... ...'in mutabakat yetkisinin bulunmaması, davalı tarafından borcun ödendiği iddiası ve 53 adet 85.000,00 TL bedelli emtianın teslim alınmadığına ilişkin iddianın yargılamanın tüm aşamalarında ileri sürüldüğü, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine, hükmün davacı tarafından temyiz edildiği ve bu hususların açık şekilde temyiz isteminde de ileri sürüldüğü, Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi tarafından incelenen davacıların temyiz isteminin reddine karar verilerek hükmün onandığının anlaşıldığı, davacı vekillerinin, yargılama sırasında, davalı şirket yetkilisine yemin teklif edilmesinde, yetkilerinin kapsamı ve yemin sonrası yargılama süreci dikkate alındığında bir isabetsizlik bulunmadığı, yargılama sırasında, dayanılmayan tanık delilinin yargılamanın yenilenmesi nedeni yapılması yerinde olmayıp, HMK'nın 375/1.ç, d ve e. maddelerinde gösterilen yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin bulunduğu iddia ve ispat edilmediği, asıl dava dilekçesi ile delil listesinde, emtianın iadesine ilişkin beyan ile tanık delili bulunmadığı, esasen, yasada hükme esas alınan bir tanığın sonradan yalan tanıklık nedeniyle kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararıyla mahkum edilmiş olması, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak belirlenmiş olup, mahkemece tanık beyanıyla karar verilmediği, yargılamanın şekli anlamda kesinleşmesinin yargılama güvenliğine ilişkin olup, kesinleşen bir hükme karşı, daha önceden ileri sürülen ve yargılama sırasında dikkate alınmamış hususların bulunduğu kabul edilerek yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 28,10 TL harcın temyiz eden davacılara iadesine,
23/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.