Esas No: 2022/4383
Karar No: 2022/5326
Karar Tarihi: 04.07.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/4383 Esas 2022/5326 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/4383 E. , 2022/5326 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.12.2021 tarih ve 2021/649 E. - 2021/683 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Dosyanın incelenmesinde; davanın icra takibi sebebiyle haksız ödenen 255.789,00 TL’nin istirdadı istemine ilişkin olduğu, Ereğli (Konya) 2. Asliye Hukuk Mahkemesince Dairemizin 10.10.2018 tarih 2016/14670 E. - 2018/6196 K. sayılı bozma ve 18.06.2020 tarih 2019/270 E. - 2020/3013 K. sayılı karar düzetme isteminin reddi ilamları sonrasında 29.09.2021 tarihinde Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu'nun 07/07/2021 tarihli 608 numaralı ve 08/07/2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle mahkemenin asliye ticaret mahkemesi sıfatının ortadan kalkmış olduğu, kurul kararında derdest dosyalara bakılmaya devam edilmesi gerektiği yönünde bir ibarenin bulunmadığı, mahkeme ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin iş bölümü değil görev ilişkisi olması, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun anılan kararının uygulanma tarihi itibariyle önceden açılmış davalarda da görevsizlik kararı verilmesinin gerektiği nedenleriyle davanın HMK’nın 1, 114/1-c ve 115/2 maddelerine bağlı olarak dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun tespitine ve karar kesinleştiğinde başvuru halinde dosyanın Konya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verildiği, dosyanın gönderildiği Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, 03.12.2021 tarihinde her davanın açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği, HSK’nın yargı çevresini değiştiren ve idari nitelikte olan bu kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılan davalar için söz konusu olduğu, bu tarihten önce açılan davalar için uygulanma imkanının bulunmadığı, Ereğli (Konya) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının teknik anlamda görevsizlik kararı olmayıp kendine özgü bir devir (aktarma) kararı niteliğinde olduğu, Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği, bu kararın davalı vekilince temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemelerin göreviyle ilgili temel düzenlemeyi içeren HMK. 1. maddesi; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir”, hükmünü amirdir. Ticaret mahkemelerinin görevini düzenleyen TTK 5/2. maddesinde ise aynen: “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır” denilmektedir. Dava tarihinde henüz asliye ticaret mahkemesi bulunmamakla, dava doğru yerde, yani asliye ticaret mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemesinde açılmıştır. Genel görevli asliye mahkemelerinin baktığı işlerin tür ve sayıca çoğalması üzerine zaman zaman uzman mahkemeler kurulmaktadır. Asliye hukuk mahkemeleri bünyesinden ayrılan bazı uzman mahkemelere mevcut dosyaların devrine yönelik geçiş hükümleri konulmuştur. (Aile mahkemelerinin kurulması gibi) Bu halde halen görülmekte olan dosyaların yeni görevli mahkemeye devredilmesi gerektiği izahtan varestedir. Yeni mahkemenin ihdasıyla birlikte işin devrine yönelik özel hüküm bulunmaması halinde ise, mevcut mahkemelerin elindeki dosyaları göndermeksizin esastan karar bağlaması tabii hakim ilkesinin de doğal sonucudur. Belirtilen nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınmadığı anlaşılan 80,70 TL temyiz ilam harcı ile 397,80 TL temyiz başvuru harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 04/07/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1- 6102 sayılı TTK’nın 5/2 - 3. Maddeleri uyarınca bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ticari dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu, göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
2- HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca, görev aynı zamanda dava şartıdır. HMK’nın 115/1-2. Maddeleri uyarınca, mahkemelerin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilecektir. Öte yandan mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
3- İlk derece mahkemelerin kuruluşu ya özel kanunla (4787 sayılı Aile Mah. Kur. Dair kanun vb.) ya da 5235 sayılı Kanun’un 5. Maddesindeki “Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur” hükmüne istinaden HSK’nın olumlu görüşü alınarak Bakanlıkça kurulabilir.
4- 5235 s. K.’nın 7. maddesi uyarınca, mahkemelerin yargı yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları olmakla birlikte hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenebilir. Uygulamada, HSK tarafından faaliyete geçirilen ticaret mahkemeleri, o ilin mülki sınırlarını içine alacak şekilde görevlendirilmektedir. Diğer bir anlatımla, uyuşmazlık o ilin hangi ilçesinde veya kasabasında olursa olsun bu davaya bakma görevi ticaret mahkemesinin görev alanına girecektir.
5- Ticaret mahkemeleri nitelikleri itibariyle ihtisas mahkemesi mahiyetindedir. Usul hükümleri, nitelikleri gereği – tamamlanmış iş ve işlemler hariç – derhal uygulanması gerekli ve geriye yürütülemeyen kurallardır.
6- Tüm bu düzenlemeler birlikte dikkate alındığında, bir ilde asliye ticaret mahkemesi kurulmuş ise, bu nitelikte mahkeme olmadığı için ticari davalara bakmakta olan asliye hukuk mahkemelerinin ellerindeki derdest dosyaları “devir veya gönderme” kararıyla gerçek görevli mahkemeye göndermeleri gerekir. Zira, ticaret mahkemesinin kurulmasıyla birlikte, asliye hukuk mahkemesinin bu sıfatla davaya bakma görevi sona erer. Ticari dava niteliğindeki bir uyuşmazlığın ihtisas mahkemesi özelliği taşıyan ticaret mahkemesinde görülmesi taraflar için aynı zamanda bir hak ve güvencedir. Bu haktan tarafların mahrum bırakılması adil yargılanma hakkının ihlalini de gündeme getirebilecektir.
7- Öte yandan, Dairemizin yerleşik uygulamalarında da, ticaret mahkemeleri kurulduğunda dosyaların bu mahkemelere gönderilmesi gerektiği kabul edilmiştir (Dairenin 10.10.2016 T. ve 2016/9527-7952; 19.09.2016 T. ve 2016/6527-7349; 06.03.2017 T. ve 2016/1925-2017/1293).
8- Her ne kadar 6102 sayılı TTK’nın geçici 9.maddesinde “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir” hükmü var ise de, bu hükmün, ancak 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanması mümkündür. Ayrıca Kanun’un madde gerekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere bu hüküm, ticaret mahkemelerinin kurulması hadisesine uygulanamaz. Maddenin düzenleniş amacı, “görevsizlik kararı” verilmek suretiyle yargılama sürecinin uzamasının önüne geçmektir. Oysa ticaret mahkemesinin kurulması halinde asliye hukuk mahkemesince verilecek karar “gönderme/devir” kararı niteliğinde olup, HMK’nın 20 vd. maddelerindeki prosedürün uygulanmasını gerektirmeyen niteliği itibariyle kesin kararlardandır. Esasen hukuk mahkemeleri, ticaret mahkemesi kuruluncaya kadar, ona vekaleten davaya bakan mahkemeler olup, gerçek ticaret mahkemesinin kurulmasıyla birlikte asliye hukuk mahkemesinin ticaret mahkemesi sıfatı kendiliğinden ortadan kalkar.
9- Daire çoğunluğunun, asliye ticaret mahkemelerinin özel kanunla kurulmamış olması, kanuni hakim ilkesi gibi somut olmayan kavramlarla, asliye hukuk mahkemelerinin eldeki davalara bakmaya devam etmesi gerektiğine ilişkin görüşü, Dairenin yerleşik görüşüne de aykırıdır. Oysa Yargıtay Kanunu’nun 15/1-c maddesi uyarınca, bir daire yerleşmiş içtihadından dönmek isterse veya benzer olaylarda birbirine uymayan kararlar vermiş bulunursa, bu konuda İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’na başvurması gerekir.
Anılan nedenlerle, Konya 3. Ticaret Mahkemesinin görevsizlik kararının bozulması gerektiğini düşündüğümden, kararı onayan Daire çoğunluğunun, bir yerde ticaret mahkemesi kurulsa bile o yerdeki asliye hukuk mahkemelerinin ellerindeki derdest davalara bakmaya devam etmeleri gerektiğine ilişkin görüşünü isabetli bulmuyorum.