Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8510 Esas 2022/5902 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8510
Karar No: 2022/5902
Karar Tarihi: 15.09.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8510 Esas 2022/5902 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalıdan 180.000 kg pamuk ipliği aldığını ve fatura bedelini ödediğini ancak 41.253 kg ipliğin teslim edilmediğini iddia ederek alacaklarının tahsili için dava açmıştır. Mahkeme davacı tarafın alacak talebini ispatlı yazılı belgelerle desteklemediği gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiştir. Ancak istinaf başvurusu sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi, davacının avans mahiyetinde ödeme yaptığını ve teslimatın daha sonra gerçekleştiğini belirleyerek ispat yükünün davalıda olduğunu kabul etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararı temyiz edilerek İlk Derece Mahkemesi’nin kararı bozulmuştur.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.209) 184. maddesi, menkul satımının tanımını yaparken 182/2. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.207/2), satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğunu belirtir. Kanunun 182/2. fıkrasında, malın müşteriye teslimi ile birlikte, bedelinin peşin olarak satıcıya ödendiği yolunda kanuni bir karine kabul edilmiştir. Bu karineyi çürütm
11. Hukuk Dairesi         2020/8510 E.  ,  2022/5902 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25.09.2018 tarih ve 2014/885 E. - 2018/1183 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.11.2020 tarih ve 2018/2244 E. - 2020/1234 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 13.09.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin yurtdışından mal tedarik ederek Türkiye ve başka ülkelerin iç piyasalarına mal ihraç ettiğini, davalının ise Türmenistan’da inşaat işiyle uğraştığını, alacaklarına karşılık Türkmen hükümeti borsası tarafından kendisine pamuk ipliği verildiğini, bunların Türkiye’de satışını yaptığını, bu kapsamda davalıdan 180.000 kg pamuk ipliği alındığını, davalı tarafından kesilen fatura bedelinin ödendiğini, 138.747 kg ipliğin davacıya gönderildiğini, bakiye 41.253 kg ipliğin ise teslim edilmediğini, bunun üzerine teslim edilmeyen ipliklerin bedelinin istendiğini, davalının ödemeyi kabul ettiğini, 01.07.2013 tarihinde 14.950 USD, 05.07.2013 tarihinde 25.400 USD, 07.08.2013 tarihinde 36.000 USD olmak üzere toplam 76.350 USD ödeme yaptığını, bu arada gelen malların dara kilo kaybı, missing yarn (yüklemede noksan teslim edilen) kayıpların da cari hesaba alacak olarak kaydedildiğini, tüm ticari ilişkinin incelenmesi sonucunda 31.12.2013 tarihi itibariyle 50.824,24 USD alacakları bulunduğunu, Bursa 11. İcra Müdürlüğü'nün 2014/444 sayılı takip dosyasında 24.850 USD, Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2014/1857 sayılı takip dosyasında ise 25.974,24 USD talepte bulunduklarını, yapılan takiplere haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazların iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin pamuk ipliği alım satımıyla uğraştığını, Türkmenistan borsasından alınan pamuk ipliklerinin Türkmenistan’da alıcılara teslim edildiğini, davacının talebi üzerine borsadan alınan ipliklerin satıldığını, davacı tarafından temin edilen araçlara fabrikadan ürünlerin yüklendiğini, davalının ürünlerin sadece faturasını tanzim ettiğini, gümrüklemesinin davacı tarafından yapıldığını, cari hesap ilişkisi içinde tüm ürünlerin bu şekilde satıldığını, davacının malı bizzat teslim alıp gümrüklemesini yaptıktan sonra dara kilo kaybından bahsetmesinin ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, gümrükten mallar çekildikten sonra hiçbir tespit yapılmadan ürünlerin eksik olduğundan bahsedilemeyeceğini, davacının cari hesap ilişkisi içerisinde bir mal satışından kaynaklı olarak alacak talebinde bulunamayacağını, cari hesap kayıtlarına göre davacının 12.095 USD borcu bulunduğunu, davacının sözünü ettiği 04.10.2012 tarihinden sonra da ticari faaliyetlerinin devam ettiğini, 15.03.2013 tarihinde 4.310 kg iplik siparişi verildiğini belirterek, davanın reddini, kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
    Mahkemece, davacı tarafın cari hesaptan kaynaklanan alacak isteminde bulunduğu, alacaklı olunduğunun yazılı belge ile ispatlanamadığı, davacı tarafından sunulan CMR belgelerinde dara kilo kaybı, yükleme noktası eksikliği gibi iddiaları ispata yarar bilgi bulunmadığı, malın gümrüklemesini yapan davacının, gümrükten geçiş sırasında anılan eksikliklere dair herhangi bir tespit yaptırmadığı, davacının kötüniyetinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafın cari hesap ilişkisinden ve eksik teslim edilen maldan dolayı icra takibi yapıldığı, davalı defterlerinde cari hesap alacağından dolayı herhangi bir alacak bulunmadığının tespit edildiği, davacı kayıtlarının, dayanak belge ve davalı kayıtları ile ispatlanmadığı sürece esas alınamayacağı, dava dilekçesinde ve sonraki beyanlarda 455.400 USD tutarlı faturaya konu malın eksik teslim edildiğinin ve bir kısım malların dara-kilo noksanlığının bulunduğunun belirtildiği, 455.400 TL tutarlı malın davacı defterlerinde kayıtlı olmasının malların teslim edildiğine karine olduğu, aksini davacı tarafın ispatlaması gerektiği, dara-kilo kaybı nedeniyle eksik mal teslim edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    (1) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    (2) Dava, ticari satım sözleşmesinde eksik teslim iddiasına dayalı bakiye avans bedelinin istirdatı için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 184. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.209) menkul satımının (taşınır satışının) tanımı yapılmış; BK’nun 182/2. maddesinde (6098 sayılı TBK. m.207/2) ise, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları belirtilmiştir. Bu madde hükmünde (BK. m.182/2. fıkra; 6098 sayılı TBK. m.207/2.fıkra), malın müşteriye teslimi ile birlikte, bedelinin peşin olarak satıcıya ödendiği yolunda kanuni bir karine kabul edilmiştir. Bu kanuni karinenin aksini yani satışın veresiye olduğunu iddia eden tarafın bu iddiasını ispat etmesi gerekir. Dolayısıyla bu halde, ispat yükü, kanuni karinenin aksini iddia eden taraftadır.
    Davacı yan, taraflar arasında pamuk ipliği satışına ilişkin yapılan sözleşme gereğince davalıya mal teslimi öncesinde 126771 numaralı faturaya istinaden, 455.400 USD avans ödemesi yapıldığını, yapılan ödeme gereğince 180.000 kg mal teslim edilmesi gerekirken 138.747 kg teslimat yapıldığını, teslim edilmeyen kısma (41.253 kg) tekabül eden satım bedelinin davalıdan iadesinin talep edildiğini, bunun üzerine 01.07.2013 tarihinde 14.950 USD, 05.07.2013 tarihinde 25.400 USD ve 07.08.2013 tarihinde de 36.000 USD olmak üzere toplam 76.350 USD ödeme yapıldığını ancak 28.064 USD ‘lik bakiye kısmın ödenmediğini iddia etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, 455.000 USD’lik ödemenin davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, bunun mal teslim edildiğinin karinesi olduğu, aksinin davacı tarafça ispat edilemediği görüşü benimsenmiş ise de; 76.350 USD’lik iade ödemesine ilişkin havale belgelerinde ‘’70: Havale Bilgileri’ başlığı altında ‘’ RFP 126671 SAYILI FATURANIN KISMİ İADE ÖDEMESİ’’ açıklaması bulunmakta olup, bu belgelerden taraflar arasındaki alım satım ilişkisinde davacının avans mahiyetinde ödeme yaptığı, teslimatın daha sonra gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda yasal karinenin aksi davacı tarafça ispat edilmiş olup, bundan böyle ispat yükünün avans ödemesi sonrası mal teslimi yapan davalı tarafta olduğu gözetilerek taraf delillerinin değerlendirilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken ispat yükünün davacıda olduğu şeklindeki hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz istemlerinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara