Esas No: 2022/2052
Karar No: 2022/5420
Karar Tarihi: 05.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/2052 Esas 2022/5420 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/2052 E. , 2022/5420 K.Özet:
Davalı şirketin yurt dışında vaat ettiği yüksek faizlerle para topladığı ancak davacının verdiği parayı geri alamadığı gerekçesiyle açılan dava, kesin hüküm itirazı nedeniyle usulden reddedilmiş, istinaf sonucu ise geçici kanun maddesi uygulanarak dava ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak, dava şartlarına göre kesin hüküm itirazı öncelikle incelenmesi gerektiği için Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur. Kararda, HMK'nın 114/1-ı-i ve 115/1-2 maddeleri ile 303/1 maddesi açıklayıcı şekilde belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.10.2020 tarih ve 2017/897 E. - 2020/692 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 19.11.2021 tarih ve 2021/599 E. - 2021/2287 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin yurt dışında birçok ülkede yatırılan paraların istenildiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği vaadi ile para topladığını, müvekkilinin de davalı şirkete para verdiğini ancak verilen paranın bir türlü geri alınamadığını ileri sürerek müvekkilinin davalı şirkete ortak olmadığının tespiti ve alacak talep etmiştir.
Davalı vekili, konusu ve tarafları aynı olan Alman Federal Mahkemesi kararının Türkiye’de tenfiz edildiğini, bunun kesin hüküm oluşturduğunu ileri sürerek davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018-270 Esas 2018-830 Karar sayılı dosyasında davaya konu edilen belgelere dayalı olarak 60.750 DM karşılığı 31.060,98 Euro hakkında davacı tarafından davalıya karşı açılan alacak davasının yargılaması sonunda Almanya Hamburg Asliye Hukuk Mahkemesince 09/11/2015 tarih 330 O 230/09 sayılı kararı ile verilen davacının davasının reddine dair kararın tenfizine karar verildiği kararının kesinleştiği gerekçesiyle davanın kesin hükmün varlığı ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince taraflar arasında görülmekte olan davanın 05.12.2019 tarihinde 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 4. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, açılan dava ile illgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılmada, davalı ...Ş. tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak yapılan kesin hüküm itirazı değerlendirilmiş ve davanın kesin hüküm sebebiyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine ise Bölge Adliye Mahkemesince uyuşmazlığa 3332 sayılı Yasa’nın geçici 4. maddesinin uygulanması gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dava ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Ancak, HMK’nın 114/1-ı-i maddeleri uyarınca, aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması ve aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartları olarak belirlenmiştir. HMK’nın 115/1-2. maddeleri uyarınca, mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilecektir. Öte yandan mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. HMK 303/1 maddesi ise bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerektiğini hüküm altına almıştır.
Bu durumda, dava şartlarından olan kesin hüküm itirazının öncelikle incelenmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince 05.12.2019 tarihinde 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasa’ya eklenen geçici 4. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak künyesi verilen kanun maddesine öncelik tanınması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.