Esas No: 2020/8319
Karar No: 2022/5230
Karar Tarihi: 23.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8319 Esas 2022/5230 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8319 E. , 2022/5230 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.09.2018 tarih ve 2015/364 E- 2018/713 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 01.10.2020 tarih ve 2019/89 E- 2020/903 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 21.06.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili bankanın ...Şubesi tarafından borçlu ... ve müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla ...'in imzalamış olduğu 25.11.2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden ...'e nakit kredi kullandırıldığını, 366.138,15 TL nakit borcun ödenmesi için 22.12.2011 tarihinde noter aracılığı ile ihtarname keşide edilerek borçluların temerrüde düşürüldüğünü, buna rağmen borçların ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, satılan taşınmaz bedelinin alacağı karşılamaması üzerine rehin açığı belgesi alınarak Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/3912 esas sayılı takip dosyası üzerinden 320.743,42 TL bedelle ilamsız haciz yoluyla takibe başlanıldığını, ancak borçlular tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu, ilk yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibin kesinleştiğini ve satış işleminin de gerçekleştirildiğini, kesin rehin açığı belgesine dayanılarak yeni bir takip yoluna gidildiğini, kredi sözleşmesinde borçlu olarak ...'in müteselsil kefil olarak da ...'in imzalarının bulunması nedeniyle borçtan sorumlu olduklarını, genel kredi sözleşmesinde faiz oranlarının açık olduğunu, % 75 oranında temerrüt faizi talep yetkilerinin olmasına rağmen % 48 oranında temerrüt faizi talep edildiğini iddia ederek itirazın iptali ile % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili ...'in 60.000,00 TL Türkiye Garanti Bankası’ndan, 260.000,00 TL Kredi Garanti Fonundan olmak üzere toplamda 320.000,00 TL Türkiye Garanti Bankası’ndan kredi kullandığını, Garanti Bankası’ndan kullandığı 60.000,00 TL krediyi ödeyememesi üzerine yapılandırmaya gidildiğini ve 10.000,00 TL ödediğini, yapılandırma sonunda borcun 135.000,00 TL'ye çıkması nedeniyle yapılandırmayı yapamadığı ve icra takibi sonucunda rehinli konutun 86.000,00 TL'ye satıldığını, kredi sözleşmesindeki 500.000,00 TL'nın sonradan yazıldığını, ...'in eşi olan ...'in tüm sayfalarda imzasının bulunmadığını, kefil olunan miktarın hiçbir yerde yazılmadığını, eşinin kefil olmadığını, sadece lehine ipotek verdiğini, 320.000,00 TL kredi çekildiği halde toplamda 1.000.000,00 TL'ye yakın icra takibi yapıldığını, itirazlarını tekrarladıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, taraflar arasında genel kredi sözleşmesi yapıldığı, sözleşme tarihi 2010 olması nedeniyle eski Borçlar Kanunu hükümlerinin geçerli olduğu, buna göre kefilin imzası ve sözleşme limitinin bulunması yeterli olup dava konusu sözleşmede her iki unsurun bulunduğu ve dolayısıyla sözleşme ve kefaletin geçerli olduğu, her ne kadar sözleşmede bankanın TCMB'na bildirdiği faiz tablosundaki en yüksek kredi faizinin uygulanacağı belirtilmiş ise de mahkemece yazılan müzekkereye verilen cevabın ekinde sunulan dava konusu krediye ait ve müşterinin de imzasını taşıyan kredi bilgileri ve ödeme planında dava konusu kredinin yıllık faizinin % 10,80 oranında, temerrüt faizinin ise kredi faiz oranının % 30 fazlası olarak hesaplanacağının belirtildiği, bu nedenle bu oranların esas alınması gerektiği, bu oranları esas alan son bilirkişi raporunda belirtilen miktarlar üzerinden itirazın iptali ve takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı borçlular haksız olarak takibe itiraz edip davacının zamanında alacağına ulaşmasına engel olduğundan İİK'nın 67/2 maddesi uyarınca hüküm altına alınan alacağın % 20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/3912 esas sayılı dosyası ile yapılan takibe vaki itirazlarının 34.421,63 TL asıl alacak, 8.247,42 TL işlemiş faiz ve 412,37 TL BSMV olmak üzere toplam 43.081,42 TL yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 14,40 oranında faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalıların kötüniyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, dosya içerisinde bilgi, belge ve denetime ve hüküm kurmaya elverişli son bilirkişi raporundan, davacı bankanın ...Şubesi ile davalı ... arasında 25.11.2010 tarihinde 500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, diğer davalı ...'in müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı, davacı bankanın genel kredi sözleşmesi çerçevesinde 26.11.2010 tarihinde 5 yıl vadeli 325.000,00 TL kredi verdiği, Kredi Garanti Fonu A.Ş.'nin verilen kredi için 260.000,00 TL limitle kefil olduğu, asıl borçlu davalı ...'in 25.11.2010 tarihinde Ankara İli, ... İlçesi, ... Mahallesi'ndeki 843 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 10 no'lu bağımsız bölümü üzerinde doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı için davacı banka lehine 120.000,00 TL limitle 1. dereceden ipotek tesis ettiği, alacaklı davacı bankanın asıl borçlu davalı ... ve müteselsil kefil davalı ...'e Ankara ...Noterliği’nin 22.11.2011 tarih ve 27528 yevmiye no'lu kat ihtarnesi ile kredi borcundan dolayı 22.11.2011 tarihi itibariyle 366.138,15 TL alacağın 24 saat içerisinde ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının bildirildiği, kat ihtarının muhataplara 27.12.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davalı ...'in Ankara İli, ... İlçesi, ... Mahallesi'ndeki 843 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 10 no'lu bağımsız bölümünü 30.11.2011 tarihinde üzerindeki ipotek hakkı kaydı ile birlikte dava dışı Murat Kayış'a sattığı, kefil Kredi Garanti Fonu A.Ş.'nin 12.01.2012 tarihinde 260.000,00 TL ödediği, davacı ...'in 9.699,80 TL ödediği, davacı bankanın genel kredi sözleşmesi ve ipotek senedine dayılı olarak asıl borçlu ... ve taşınmaz maliki Murat Kayış aleyhine 26.09.2012 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yaptığı, davacı bankanın yapılan ihale sonucu Ankara İli, ... İlçesi, ... Mahallesi'ndeki 843 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 10 no'lu bağımsız bölümünü 87.000,00 TL bedelle alacağına mahsuben satın aldığı, 09.04.2014 tarihli 231.872,21 TL miktarlı kesin rehin açık belgesi aldığı, davacı bankanın genel kredi sözleşmesi, ihtarname ve rehin açığı belgesine dayanarak asıl borçlu davalı ... ve müteselsil kefil ... aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2015/3912 esas sayılı takip dosyası üzerinden 231.872,21 TL asıl alacak, 88.429,07 TL % 48 işlemiş faiz ve 442,14 TL % 5 BSMV olmak üzere toplam 320.743,42 TL alacağın tahsili amacıyla 23.02.2015 tarihinde ilamsız icra takibi yaptığı, davalıların yasal süresi içerisinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmesi sonucu takibin durduğu, genel kredi sözleşmesinin 5. maddesinde temerrüt tarihindeki bankaca tespit edilen en yüksek faizin % 50 fazlasının temerrüt faizi olarak uygulanacağının yer aldığı halde, geri ödeme planında yıllık akdi faizin % 10,80, temerrüt faizinin ise akdi faizin % 30 fazlası, yani % 14,04 olarak kararlaştırıldığı, genel kredi sözleşmesinden sonra imzalanan geri ödeme planındaki temerrüt faizinin uygulanması gerektiğinden davacının bu hususa ilişkin istinafının yerinde olmadığı, davanın rehin açığı belgesine dayalı takibe ilişkin itirazın iptali davası olduğu, rehin açığı belgesi icra hukuk mahkemelerinde görülen itirazın kaldırılması davalarında alacağın ispatı için yeterli bir belge kabul edilebilirse de ilamsız takibe ilişkin itirazın iptali davalarında borçlunun borcunu gösteren kesin bir delil olmadığı, İlk Derece Mahkemesi’nce banka kayıtlarına göre hesabı yaptırmasının hukuka uygun olması nedeniyle bu istinaf sebebinin de yerinde olmadığı, genel kredi sözleşmesinin tarihi dikkate alındığında Eski Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalı ...'in kefaletinin geçerli olduğu, hesap kat tarihi itibariyle 364.818,58 TL ana para borcu bulunduğunu, Kredi Garanti Fonu A.Ş. tarafından 12.01.2012 tarihinde yatırılan 260.000,00 TL, davalı ... tarafından 25.01.2012 tarihinde yatırılan 9.699,80 TL ve 04.07.2013 tarihinde ipotek satışından elde edilen 87.000,00 TL tenzil edildiğinde takip tarihi itibariyle davacının 34.421,63 TL ana para, 8.247,42 TL işlemiş faiz ve 412,37 TL BSMV olmak üzere toplam 43.081,42 TL alacağının kaldığı, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 14,40 oranında temerrüt faizi uygulanabileceği, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
(1) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
(2) Davalılar vekili İlk Derece Mahkemesi’ne sunduğu ikinci cevap dilekçesinde uygulanması gereken temerrüt faiz oranının %16,20 olması gerektiğini savunmuştur. Yine davalılar vekilince 28.02.2018 tarihli bilirkişi raporunun alınmasından sonra sunulan beyan dilekçesinde, aleyhe hususlar kabul edilmemekle birlikte bahsi geçen raporun inceleme sonucu bölümünün ikinci kısmında yer alan ve hesaplama sonucu 49.666,09 TL olan hesap doğrultusunda karar verilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce davalılar vekilinin oran ve miktar konusundaki bu beyanlarının davacı lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğu gözetilerek bu yönde bir değerlendirme yapılıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu beyanlar dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması ve bu hükme yönelen davacı istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi’nce esastan reddi yerinde olmadığından temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukardaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
...Y.