Esas No: 2012/1140
Karar No: 2012/3802
Karar Tarihi: 30.05.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1140 Esas 2012/3802 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, davalı kooperatif ile belirli bir bedel karşılığında daire satış sözleşmesi imzaladıklarını ve kooperatife üye olduklarını iddia etmişlerdir. Ancak kooperatif yöneticileri daha sonra müvekkillerinin haklarının bulunmadığını bildirmişlerdir. Davaların kabulüne karar verilmiştir. Bu karar davalı kooperatifin temyizi sonucu bozulmuştur. Davacıların üyeliğine yönelik yönetim kurulu kararlarının genel kurulda onaylanmadığı anlaşılmıştır. Mahkeme, davacıların üye kabul edilip edilmediklerini, genel kurullara çağrılıp çağrılmadıklarını, ödemelerinin genel kurullarda kararlaştırılan aidat tutarları ile örtüşüp örtüşmediğini belirlemek üzere daha detaylı bir inceleme yapılması gerektiğine karar vermiştir.
Kanun Maddeleri: Kooperatifler Kanunu (No. 1163) ve anasözleşme hükümleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinin tesbiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı kooperatif vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili asıl ve birleşen davada, müvekkilleri ile davalı kooperatif arasında iş ve belirli bir bedel karşılığı daire satış anlaşmalarının imzalandığını, bu sözleşmelerin kooperatif karar defterine de işlenerek müvekkillerinin kooperatife üyeliklerinin kabul edildiğini, müvekkillerinin söz konusu anlaşmalardaki edimlerini yerine getirdiklerini ve işle birlikte belirtilen nakit ödemeyi de yaptıklarını, ancak davalı kooperatifin yeni yöneticileri tarafından müvekkillerine kooperatifte haklarının bulunmadığının bildirildiğini, oysaki bütün yazılı belgeler ve kooperatif kayıtları incelendiğinde müvekkillerinin davalı kooperatifin yasal üyesi bulunduklarının ve üyelik kayıtlarının devam ettiğinin açıkça ortaya çıkacağını ileri sürerek, asıl ve birleşen davalarda müvekkillerinin davalı kooperatife üye olduklarının tespit ve tescilline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili asıl ve birleşen davada, kooperatif genel kurulunun yönetim kuruluna iş veya mal karşılığı yeni üye yapma, daire verme ve satma yetkisinin söz konusu olmadığını, kooperatif genel kurulunun bu işlemlerden haberi bulunmadığını, ödendiği iddia edilen paralara ilişkin herhangi bir kayıt ve makbuz olmadığını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nce, “davacıların iddiasına konu iş yapımı ve belirli bir bedel karşılığı kendilerine daire tahsis edilmesine ve ortak olarak kabullerine ilişkin işlemlerin yasa ve anasözleşme hükümlerinin dışında bir uygulama olduğu, kooperatiflerde kural olarak farklı statüde ortaklık ihdasının geçerli olmadığı, bu şekilde bir ortaklığın tesisinin ancak genel kurul kararına bağlı bulunduğu, yönetim kuruluna genel kurul tarafından yetki verilmedikçe veya yönetim kurulunun bu yöndeki işlemleri genel kurulda onaylanmadıkça farklı statülü ortaklık yaratan işlemlerin bir geçerliliği bulunmadığı, davacılar ile davalı kooperatif yönetim kurulu arasında yapılmış, anlaşmaların genel kurul tarafından kabul edilip edilmediğinin belirlenmesi amacıyla genel kurul tutanaklarının dosyaya getirtilerek, genel kurul tarafından davacıların ortaklığı ile ilgili alınmış herhangi bir karar bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği, karar alınmamışsa bu durumda da
davacıların sabit ödemeli, özel statülü ortak değil de, diğer normal ortaklar gibi anasözleşme ve genel kurul kararları uyarınca edimlerini yerine getirmekle yükümlü ortak olarak kabul edilip edilmeyecekleri yönünde inceleme yapılarak, haklarında yönetim kurulu tarafından ortak olarak kabullerine ilişkin bir karar alınıp alınmadığı, genel kurullara ortak sıfatıyla çağrılıp çağrılmadıkları, ya da başka bir ortaktan devir sureti ile ortaklık hakkını kazanıp kazanmadıklarının araştırılması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş olup, yeniden yapılan yargılama sonucu, davacıların üyeliğine dair yönetim kurulu kararlarının genel kurulda onaylanmadığı, aksine davacılar tarafından yapılan işlerin karşılığının ödenmesinin genel kurulda kararlaştırıldığı, genel kurul toplantılarına her iki davacının da katılmadığı, yani ortak kabul edilerek genel kurul toplantılarına çağrılmadıkları, ancak her iki davacının da bir miktar nakit ödeme yapıp geri kalan borçlarını da iş yapmak suretiyle ödemek şartıyla kooperatiften daire satın aldıkları, davacıların ödedikleri bedellerin kooperatifin muavin defterinde bulunmadığı, buna rağmen yönetim kurulunun 25 ve 26 sayılı kararlarında her iki davacıdan bir kısım ödemelerin alındığının açıkça yazılı olduğu, davacıların üye kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacıların davalarının kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle yönetim kurulunun 26 numaralı kararı ile davacı ..."a ... üyeliğinin devredildiğinin belirtilmiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece daha önce verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 26.02.2009 tarih ve 2007/13107 esas 2009/2209 karar sayılı araştırmaya yönelik bozma ilamı üzerine yapılan inceleme sonucu, davacıların peşin ve sabit bedel ile üye olmadıkları açıklığa kavuşturulmuştur ve fakat yönetim kurulunun 25 numaralı kararına göre davacı ..."a üyelik devri ya da tesisi gibi ifadeler kullanılmaksızın sadece daire satışı kararı alınması, davacının başlı başına üye olduğunun kabulü anlamına gelmemektedir. Öte yandan, kooperatif üyeliği, kooperatif yetkili organlarının açık kabulü ile gerçekleşebileceği gibi bu hususta açıkça bir karar alınmasa da kooperatifin bu kişi ile üye sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, ödemelerini kabul etmesi suretiyle zımnen de gerçekleşebilir. Başka bir anlatımla, bir kişi fiili uygulama ile de ortak olarak benimsenebilir. Bu durumda mahkemece, gerekirse bilirkişiye kooperatifin tüm kayıt ve defterleri ile banka hesapları üzerinde mahallinde inceleme yapma yetkisi verilmek suretiyle, kooperatif kayıt, defter ve belgeleri ile genel kurul ve yönetim kurulu kararları ile varsa banka kayıtları incelenip, Kooperatifler Kanunu ve anasözleşme hükümlerine göre davacı ..."in davalı kooperatif üyesi olup olmadığı, genel kurullara çağrılıp çağrılmadığı, hazirun listelerinde adının geçip geçmediği, yaptığı ödemelerin genel kurullarda kararlaştırılan aidat tutarları ile örtüşüp örtüşmediği belirlenerek, açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.