23. Hukuk Dairesi 2012/2558 E. , 2012/4292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... ... ve davacı ... İnş. Taah. A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı ......"ın ... Mah. 203 ada 131 parseldeki hissesi ve oluşacak imar parselindeki hissesinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmesi konusunda anlaştıklarını, birkaç parselin tevhidi gerektiğinden 41,42, 132 ve 39 parsel malikleri ile de 14.02.1986 tarihinde sözleşme imzalandığını, dava dışı başka arsa sahipleri ile de anlaşma yapıldığını, parsellerin birleştirilmesi sonucunda 4107 ada 61 parsel sayılı taşınmazın oluşturulduğunu, davalının bu parseldeki ortaklığın giderilmesi için açtığı davanın 1997 yılında sonuçlandığını, daha sonra 2007/15 sayılı satış dosyası ile taşınmazı davalının aldığını, bu süreçte davalının başka bir yüklenici ile anlaştığını, davacı şirketin sözleşme yapılacağı zannıyla harcama yaptığını ileri sürerek, 14.02.1986 tarihli sözleşmenin davalının sözleşmeye aykırı davranışları sonucunda ifasının imkansız hale gelmesi nedeniyle feshine ve sözleşmenin feshinden doğan zarara karşılık 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin imzalanmasından bu yana 23 yıldan fazla zaman geçtiğini, kimsenin kendi kusurundan kaynaklanan nedenlerle dava açamayacağını, vekalet verilmesine karşın davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, diğer akitlerin feshi nedeniyle sözleşmenin ifa kabiliyetinin kalmadığını, imar parseli ile yeni bir durum oluştuğunu, eski sözleşmenin geçerli kabul edilemeyeceğini, ortaklığın giderilmesi suretiyle davalının sözleşme konusu olmayan yeni bir pay aldığını, ayrıca istenilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı ... vekili, sözleşmenin imzalandığı tarihten bu yana 24 yıl geçtiğini, davacının tüm hak ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin sorumluluk doğuracak haksız bir davranışının olmadığını, davacının uzunca bir süre yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini, ortaklığın giderilmesi sonucunda taşınmazla bir ilgisinin kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Dahili davalılar ... ve ..., davacının kendilerini yanılttığını savunmuşlardır.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tevhit işlemleri sonucu oluşan 203 ada 74 parsel sayılı taşınmazın ortaklığın giderilmesi sonucu davalı tarafından alındığı, sözleşmenin yapıldığı tarih ile mülkiyetin kurulması anındaki koşulların farklı olduğu, taraf iradelerinin sözleşmenin feshi konusunda uyuştuğu, davacının sözleşmenin imzalanmasından itibaren sözleşmede taraf olmayan diğer paydaşlarla makul süre içinde sözleşme imzalamadığı, inşaatın yapılmasının olanaksız hale geldiği, davalının değişen hisse durumuna göre başka bir yüklenici ile anlaşmasında kötüniyetli olmadığı, bu sonucun meydana gelmesinde kusurlu olduğunun kanıtlanamadığı, davacı yüklenicinin kusurlu olduğu ve tazminat isteyemeyeceği gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshine ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı ve davalı ... ... vekillerinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden:
Davanın, tazminat istemine ilişkin bölümü reddedilmiştir. Dahili davalı ..., tazminat isteminin muhatabı olmadığı halde lehine vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Davalı ... ... vekilinin temyiz istemi yönünden:
Davacının sözleşmenin feshi ile ilgili talebi, davalının kusurlu olmadığı, aksine kusurun davacıda olduğu gerekçesiyle reddedilmiş olduğuna göre, davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru görülmemiştir.
Yukarıda 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle, hükmün bozulması gerekmiş ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK’nun 438/7.maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm bölümünün "Davanın reddedilen bölümü üzerinden dahili davalı ..." şeklinde başlayan 7. bendinin ve "Davacı vekilinin emeğine karşılık" şeklinde başlayan 5. bendinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, kararın bu şekilde düzeltilerek ONANMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.