Esas No: 2021/1340
Karar No: 2022/5500
Karar Tarihi: 05.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1340 Esas 2022/5500 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1340 E. , 2022/5500 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
BİRLEŞEN
DAVALAR : 1- İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN 2009/407 VE 2009/411 ESAS
2- İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NİN 2010/169 ESAS
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.12.2016 tarih ve 2014/708 E. - 2016/875 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne-reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.11.2020 tarih ve 2020/38 E. - 2020/195 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanunun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl davada, taraflar arasında acentelik sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşmenin 23/11/2007 tarihi itibari ile müvekkilince haklı nedenle feshedildiğini, bu durumun 26/11/2007 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiğini, sözleşmeden kaynaklı alacağının bulunduğunu ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak 62.992,24 TL'nin 26/11/2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili asıl davada, feshin haksız olduğunu, sözleşmenin 26. maddesine uygun davranılmadığını, 3 aylık süre koşuluna uyulmadığını, müvekkiline çalışmaları sırasında davalının başarı ödülleri verdiğini, davacının müvekkilinin yarattığı portföyden yararlanmak amaçlı olarak davayı açtığını ve alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/407 Esas sayılı davada davacı vekili, müvekkilinin 1983 yılından beri sigortacılık alanında faaliyet gösterdiğini, 1999 yılından akdin feshedildiği 2007 yılı sonuna kadar davalıyla devam eden acentelik sözleşmesinin bulunduğunu, bu süreçte geniş müşteri portföyü oluşturduğunu, davalının Batı Anadolu Bölge Müdürlüğünde bir takım usulsüzlükler ve geçimsizlikler meydana geldiğini, bu nedenle bölge müdürü ve yardımcılarının görevden alındığını, durumu genel merkeze müvekkilinin bildirdiğini, intikam amaçlı olarak sözleşmede aksine hüküm olmasına rağmen davalı rızasıyla müvekkilinin tali acente çalıştırmasının ve ödemelerde gecikme olduğunun gerekçe gösterilerek sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini, ödemelerde aksama bulunmadığını ve tali acentenin varlığının davalı tarafından bilindiğini, temerrüte düşürülmediğini, davalının müvekkilinin portföyünden yararlandığını ileri sürerek 34.410,00 TL portföy tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, feshin haklı olduğunu, davacının sözleşmeye aykırı tali acente çalıştırdığını, bedelleri düzenli ödemediği için sistemin otomatik olarak kesildiğini, başka sigorta şirketlerine de acentelik yaptığının tespit edildiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/411 Esas sayılı davada davacı vekili, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/407 Esas sayılı dava dilekçesindeki vakıaları tekrar ederek, davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini, müvekkilinin müşterilerine yazılar ve mesajlar göndererek kötülediğini, küçük düşürdüğünü, ticari itibarını zedelediğini ileri sürerek 200.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, istemin yerinde olmadığını, manevi tazminat koşullarının gerçekleşmediğini ve yazılan yazılarda davacının ticari itibarının zedelenmediğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/169 Esas sayılı davada davacı vekili, birleşen davalardaki aynı vakıaları tekrar ederek, davalının sözleşmeyi haksız feshettiğini, feshedilmeden önce yapılmış, henüz prim vadeleri gelmemiş ve iptal de edilmemiş poliçelerden dolayı davalının müvekkilinden prim borcu talep ettiğini, defter ve kayıtlarında müvekkilini borçlu gösterdiğini, prim borçlusunun müvekkili olmadığını ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak müvekkilinin 16.848,16 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, istemin zaman aşımına uğradığını, davacının hukuki yararının olmadığını, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; asıl dava yönünden yapılan incelemede; bilgisayar kayıtları ile fiziki olarak poliçelerin sunulamaması, düzenlenen ve iptal edilen poliçeler bakımından net olmaması nedeniyle tam belirleme yapılamadığı, ancak, davalının karşı tarafa çekmiş olduğu ihtarnamede 2007 yılı 9. 10. ve 11. aylara ilişkin borcun varlığını kabul etmesi esas alındığında, dava tarihi itibariyle en az 43.835,00 TL borcunun bulunduğunun kabulü gerektiği, bunun üzerindeki borcun varlığı hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/407 Esas sayılı dava yönünden yapılan incelemede; portföy tazminatının talep edilebilmesi için, akdin feshinde acentanın kusursuz olması gerektiği, acentanın sözleşmeye aykırı olarak tali acente çalıştırdığı hususunun karşı tarafça da kabul edildiği, bu durumu davalının uzun süreden beri bildiği, kayıtlarda da yer aldığı, herhangi bir uyarı yapılmadığı, ödeme ile ilgili olarak da herhangi bir ihtarın olmadığı, bu aşamadan sonra doğrudan anılan hususların sözleşmenin feshi nedeni olarak gösterilmesinin TMK'nın 2. maddesinde düzenlenmiş iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, davalının akdin feshinde haksız olduğu ve
davacının portföy tazminatı talep edebileceği, tazminat tutarının davalı kayıtlarından tam tespit edilemediği, ancak, taraflar arasındaki ilişkinin yaklaşık 8 yıl sürmesi, çok sayıda poliçeler düzenlenmesi nedeniyle davacının 34.410,00 TL kadar portföy tazminatına hak kazanacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/411 Esas sayılı dava yönünden; davalı şirketin davacının müşterilerine gönderdiği yazı içerikleri esas alındığında, davalı ... şirketinin müşterileri acentelik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle bilgilendirdiği, bundan sonraki dönemde yeniden sözleşme yapılabileceğini açıkladığı, davacıyı kötülemeye veya onun ticari itibarını zedelemeye yönelik beyanlarda bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/169 Esas sayılı dava yönünden; akdin feshinden önce poliçelerin düzenlenmesine rağmen iptal edilip edilmediğinin belli olmadığı ve vadesi gelmemiş prim borçlarından dolayı davacının kayıtlarda borçlu gösterildiği, esasen bu primlerin borçlusunun sigorta ettirenler olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; asıl dava, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/407 Esas sayılı ve İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/411 Esas sayılı davaları yönünden yapılan incelemede; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının çektiği karşı ihtarnamede bir kısım borca yönelik kabul ettiği, davacının ticari itibarı zedelemeye yönelik hareketlerde bulunmadığı, portföy tazminatına hak kazanım koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, taraf vekillerinin bu yöndeki istinaf başvurularının reddine, birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/169 Esas sayılı dava yönünden yapılan incelemede; davacı ..., acentelik ilişkisinden doğan 510.246,38 TL borcun tahsilini davalıdan talep etmesine rağmen ödenmemesi üzerine asıl dava olan alacak davasını açmış olup bu davada verilecek karar maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıyacağından yani verilecek karar ile alacak ya da borcun varlığı ispat edilebileceğinden işbu dava devam ederken davalı ...'ün acentelik ilişkisi sebebiyle borcunun bulunmadığının tespitine dair dava açmasında bir hukuki yararı bulunmadığından birleşen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin bu davaya yönelik istinaf istemlerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulüne, 43.835,00 TL'nin yıllık %25 oranını geçmemek üzere 26/11/2007 tarihinden itibaren DİE'nin TEFE endeksindeki en son 12 aylık artış oranının %10 fazlası temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/407 Esas sayılı dava dosyasındaki davanın kabulüne, 34.410,00 TL portföy tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/411 Esas dava dosyasındaki manevi tazminat davasının reddine, birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/169 esas sayılı dava dosyasındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/411 E. sayılı davasına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde; İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl dava ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/407 E. sayılı ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/169 E. sayılı davalarına yönelik temyiz istemleri yönünden yapılan incelemede ise; HMK'nın 6763 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değişik 362/1-a maddesi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemelerinin miktar veya değeri 40.000,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin verdiği kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Bu miktar, HMK'nın Ek 1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm tarihi itibarile 72.070.- TL'dir. Asıl davanın dava değeri 62.992,24 TL, birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/407 E. sayılı dosyada davanın değeri 34.410,00 TL, birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/169 E. sayılı dosyada davanın değeri 16.848,16 TL olup, bu miktarların yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. HMK'nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, asıl dava ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/407 E. sayılı dava ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/169 E. sayılı davasında taraf vekillerinin kesin olan kararlara yönelik temyiz istemlerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Birleşen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/411 E. sayılı davasına yönelik tarafların temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl dava ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/407 E. sayılı ve birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/169 E. sayılı davalarında Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükme yönelik taraf vekillerinin temyiz isteminin REDDİNE, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 561,24 TL harcın temyiz eden birleşen 2009/411 Esas sayılı dava yönünden-davalı ...'ne iadesine, istek halinde aşağıda yazılı 786,49 TL harcın temyiz eden birleşen 2009/411 Esas sayılı dava yönünden-davacı ...'e iadesine, 05/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.